Olaylarla hakikatin aynı şey olmadığı sık sık dile getirilir. Dardan Leader’ın ‘Depresyon’ adlı kitabında vardı, melankolik bir danışanı “başka türlü bir dil” bulmak için bir yazarla temasa geçtiğini anlatmıştı. Ona "Neden?" diye sorulduğunda, “Hakikatten bahsetmek için” demişti. Hakikat, hiçbir zaman olaylardan ibaret değildir. Hiper gerçeklik, gerçeklik sonrası gibi şeylerin konuşulduğu günümüzde, gerçeklere ve olaylara gömülü bir halde, hakikatten uzaklaştıkça uzaklaşıyoruz.

Lacan, kaygıyla ilgili konuşurken, kaygıya fazla gerçekliğin neden olduğunu söylemişti, gerçeğin ötesinde bir fazla gerçeklik… Sabahları yaşadığı anksiyeteden dolayı yatağından kalkamayan biri, aynı anda bir sürü gerçekliği bir arada düşünür, düşündüğü her gerçeği de en olumsuz şekliyle daha da gerçek kılmaya çalışır ki, artan bu gerçeklik karşısında gücünün yetmeyeceğine karar verip yatmaya devam eder.

***

Yataktan kalkmasını sağlayacak şey, Badiou’nun kaygının diyalektik karşılığı olarak tanımladığı cesaretle mümkün olacaktır ancak. Zaten psikoterapinin de hedeflediği şey, kişide hakikatin sorumluluğunu alma cesaretini geliştirmektir bir bakıma. Eğer kişide sadece kaygı varsa, kaygının tedavi edilmesi gerekir. Sadece cesaretin olması da bir sorundur. Kaygı varsa, bize kaygının ötesini gösterecek bir cesarete de ihtiyacımız vardır. Bugün eksikliğini duyduğumuz şey cesaret, yeterince kaygımız var. Cesaret için de hakikatle bir bağa ihtiyaç var. Hakikate sahip olduğuna inanan gazetecilerin, yazarların, sanatçıların, bilim insanlarının herkesi şaşırtacak cesaretlerinin sırrını belki de burada aramak gerek. Hakikatle bir bağ kuramayanlar için sadece kaygı vardır.

Darian Leader, günümüz psikoterapi ve ruh sağlığı tedavi yöntemlerinin bazılarını, bu açıdan eleştiriyor kitabında: “Herhangi bir depresif durum üzerine çalışmak, hakikatler ve ‘olaylar’ arasındaki ayrımı ciddiye almak demektir. Maalesef günümüzde hastanın bilinçdışı zihinsel yaşamına değil gözlemlenebilir davranışına vurgu yapan tedavi biçimlerinde ‘olaylar’ daha önemli sayılıyor. Acıyı azaltmak ve semptomlardan kurtulmak tedavinin esas amacı olarak görülüyor: uyku, iştah ve üretkenlik yeniden tesis edilmelidir. Bunlar son derece önemli olsa da, burada semptomların bastırılmasının, semptomların analiz edilmesinin yerini alma tehlikesi var ki bu durumda semptomlar daha sonra farklı bir biçimde tekrar edebilir. Hakikat boyutu özenle incelenmek yerine, bastırılıyor.”

***

Alain Badiou, ‘The Subject of Change’ adlı seminerlerinin yer aldığı kitabında, kaygıyı ve cesareti birbirine karışmış bir halde ele alır. Gerçeğin asla tam olamadığını ve her zaman başka bir şeyle tamamlanması gerektiğini söyler seminerlerinden birisinde. Gerçekliği tamamlayacak şey, zaman ile sonsuzluk arasında olan öznedir. Olaylar zamana, hakikat sonsuzluğa aittir ve olaylarla hakikat arasındaki bağı kuracak olan şey de deneme yanılma yöntemiyle cesaret ve kaygıya sahip olan öznenin kendisidir.

Önümüzdeki yazılarda kaygının farklı yönlerini ele almaya devam edeceğim.