Tek bir tanıma asla sığdırmayacağımız ABD ve Kanadalı iş insanı Elon Musk’ın Twitter’ın %9.2 hissesini satın aldıktan sonra yönetim kuruluna davet edilmesi, önce kabul edermiş gibi yapıp sonra vazgeçmesi, ardından Twitter’ın tamamını satın almak için teklif vermesiyle ilgili gündemi belki duymuşsunuzdur. Tesla, SpaceX, Neuralink, The Boring Company gibi her biri ayrı çılgınlıkta marka projeleri ve elbette Paypal ile bilinen iş insanının Twitter hevesi elbette merak konusu oldu. İyi de şu ana kadar Twitter’ın sahibinin kim olduğuyla çok da ilgilenmemiş son kullanıcılar için ne değişecekti? “Beni ilgilendirmez aga, ben her gün birkaç esprili tweetimi atar, sinizmimle yoğrulur, kendi ironimle kavrulur; retweetime, like’ıma bakarım” deyip çekilmek de “Abi damacana su 30 lira olmuş sen ne anlatıyorsun ya?” deyip küfrü basmak da mümkün. Bunları diyecek birinin, bu yazıda buraya kadar gelemeyeceğini düşünüyorum. Değişecek şeyler tüm dünya ile birlikte bizi de etkileyeceği için buradayız. Öyleyse gelin biraz yakından bakalım.

ŞAKA MI, GERÇEK Mİ?

Bir adam düşünün. Trafik sıkışıklığına isyan ederek “Trafik beni deli ediyor, bir tünel açma makinesi yapacağım ve hemen kazmaya başlayacağım” diye tweet atmış olsun. Klasik bir trafikte kalmış insan tepkisi ya da kötü esprisi olduğunu düşünebiliriz ama Musk söz konusu olunca bu iş o kadar basit değil. Çünkü hemen ardından The Boring Company diye bir şirket kuruyor gerçekten de bu proje için çalışılmaya başlanıyor, hatta Las Vegas ve Miami’de sözleşmeler imzalanıyor. Yine bir adam düşünün; 1987 tarihli Space Ball filminde yapılan bir espriden ilham alarak Alev Makinesi üretmeye başlasın ve 20 bin adet de satabilsin. Hatta bazı yasal sorunlarla kafa bularak markasını “Alev Makinesi Değil” koymuş olsun. Musk, bütün bunları ve fazlasını yaptı. Yaptığı her şeyin bu şekilde saçmalıklardan ibaret olmadığını biliyoruz. Musk’ta başlangıçta saçmalık ya da şaka gibi görünen şeylerin ciddiye dönmesi ihtimali hep var. The Atlantic dergisinde Ian Bogost, bunu “Elon Musk saçma ve hatta aptalca şeyler söylüyor ya da yapıyor ama sonra bu saçma ve aptalca şeyler sonuç veriyor.” cümlesiyle anlatıyor ve Musk’ın bir konuda da hakkını veriyor: En azından diğer zenginler gibi sıkıcı değil. Elon Musk, herkesle kafa bularak iyi vakit geçirmeye çalışıyor. Maalesef dünyadaki korkunç eşitsizlik bir adama bu gücü veriyor.

MUSK TWITTER’I NİYE ALIYOR?

Ekonomik olarak düşününce Twitter dev sosyal medya platformları içinde en mütevazı olanı. Şöyle ki Facebook’un para kazanılabilir günlük aktif kullanıcı sayısı Twitter’ın 11 katına karşılık geliyor. Yani ismine ve etkisine yakışır büyüklükte para kazanabilen ve kullanıcı çekebilen bir platform değil Twitter. Nicelikten ziyade niteliğe bağlı bir gücü var. Buradan yola çıkarak Elon Musk, Twitter’ı potansiyelini ortaya çıkarmak ve daha fazla para kazanmak için alıyor da diyemeyiz. Zaten satın alma isteğinin ekonomik olmadığını söyledi. Hatta Twitter yönetim kuruluna katılmasının beklendiği günlerde attığı bir tweette, Twitter’ın reklamsız olması gerektiğini savundu. Gelirlerinin %90’ını reklamların oluşturduğu ücretsiz bir platform için böyle bir öneride bulunmak, şirket için intihar gibi bir şey. Musk, nasıl bir gün dünyanın kaynakları tükenecek ve buna mecbur kalacağız diye uzay projelerini idealize ediyorsa, bunu da öyle idealize ediyor ve Twitter gibi bir platforma sahip olmasının medeniyetin geleceği için önemli olduğunu söylüyor. Kendini, insanlığı kurtarmaya adanmış bir Superman gibi sunmaya çalışıyor. Buna rağmen, New York Times’ta Shira Ovide’ın bence şahane benzetmesiyle Dijital bir Yurttaş Kane’e dönüşüyor.

TWITTER İÇİN NELER DÜŞÜNÜYOR?

Elon Musk’ın Twitter için düşündüğü şeyler tamamen yanlış değil. Örneğin; algoritmaların girip herkesin inceleyebileceği şekilde açık kaynaklı olması gerektiğini savunuyor. Bunun perde arkası manipülasyonları engelleyeceğini düşünüyor. Twitter’ın eski CEO’su Jack Dorsey de bu tarz ideallerinden bahsetmişti ki bu yanlış değil. Ancak Musk’ın platforma ifade özgürlüğü getirmeyle ilgili yaklaşımları çok sorunlu. Çünkü Twitter’ın, diğer bütün sosyal medya platformları gibi ifade özgürlüğünden ziyade moderasyon sorunu var. Yanlış ve yanıltıcı bilginin, nefret söyleminin cirit attığı platformlar, bir de algoritmaların hakimiyetine girince içinde bulunduğumuz ‘hakikat sonrası’ tablo ortaya çıktı. Özellikle eski ABD Başkanı Donald Trump’ın platformlardan atılmasından sonra ABD’de sağ siyasetin ‘ifade özgürlüğü’ adı altında bir hareket başlattığını ve kendi platformlarını oluşturup büyütme yoluna gittiğini ve başarılı olamadıklarını biliyoruz. Musk da bu hattı takip edeceğini hissettiren, henüz açık etmediği bir B planından söz ediyor.

ŞİMDİ NE OLACAK?

Daha birkaç hafta önce, platformların savaş ve çatışma dönemlerinde nasıl keyfi ve taraflı davranabildiğinden bu alandaki uluslar üstü düzenleme açığından söz ediyorduk. Bugünse, bir platformu bir çılgın zenginin ele geçirip tutarsız ideallerinin bir parçası yapma ihtimalini konuşuyoruz. Platformların bu haliyle bile demokrasiler için oluşturduğu tehlike ve risk ortadayken, tek bir insana ve onun çılgınca kararlarına bağlı olabilmesi ihtimalini düşünebiliyor musunuz? Bu ihtimal muhtemelen şimdi gerçekleşmeyecek. Çünkü birincisi; Musk’ın hisse başına verdiği teklif uzmanlara göre kabul edilmeyecek kadar düşük. İkincisi; Twitter Yönetim Kurulu, saldırgan satın almalara karşı sermaye piyasası jargonunda Zehirli Hap (poison pill) denilen planı devreye soktu. Her şeye rağmen Elon Musk’ın Twitter ile oyun hamuru gibi oynaması bu alandaki kırılganlığı ve riskleri daha çıplak bir şekilde gösterdi. Musk’ın niyeti belki sahiden Twitter’ı almak değil, bu oyunu çevirebilecek gücü olduğunu kanıtlamaktı.