197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nda ilgili bir tarife bulunmadığı için bugüne dek MTV’den (Motorlu Taşıtlar Vergisi) muaf olan elektrikli araçlar Meclis’e sevk edilen kanun tasarısına göre artık söz konusu vergiye tabi olacak

Elektrikli otomobile motorlu taşıtlar vergisi

ERSOY YAŞAR - www.otosafari.com
ersoy@otosafari.com - @ersysr
www.youtube.com/otosafari

TBMM’ye sevk edilen Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nda, yer alan maddeye göre elektrik motorlu otomobil ve motosikletler için de MTV ödenecek. Maddeye göre, söz konusu araçlar, daha düşük olarak, uygulanmakta olan motorlu taşıtlar vergisi tarifesinin yüzde 25’i oranında vergilendirilecek. Benzinli ve dizel taşıtlar için motorlu taşıtlar vergisinin silindir hacmi ve aracın yaşının dışında matrah (vergisiz fiyat) üzerinden belirlenmesi uygulaması ise 1 Ocak’ta yürürlüğe girmişti.

Elektrikli otomobili, tahrik sistemi olan elektrik motoru üzerinden değerlendirmek öncelikle yeni ulaşım anlayışını tekrar gözden geçirmeyi gerektiriyor. Sıfır emisyona sahip olmasının yanı sıra elektrikli otomobillerin altyapısı yalnızca elektrik motoru ve bataryadan oluşmuyor. Otomobilin omurgasını oluşturan yazılım ve bilgi sistemleri de tasarımlarının önemli bileşenleri. Bu nedenle markaların yeni üretim anlayışlarını ve çağdaş bir yaşam tarzını temsil ediyorlar. Sözgelimi Tesla, sahiplik algısı ile birlikte kullanıcı profili ile de bu anlayışı gönüllü elçileri ile -sosyal medya başta olmak üzere- tüm mecralarda ortaya koyuyor.

Dünyada elektrikli ulaşım destekleniyor
Dünya gündemi elektrikli araçları, yeni ulaşım anlayışını biçimlendiren ve çevre dostu bir çözüm olarak görüyor. Marka ve model çeşitliliğinde rekabetin oluşmaya başladığı günümüzde devletler de elektrikli araçlara yönelik destek ve teşvikler uyguluyorlar. ABD’de, Avrupa’nın birçok kentinde, Uzakdoğu ülkelerinde araç paylaşım sistemlerine büyük ölçekli yatırımlar yapılıyor ve bu modelde elektrikli veya alternatif yakıt teknolojileri kullanan araçlar tercih ediliyor. Elektrikli ve şarj edilebilir hibrit modellere ücretsiz park yeri ve şarj olanakları sağlanıyor. Vergi ve kredi destekleriyle kentlerde elektrikli araçların yaygınlaştırılmasına yönelik uygulamalar da görülüyor. Kuzey Avrupa ülkelerinin başı çektiği ve Avrupa genelinde de yaygınlaşmaya başlayan bir eğilim ile kent merkezlerine elektrikli araçlar dışında girişin yasaklanması yerel veya merkezi yönetimlerce tartışılıyor. İsveç, başı çektiği bu uygulamanın yanı sıra 2025’te ülkede akaryakıt ile çalışan otomobil satışını sona erdirmeyi planlıyor. Elbette tüm bu adımlar öncelikle otomobillerin neden olduğu karbon salınımının azaltılması ve otomobili kentsel mobilite döngüsü içerisinde toplumların yaşamına yararlı bir araç olarak konumlamak adına atılıyor.

Türkiye elektrikli ulaşımın ilk basamağında
Türkiye’de yakın geçmişte Tesla’nın Model S serisi ile gündem oluşturan Turkuaz Taksi özelinde gündeme gelen elektrikli ulaşım ise henüz emekleme aşamasında. Kişisel kullanım dışında elektrikli otomobillerin ticari amaçla kullanıldığı örnekler parmakla gösterilecek kadar az (şimdilik toplu ulaşımı değerlendirme dışında bırakıyorum). Bir grup şirketinin başlangıç olarak Tesla markası ile elektrikli araç paylaşım modeli (aracı kullanıp belirli bir noktaya bırakma esasına dayanıyor) hizmete sunacağını açıklaması heyecan yaratsa da henüz detayları belirginleşmedi. Yakın geçmişte büyük filolar yöneten markalar elektrikli otomobil yatırımlarını ikinci el pazarındaki sirkülasyon azlığı ve değer kaybından ötürü ‘rantabl’ görmezken neyse ki müşterilerinden gelen talepleri dikkate alarak filolarını elektrikliye dönüştürme yolunda önemli adımlar attı. Özellikle Avrupa elektrikli pazarında yüksek paylara ulaşan markaların Türkiye’de ısrarla içten yanmalı motora sahip modellerini pazarlaması da elbette satın alma eğilimleri ve altyapı eksiklikleri ile açıklanabilir. Elektrikli otomobil pazarında eğilimleri belirleyen Tesla, Türkiye’de resmi olarak bir şirket kursa da hâlâ operasyonunu Türkiye’ye taşımadı. Elektrikli otomobillerin fiyatlarının yüksek olması, görece ulaşılabilir ilk nesil modellerin menzil yetersizliği, şarj istasyonlarının sayısının azlığı ve elbette elektrikli ulaşımın bir politikayla desteklenmemesi Türkiye’de elektrikli otomobilin önündeki en yüksek bariyerler. Hal böyleyken yüzde 25 oranında uygulanacak motorlu taşıtlar vergisi elektrikli araç satın almayı düşünenlerin kararlarında büyük bir etki yaratmayacaktır. Türkiye’nin otomobilinin elektrikli olacağının duyurulmasına ise başka bir yazıda değineceğim.