Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, faizi yüzde 14 seviyesinde sabit tutmasını değerlendiren Ekonomist Firuze Nazlı Ergin, TCMB'nin yıl sonu enflasyon beklentisi artırdığına dikkati çekti. Enflasyon görünümünün bulanıklaştığı bu dönemde faizin yüzde 14’te sabit bırakılmasının, Türkiye ekonomisi için çözüm sunmadığı gibi zaman da kazandırmadığını söyledi. Ergin, "Fed’e karşı daha kırılgan hale gelmiş durumdayız" dedi.

Ekonomist Ergin, faiz kararını değerlendirdi: Fed'e karşı daha kırgın durumdayız

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu (PPK) faiz kararını açıkladı. Kurul, faizi yüzde 14 seviyesinde sabit tuttu. Kararı deerlendiren Ekonomist, Firuze Nazlı Ergin, Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 29,75'ten, yüzde 34,06'ya çıkardığını anımsattı.

Buna karşın politika faizinin yüzde 14'te sabit bırakılmasının Türkiye ekonomisi için çözüm olamayacağını kaydeden Ergin, "Ekonomi yönetimi sürdürülemez politikaların getirdiği belirsizlik ve güvensizliğin sancılarından, KKM ve yastıkaltı altın birikiminin finansal sisteme sokulması ile kurtulmaya çalışılıyor" dedi.

TCMB'nin kötü beklenti yönetimi konusunda 'ders kitaplarında yer alabilecek bir örnek' haline geldiğini söyleyen Ergin, "Fed’e (ABD Merkez Bankası) karşı daha kırılgan hale gelmiş durumdayız" ifadelerini kullandı.

Ergin'in değerlendirmeleri şöyle:

"Ocak ayında; enflasyon, resmi hedefin (%5) yaklaşık 10 katına yüzde 48.7’ye yükselirken, TCMB’nin Şubat ayı Piyasa Katılımcıları Anketi’nde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 29.7’den yüzde 34’e yükseldi. Beklentiler hızla bozulurken sabit kalan politika faizi, reel faizi daha da düşürüyor. Yani enflasyon görünümünün bulanıklaştığı bu konjonktürde, faiz indirim döngüsüne son verilmesi ve politika faizinin yüzde 14’te sabit bırakılması, Türkiye ekonomisi için çözüm sunmadığı gibi zaman da kazandırmıyor.

Ekonomi yönetimi sürdürülemez politikaların getirdiği belirsizlik ve güvensizliğin sancılarından, KKM ve yastıkaltı altın birikiminin finansal sisteme sokulması ile kurtulmaya çalışılıyor. “Liralaşma” adı verilen bu politikalar kapsamında aynı zamanda reeskont kredileri, ihracatçıların ihracat bedellerinin Merkez Bankası’na bozdurulması şartıyla uzun vadeli olarak kullandırılıyor. Temel hedefi fiyat istikrarını sağlamak olan TCMB, “liralaşma” ile önce cari dengenin daha sonra da fiyat istikrarının sağlanacağına inanmakta.

'ENFLASYON BEKLENTİLERİ DAHA DA BOZULUYOR'

Enflasyon ile görülmemiş bir mücadeleye olan ihtiyaç her geçen gün artarken, ülkenin merkez bankasından fiyat istikrarına yönelik doğrudan tek bir adım bile gelmemesi, enflasyon beklentilerini daha da bozuyor.

TCMB, kötü beklenti yönetimi konusunda ders kitaplarında yer alabilecek bir örnek haline gelirken, bu sırada ABD’de enflasyon yüzde 7.5’e, son 40 yılın en hızlı yıllık artışına ulaştı. Türkiye’de beklentiler hızla bozulurken ve reel faiz daha da düşerken, sıkılaşma döngüsünü hızlandırması beklenen Fed’e karşı daha kırılgan hale gelmiş durumdayız.

FED VURGUSU

ABD’de artan enflasyonist baskı, artık Fed’in agresif bir sıkılaşma sürecine girmesini gerektirirken gelişmekte olan ülkeler aylardır bir dizi faiz artırımı ile bu sürece bir miktar hazırlıklılar. Ancak maruz kaldığımız aylık enflasyona yıllık bazda maruz kalan ülkeler dahi enflasyona karşı harekete geçerken, Türkiye’nin sürdürülebilir ve kapsamlı bir politika benisemiş olmayışı ülkeyi küresel konjonktüre karşı savunmasız bırakmaktadır. Gerekli aksiyonların alınmamaya devam ettiği durumda Türkiye için gerçekleşebilecek en iyi senaryo Fed’in elini rahatlatacak gelişmeler yaşanması ve 7 değil de 3 veya daha az faiz artırımı ile yılı kapatması olabilir."