Cumartesi Anneleri 27 yıldır, kayıplarının akıbetini soruyor, kaybedenlerin yargılanmasını istiyor. Galatasaray Meydanı’na ilk çıkan annelerden Emine Ocak, “Bir karanfille gittik Galatasaray’a, sessizce fotoğraf tuttuk” diyor.

Ellerde karanfil dillerde adalet

Dilan ESEN

Tam 27 yıl. 895 hafta… Gözaltında kaybedilen ve katledilen, birçoğunun mezar yeri bile olmayan yakınları için Cumartesi Anneleri tam 27 yıl ve 895 haftadır mücadele ediyor. 27 Mayıs 1995’ten bu yana gözaltında kaybedilen evlatlarının nerede olduğunu soran, kaybedenlerinse bulunup yargılanmasını isteyen Cumartesi Anneleri, direnişi sürdürüyor. Baskıya, polis şiddetine, haklarında açılan davalara, gözaltılara rağmen İstanbul’un sokak ve caddelerinde, belki bir mezar yeri ya da katillerin yakalanması için, aynı şeyleri başka anne yaşamasın diye sesleniyor. Cumartesi Anneleri, Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç’un zorla kaybedilmesinin ardından ilk kez 27 yıl önce bugün İstanbul Beyoğlu’ndaki Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek kayıplarını sordu. Dünyanın en uzun soluklu eylemlerinden olan Cumartesi Anneleri’ne, kayıplarla buluşma mekânı olan Galatasaray Meydanı, 195 hafta önce İstanbul Valiliği ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Meydan yasaklansa da anneler ve kayıp yakınları yine aynı şeyi söylüyor: “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın!”

12 Mart 1995’teki Gazi Katliamı’nın ardından gözaltına alınan Hasan Ocak’ın ailesi, 3 gün sonra Beykoz Ormanlarında bulunup kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü öğrendi. Hasan Ocak’ın cansız bedeninde ağır işkence izleri görülürken tanınmaması için yüzü parçalanmıştı. Oturma eylemine ilk başlayanlardan olan Hasan Ocak’ın annesi 86 yaşındaki Emine Ocak, ilk gün için “Bir karanfille gittik Galatasaray’a, sessizce fotoğraf tuttuk. Kimse kaybedilmesin, anneler evlatsız, çocuklar anne babasız kalmasın dedik. Bir mezar istedik kayıplarımız için” diyerek anlatıyor.

ANNELERİ UNUTMAYIN

27 yıldır hâlâ mezarlarının olmadığını ve çocuklarının katillerinin cezalandırılmadığını söyleyen anne Ocak, şunları dile getiriyor: “Benim arkadaşlarımın gözü açık gitti. Sadece kayıplarımızı değil Asiye Karakoç’u, Berfo Ana’yı, Elmas Eren'i ve diğer tüm mücadele arkadaşlarımı da kimse unutmasın. Onların gözlerine bakıp vazgeçmesinler. Ben öyle yapıyorum, herkes yapsın.”

ellerde-karanfil-dillerde-adalet-1020847-1.
Emine Ocak

Hayatının büyük kısmını Galatasaray Meydanı’nda ağabeyi ve kayıplar için mücadeleyle geçiren Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak da “27 yıl önce bizi bir araya getiren büyük bir yokluk ve belirsizliğin umutsuzluğuydu. Geçirdiğimiz 27 yılda sevdiklerimizin yokluğu ve inkârı devam etse de, dayanışma ve onlara ulaşma kararlılığı sadece biz kayıp yakınlarına değil, tüm topluma büyük bir umut oldu. Bu umut 1990'larda bir devlet politikası olarak uygulanan gözaltında kaybetmelerin önüne set olabilmekle büyüdü benim için” diyerek sözlerine başlıyor. Ocak, şunları ifade ediyor: “Her birimiz Galatasaray Meydanı'na ilk gittiğimizde sadece kendi sevdiğimizin yakınıydık. Şimdi gözaltında kaybedilen tüm insanların yakınıyız. Sayısız kez gözaltına alındık, şiddet uygulanarak kolluk güçleri tarafından darp edildik. Yönetenlerin kamuoyunda meşruluğumuzu zedeleme maksatlı sözlü şiddetine maruz kaldık, buluşmalarımız kriminalize edilmeye çalışıldı ve daha pek çok şey... Bunların hiçbiri bizi vazgeçiremedi.”

