Kasım ayında yaşanan değişikliklerden sonra, başlangıçta sıkça duyduğunuz ama zaman içinde azalan, doların yükselmesi ile birlikte yeniden duymaya başladığınız reform paketlerinden ilki geçen hafta açıklanmıştı. Geçen haftaki yazımızda da vurguladığımız gibi “açılan paket”i “alan” pek olmadı. Piyasalarda karşılık bulmadı çünkü reform olarak adlandırılacak bir şey yoktu. Bugün ikinci “paket” açıklanıyor. Şimdi sıra ekonomik reformlar yapmakta imiş. Bunu ben değil, iktidar söylüyor. Siz bu yazıyı eğer sabah okuyorsanız, henüz paket açıklanmadı. Açıklama saat 15.00’da yapılacak ve sizlerle birlikte ben de öğreneceğim.

Ama paketten ne çıkacağını ben şimdiden yazayım; bu paketten öyle orijinal bir şey çıkmasını beklemeyin. Daha önce açılmış olan ekonomik paketlerden pek bir farkı olmayacak.

İsterseniz bazı tahminlerimizi buraya yazalım. Siz akşamüstü kontrol edersiniz.

Bütçe disiplini sağlanacak. Bütçe açığının milli gelire oranı bilmem neyin altında tutulacak.

Enflasyonu kontrol altına alınacak. Kimsenin endişesi olmasın. Biz, milletimizi enflasyon canavarına teslim etmeyeceğiz. Merkez Bankamız her tür aracı cesurca kullanacak.

Yatırım ortamının iyileştirilmesi için gerekli her tür tedbir alınacak, yatırımların önündeki engeller kaldırılacak, iş yapma kolaylığı getirilecek.

Yerli ve yabancı yatırımcıların ülkemizde yatırım yapmaları için yeni bir takım teşvikler hızla devreye alınacak. Böylece yeni yatırımlara imkân sağlanarak istihdam artırılacak, işsizler iş bulacak. Ülkemize yatırım yapan herkes bizim için kıymetlidir. Yatırım yapanın bizim gözümüzde yerlisi yabancısı olmaz. Bu ülkeye bir çivi çakan herkese yardımcı oluruz.

Cari işlemler açığının ülkemiz açısından sorun yarattığının farkındayız. Bu nedenle cari açığı azaltıcı tedbirler hızla hayata geçirilecek. Böylelikle döviz kurları üzerindeki baskı azalacak.

Enerjide dışa bağımlılığımızı azaltacak tedbirler hayata geçirilecek ve yenilenebilir milli kaynaklar ile ihtiyaç duyduğumuz enerjinin önemli bir kısmını biz üreteceğiz. Bu aynı zamanda enerji için ödediğimiz dövizin bir kısmının ülkemizde kalmasını sağlayacak ve cari açığı da azaltacak.

Artık tüm dünya bizim pazarımız olacak. Sadece kendi kendimiz için üreterek kalkınamayız. Bu amaçla, tüm ihracatçılarımıza türlü teşvikleri hayat geçirirken, Eximbank kredilerini de artıracağız.

Çiftçimizin refaha erişmesi ve üretimini artırması için tarımsal destekleri genişletiyoruz. Yeter ki çiftçilerimiz üretsin. Türkiye tarımda kendine yeter üretim yapan bir ülke olarak kalmayacak, aynı zamanda artan tarımsal ihracatımız ile dünyayı da besleyeceğiz.

Ekonomimizin bel kemiği olan KOBİ’lerimizin finansal ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli tedbirler alınacaktır.

Kredilerini ödemekte sorun yaşayan işletmelerimiz için bir ödeme planı üzerinde çalışıyoruz. Salgın nedeniyle zor duruma düşen ve kredilerini ödemekte zorlanan vatandaşlarımıza bu konuda bir kolaylık sağlanacaktır.

İstihdam desteklerini artırarak sürdüreceğiz. Bu ülkede her bir vatandaşımız iş sahibi olacak. İşsizlik oranını düşüreceğiz.

Ülkemizin kurumsal yapısını güçlendirecek düzenlemeler bir an önce hayata geçirilecek.

Sanırım bir fikriniz olmuştur. Ben bu listeyi daha fazla uzatabilirim. Ama yapmayacağım çünkü siz buna benzer ne paketler duydunuz. Kimsenin genel olarak itiraz etmeyeceği ama sonuç da doğurmayacak olan ifadelerle süslenmiş bir “paket” göreceksiniz. Fakat siz yine de ekonomi kanallarında bu “pakete” yapılan güzellemeleri ve iş dünyasının ne kadar memnun olduğuna dair açıklamaları duyacaksınız. Tıpkı önceki paketler açıklandığında duyduklarınız gibi. O paketlerin nelere yol açtığını da hatırlıyorsunuz.

Türkiye ekonomisi bu tür paketler açıklamaları ile düze çıkamaz. Çünkü ülkenin en temel sorunu hala orta yerde durmaya devam ediyor. O soruna çözüm bulunmadığı sürece Türkiye istikrarlı bir ekonomik yapıya kavuşamaz.

En temel sorun ne mi? E, onu da siz bulun.