Ne soğuk ne kar ne de yağmur... Barutçu Tekstil’de işten çıkarılan kadın işçileri durduramıyor. Kadınlar “Ellerimiz soğuktan değil, öfkeden titriyor. Haklı olduğumuzu biliyoruz. Dimdik ayaktayız, patron bizi yıkamaz” diyor.

Ellerimiz öfkeden titriyor, haklıyız

Dilan ESEN

Tekstil sektöründe özellikle son aylarda yaşanan işten çıkarmalardan nasibini Bursa’da Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Barutçu Tekstil’de çalışan kadın işçiler de aldı. Ancak bu kez işten çıkarmanın nedeni ekonomik kriz değil, sendikalılaşma oldu. Barutçu’da önce 4, yaklaşık bir ay önce de 5 olmak üzere toplam 9 kadın işçinin işten çıkışı yapıldı. 4 kadın işçinin fabrikanın kapısında devam eden direnişine 5 kişi daha katıldı.

Sendikalılaştıkları için işten çıkarılan Öz İplik-İş Sendikası üyesi 9 kadın işçinin fabrika önünde başlattıkları direniş 112’nci gününde sürüyor. Kadın işçiler, her gün Barutçu Tekstil’in önüne gidip eylemlerine devam ederken “Biz hiç korkmuyoruz, bir bu kadar daha direniriz. İşimizi geri istiyoruz” diyor.

ÇOCUKLARIMIZ İÇİN DİRENİYORUZ

İlk işten çıkarılanlardan olan Emine Varol, 6 senedir Barutçu’da çalıştığını söylüyor ve sendikalı oldukları için işten çıkarıldıklarını ancak fabrika yönetiminin bunu yalanladığını belirtiyor. “Merak etmiyoruz ama kaç kişisiniz” diye sorular sorulduğunu aktaran Varol, “Bu sorular nedeniyle neden işten çıkarıldığımızı biliyoruz. İşten çıkarıldığımızdan beri direnişteyiz. Hakkımızı bize yatırdılar ama işimizi geri istiyoruz. Hakkımızı, sendikanın içeriye girmesini istiyoruz. Sadece kendimiz için değil çocuklarımız için de direniyoruz. Kar, kış, yağmur çamur demeden bu kapının önündeyiz” ifadelerini kullanıyor.

Kendileri çıkarıldıktan sonra çalışan işçilere sendikalı olmasınlar diye baskı uygulandığını vurgulayan Varol, şunları dile getiriyor: “Biz işten çıkarılmadan önce müdür, ‘İçeride 4 hain var’ diye isimlerimizi istemiş. Bizi her türlü engellemeye çalıştılar. Zaten pazartesi günü de burada kimyasal tankları koydular, zehirlendik, hastanelerdeydik. Gözlerimiz yaşardı, öksürme, mide bulantısı belirtileri oluştu. 3’er tonluk amonyak tanklarıymış. Lütfü Barutçu bunu yalanlasa da hiçbir yalanımız yok. Bizim yalanımız yok, ezilen biziz, onlar ezenler. Biz işimizi, hakkımızı, sendikayı fabrikaya sokmak istiyoruz. Daha iyi yaşam için direniyoruz. Herkese sesleniyorum, bizi burada yalnız bırakmasınlar. Dayanışmayla daha güçlü hissediyoruz.”

“100 liranın 10 lira kadar değeri var” diyen Varol, yaşadığı yoksulluğu ise şöyle anlatıyor: “3 çocuğum var, ne kadar pahalı bir hayatta yaşıyoruz. Bugün aldığını yarın aynı fiyata yaşayamıyorsunuz. İçerde öldüremediklerini dışarıda öldürmeye çalıştılar ama başaramadılar.”

SENDİKALI OLARAK ÇALIŞMAK İSTİYORUM

Yaklaşık bir ay önce işten çıkartılan İlknur Gümüşten ise “Arkadaşlarıma sendikayı anlatıyordum, sendika gelince haklarımız olacağını söylüyordum. 4 arkadaşımız dışarıda biz de içeride uğraşıyorduk ama işten çıkardılar. Ama ben çalışmaya devam etmek istiyorum, fabrikanın sendikayı kabul etmesini istiyorum” diye konuşuyor.

“Dimdik ayaktayız, patronun bizi yıkamayacağını görmesini istiyoruz” diyen Gümüşten, şöyle devam ediyor: “İşçiler olmazsa patron da yok. Bu fabrikayı kurduysa işçilerin sayesinde. Şu anda çalışmıyorum, işsizim, işsizlik maaşı da almıyorum, kiradayım. Nasıl yetişeceğimi bilmiyorum. Düşüncesizce sendikalıyım diye işten çıkarttılar, çalışmaya ihtiyacım olduğunu bilmesine rağmen. Ailemden ve sendikadan destek almasam halim çok kötü olur.”

Gümüşten, taleplerini şöyle anlatıyor: “Sendikayı kabul etmesini ve bizi işe geri almasını istiyoruz. Hiçbir sıkıntı yoktu. Benden memnun olmasalar 4 ay çalıştırmazlardı. Benim sendikalı olduğumu duyduktan sonra mı çıkartıyorlar? ‘Küçülmeye gidiyoruz’ dediler. Kendisi ekonomik krizi düşünürken sendikalı olmamız mı ona fazla geldi?”

***

Araç kasten direniş alanında bırakıldı

Ezgi BULUT

Barutçu Tekstil’in önünde direnen işçilerin zehirlenmesine ilişkin dün Öz İplik-İş Sendikası Bursa Şubesi’nde basın toplantısı gerçekleştirildi. Öz İplik-İş Örgütlenme Uzmanı Serkan Açıcı, fabrika yönetiminin direnişi kırmak istediğini belirterek amonyak yüklü aracın kasıtlı olarak alana getirildiğini aktardı. Açıcı, “Amonyak tanklarının bulunduğu aracı fabrika normalde iplik taşıma işi için kullanıyordu. Sendikanın aracı uzun zamandır sabit şekilde fabrikanın karşısındaki direniş alanımızdaydı. Yerini değiştirmiyoruz. Fabrika sahibi Lütfü Barutçu da bunu biliyordu. Amonyak yüklü aracı, ses aracımızın arkasına bilerek bıraktılar” dedi. Ellerinde sağlık raporlarının, video görüntülerinin bulunduğunu ifade eden Açıcı, olaya ilişkin soruşturma açıldığını belirtti. Uluslararası İş Güvenliği Uzmanı Ahmet Tatar ise işçilere yönelik müdahaleye ilişkin hazırladığı raporları ve tespitlerini paylaştı. Tatar, yaptığı incelemeler sonucu amonyaklı maddenin kasti olarak işçilerin bulunduğu alana bırakıldığının tespit edildiğini ifade etti.