Google Play Store
App Store
Elbistan nefes alamaz halde
Fotoğraf: Kerem Yücel

HABER MERKEZİ 

Maraş’ın tarihi yerleşim yerlerinden biri olan Elbistan ilçesi ekolojisi, yapılan termik santraller ve Hidro Elektrik Santrali (HES) projeleri sebebiyle tehlike altında.

Kömür yakıtlı termik santraller, yer üstü ve yeraltı suları, doğal yaşamı, hayvanları, özellikle göçmen kuşlar ve insan sağlığını hedef alıyor. Bir zamanlar tahıl ambarı olan ilçede yurttaşlar artık tarım yapacak arazi bulamıyor. Özellikle 1975 yılında yapımı başlayan 3 bloklu Elbistan-Afşin Termik Santralı, kirliliği arttıran en büyük etkenlerden biri.

Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu’ndan Mehmet Dalkanat, yaşanan ekolojik tahribatı MA’ya anlattı.

TAHIL AMBARIYDI

Elbistan ve Avşin ovasının ülkenin dördüncü büyük ovası olduğunu belirteren Dalkanat, “Burada her türlü tahıl yetişiyordu. Mercimek, fasulye, arpa, buğday, cumhuriyetin ilk yıllarında şeker fabrikalarıyla da şeker pancarı ve son yıllarda da mısır yetişiyordu. Elbistan Ovası için dördüncü büyük ova ve ikinci büyük tahı ambarı diyebiliriz” dedi. 1970’li yıllarda dönemin iktidarının enerji krizi olduğunu gerekçe göstererek maden ve enerji arama çalışmalarına girdiğini ifade eden Dalkanat, Elbistan-Avşin arasında kömür rezerv alanı tespit edilmesi ardından termik santralın kurulum sürecinin başlatıldığını söyledi. Santralın kuruluşundan bu yana bir rant alanı olduğunu belirten Dalkanat, ünitelerin çalışması ardından 1990’lı yıllarda önce santral çalışanlarında daha sonra da santrale yakın köylerin sakinlerinde üst solunum yolları rahatsızlıklarının baş gösterdiğini söyledi.

‘ELBİSTAN CİĞERİ’

Dalkanat, şöyle devam etti: “Kurulan termik santral çok eski bir teknoloji. 1960’lı yılların teknolojisidir. Kül filtresi var ama gaz filtresi yok. Kül filtresi de doğru düzgün çalıştırılmamış. Dolayısıyla öldürücü bir gaz ve öldürücü bir kül havada uçuşuyor.  5-6 sene sonra Elbistan'da sağlık problemleri ortaya çıkıyor. İlerleyen yıllarda ‘Elbistan ciğeri’ meşhur oluyor. Çünkü üst solunum rahatsızlığı olan biri Ankara'ya gittiğinde, doktorun ilk sorusu, ‘Sen Elbistan'dan veya Afşin’den mi geldin?’ oluyor. Ona göre ciğerinden tanı koymaya başlıyorlar. Santralların kurulmasıyla Elbistan Ovası'nda ilk sıkıntılar başladı. 2000’li yıllara gelindiğinde kurumayan bağ yok. Bir salkım üzüm bile bulma imkânınız yok. Sonra elma bahçeleri kurumaya başlıyor. Tahıl ve ziraat çeşidi de azalmaya başladı. Tarlaların topraklarına yakın mesafelerinde uranyum bile tespit edildi. Kanser vakaları artık bütün evlere bir veba mikrobu gibi yerleşiyor. Bölgede artık kar yağmıyor. Bağ kalmadı, bahçe kalmadı. Bu sadece bizim meselemiz değil. Bu bir insanlık meselesidir. Bunun mücadelesini veriyoruz.”