ellerde-karanfil-dillerde-adalet-1020848-1.
Maside Ocak

Rıdvan Karakoç, 1995’te muhtardan avukatına vekâlet çıkartarak posta ile gönderdi ve telefonda “Eğer aramazsam bilin ki beni gözaltına aldılar ve öldürdüler” dedi. Ailesi en son 20 Şubat 1995'te haber aldı. Hasan Ocak aranırken adli tıp kayıtlarında Rıdvan Karakoç’un işkence görmüş resmi bulundu ve bunun üzerine savcılık üç ay sonra Karakoç ailesine haber verdi. Otopsi raporuna göre Rıdvan Karakoç 1 Mart 1995’te öldürüldü. Karakoç’un kardeşi Hasan Karakoç, “Ağabeyimi kaybeden, öldüren insanlar dosyayı hasıraltı etmek istemişlerdi. Ama bunu başaramadılar” diyor. Kayıplarını arayan aileler içinde en şanslılardan biri olduklarını belirten Karakoç, şöyle konuşuyor: “Bizim çiçek koyabileceğimiz bir mezarımız var. Ama birçok ailenin yok. Tüm kayıplar bulununcaya kadar ve failler yargılanıncaya kadar bin yıl da geçse bu mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız. Galatasaray’a anıt dikeceğiz.”

ellerde-karanfil-dillerde-adalet-1020849-1.
Hasan Karakoç

MUSALLA YERİYDİ

Cemil Kırbayır, Ardahan’da 12 Eylül darbesinden sonra evinden gözaltına alınarak kaybedildi. Kırbayır’ın dosyası geçen yıl zamanaşımından. Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, şunları söylüyor: “27 yıldan beri ellerimizde hiç yaşlanmayan fotoğraflarla kamuoyuna, devleti yönetenlere sesleniyoruz. Yasak edilen mekanın özelliği neydi? Galatasaray devletin imha ve inkârına karşı mücadele yürüttüğümüz yerdi. Aramızdan ayrılanları uğurladığımız musalla yeri, helalleştiğimiz bir mekândı. Devlete 48 ay askerlik yapan, vergisini veren, oyunu kullanan fırın emekçisi İsmail’in 26 yaşındaki çocuğunun tabutunun altına girme hakkı elinden alındı. 9 ay karnında gezdiren, yemeyip yediren, içmeyip içeren evladının mezarına gidip de gözyaşı dökme hakkı Berfo Ana’nın elinden alındı."

ellerde-karanfil-dillerde-adalet-1020850-1.
Mikail Kırbayır

YILLAR ZULME DÖNDÜ

İzmir’de 19 yaşındaki Murat Yıldız, polis tarafından arandığı sırada annesi Hanife Yıldız ve kuzeniyle birlikte 23 Şubat 1995’te Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne giderek Komiser Ramazan Kaya ile polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim oldu. Annesi Yıldız, bir daha oğlundan haber alamadı, polisler 70 yaşındaki anne Yıldız, yılların zulme dönüştüğünü söylüyor. Kendilerine adaletsizliğin reva görüldüğünü ifade eden Yıldız, “Bir anne için 27 yıl tek bir günü beklemek, ondan bir haber alamamak, kaybedenleri yargı karşısına çıkaramamak… Beklediklerimiz bunlar olduğu halde ne yargının ne insanlığın vicdanı, merhameti… Bu anne sofraya oturduğu zaman ne düşünür, gözü kapıda mı olur, lokmalar boğazına mı dizilir… 27 yıldır bunları düşünüyoruz. Üstüne üstlük ağzımızdan çıkan her şey suç oluyor. Bıktık. Bir 27 yıl daha geçse hiçbir zaman onu aklımdan çıkartmayacağım. Bu devletin de zulmüne sessiz kalmayacağım. Adaletsizliğe lanet olsun. Ben böyle büyümek istemezdim, evlatlarımla torunlarımla huzurlu bir yuvada yol bekleyerek büyümek istemezdim” diyor.

ellerde-karanfil-dillerde-adalet-1020851-1.
Hanife Yıldız