Önce ellerimizi özgürleştirmeliyiz, ardından iktidarın avuç içimize yazdığı yazıdan kurtulmalı.  Göksel iktidar ellerimizi tutsak almakla kalmamış, avuç içi çizgilerimizi okuyarak geleceğimize de el koymuştur

Bu sene çok kurak geçecek; hiç yağış yok. Adalet, özgürlük, eşitlik yağmayacak göklerden; bizim payımıza yine acı, keder ve ölüm düşecek. Göksel iktidar hep cimri davrandı, ama bu kez dağıttığını da geri alıyor, ideallerimiz askıda şimdi. Bu kavramların hep gökten zembille indirilmesini bekledik. Göklerdeki idealar dünyasından pay aldıkça kavramları hayata geçirebileceğimizi söylediler bize. En mükemmel halleriyle göklerde yaşayan ve bizim bir türlü pay almayı beceremediğimiz adalet, özgürlük ve eşitliğin dağıtımını göksel iktidar üstlenmiş. Kavram duasına çıkıp ellerimizi göğe açıp yakarsak da hiçbir şey değişmeyecek. Dedim ya, kurak mevsimdeyiz. Havada bulut yok, ama gözlerimiz ve ellerimiz göğe çevrilmiş, kavramların yağmasını boş yere bekliyoruz.

ellerimiz-isyan-etmesin-diyedir-106567-1.

Yasalar askıda
Olağanüstü günlerden geçiyoruz. Ama bu olağanüstü günler, ihtiyacımız olan kavramların göklere, ait oldukları yere çekildiği, yani hukukun askıya alındığı, göksel iktidarca tasarlanmış günlerdir. Tüm totaliter iktidarlar, iktidara gelir gelmez iç savaş koşullarını yaratarak mevcut yasaları askıya alma konusunda anlaşmışlar: “Hitler, iktidarı alır almaz (ya da belki daha doğru bir deyişle, iktidar ona teslim edilir edilmez) Halkın ve Devletin Korunması Kararı’nı ilan etti; bu karar, Weimar Anayasası’nın kişisel özgürlüklerle ilgili maddelerini askıya alıyordu. Karar hiçbir zaman yürürlükten kaldırılmadı, öyle ki bütün Üçüncü Reich hukuki açıdan on iki yıl boyunca süren bir olağanüstü hal olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan modern totalitarizm, olağanüstü hal aracılığıyla yalnızca siyasi hasımlarını değil, şu ya da bu nedenden ötürü sistemle bütünleştiremeyecekleri belli olan yurttaş kesimlerinin bedenen ortadan kaldırılmasına izin veren yasal bir iç savaş olarak tanımlanabilir” (Agamben, Olağanüstü Hal, çev. Kemal Atakay, Varlık).

ellerimiz-isyan-etmesin-diyedir-106568-1.

Zulme ortak ediyor
Bizi ellerimizden yakalayıp sistemiyle bütünleştiriyor ve zulmüne ortak ediyor iktidar. Ellerimiz iktidarın tuzaklarına yakalanmış; bu olağanüstü günlerde daha çok bekleriz yaşamsal kavramların gökten yağmasını. Kavram duası için boş yere göklere yönelmiş ellerimizi kurtarmalıyız ilk önce. Ellerimiz tutsak bizim, maymunlar gibi. Afrika’da yaşayan Buşmanların maymun yakalamak için kullandıkları tuzaklardan daha önce de bahsetmiştim. Bir toprak yükseltiye elin sığacağı kadar delik açıp içine tohum yerleştirirler; meraklı maymun elini deliğe sokar ve tohumları avuçlar. Tohumları sıkıca kavramak için yumruk yaptığı elini delikten çıkaramaz ve yakalanır. Avucumuzda tuttuğumuz ne çok şey var, bir bıraksak özgürleşecek ellerimiz. Ellerimizden yakaladıkça, zulmünü bize de bulaştırıyor iktidar.

ellerimiz-isyan-etmesin-diyedir-106569-1.

Ellerimize el koydu
Önce ellerimizi özgürleştirmeliyiz, ardından iktidarın avuç içimize yazdığı yazıdan kurtulmalı. Göksel iktidar ellerimizi tutsak almakla kalmamış, avuç içi çizgilerimizi okuyarak geleceğimize de el koymuştur. Bedeni, sürekli eylem halinde olan ve eyledikçe gizil güçlerini açığa çıkaran bir akış olarak görmek yerine, okunup yorumlanacak sabitlikler olarak inşa eden iktidar, el falımıza bakarak bizi ele geçireceğini sanıyor. Bedenlerimizi tutsak almaya çalışan iktidar kâhinlerinin tüm çabalarını boşa çıkarabiliriz. Avuç içlerimize yazılmış, yazgımızı aşırı belirleyen iktidar çizgilerini eylemlerimizle bozabiliriz. Sanatçı Fatoş İrwen “Hayat Normale Dönüyor” sergisinde yer alan videosunda avuç içini kendi eylemiyle, iğne ve iplikle, bir nakış gibi işliyor. Özgürleştirdiğimiz ellerimizle yeniden işleyebiliriz yeryüzünü. Her şeyin göklerden geldiğini savunan ve kendini göklere yerleştiren iktidara yeryüzünden vereceğimiz yanıt yine ellerimiz olmalı.

Bu dünyayı kuşkulu hale getirerek göksel iktidarı meşrulaştıranlara, analitik felsefenin kurucularından George E. Moore da ellerle yanıt vermişti: “İşte bir el, işte bir başkası, bu dünyada en azından iki dışsal nesne var, dolayısıyla dış dünya vardır.” Birleştiklerinde ellerin sayısını tahayyül bile edemiyorum. Ellerimiz dış dünyadır ve ellerimizi özgürleştirdiğimizde, yeryüzü de özgürleşecek. Ne diyor Nazım Hikmet? “Herkes yalan söylüyorsa… elleriniz isyan etmesin diyedir.” Ellerimiz isyan etmeli, faşizmin kanlı tezgâhında daha fazla kana bulanmadan.

Not: 24 sanatçının katılımıyla gerçekleştirilen “Hayat Normale Dönüyor” sergisi, 13 Şubat’a kadar Beyoğlu Stüdyo Açık’ta açık kalacak.