Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek İcra İflas Kanunu teklifi yasalaşırsa iflas eden şirket işçinin parasından önce bankaya olan borcunu ödeyecek. İşçiler ise “Faizi kutsallaştırıp alın terini aşağı görüyorlar” diyor.

Emeği yok sayıp faizi kutsuyorlar

Rıfat KIRCI

İflas eden şirketin alacalıkları sıralamasında, finans kuruluşlarını işçilerin önüne yerleştiren yasa teklifi geçen hafta Meclis Adalet Komisyonu’ndan geçti. İşçilerin tepkisi sürüyor.

Kayı İnşaat’ın ücretini ödemediği işçilerden makine mühendisi Atasoy Bilgin “Bizim de alacağımız var. Ancak faizle borç veren alacaklı önümüzde. Faizi alın terinin önüne koyan, alın terini daha aşağı gören bir anlayışla karşı karşıyayız” dedi. Aylarca maaş almadan çalışan ve tazminatını dahi alamayan Atlas Jet işçisi R. Ç. ise “Önce işçilerin parasının ödenmesi lazım. Banka kâr için istiyor alacağını ama bizim hayatımız söz konusu” diye konuştu.

49 AKP’li milletvekilinin Meclis’e getirdiği İcra İflas Kanunu’nda değişiklik içeren yasa teklifi geçen hafta Meclis Adalet Komisyonu’ndan geçti. Önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’na gelecek teklif yasalaşırsa iflas eden şirket işçiye olan borcundan önce finans kuruluşlarına ve bankalara olan borcunu ödemek zorunda kalacak. İflas eden onlarca şirketten ücretlerini ve tazminatlarını alamayan işçiler ise yasaya tepkili.

ELDE NE VARSA MAAŞSIZ ÇALIŞIRKEN HARCADIK

Bu işçilerden birisi de Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un kardeşi Murat Ersoy’un batırdığı Atlas Jet’te aylarca maaşsız çalışan ve şirket batınca tazminatını alamayan R. Ç. Patronlarının şirketin toparlanacağı şeklindeki yönlendirmeleriyle aylarca maaş almadan çalışan Çapan tepkisini şöyle dile getirdi: “Biz zaten alacağımızı alamazken bir de önümüze gelen setleri geçmek zorundayız. Zaten şirket mal varlığı göstermiyor. Bir de bulduklarını bu tarz yerlere dağıtırlarsa işçiye hiç sıra gelmez.Bankalar bizden önemli mi ben bunu anlamadım? Bu bir infaz kararı bizim için. İçler acısı.”

Çapan şirkette maaş almadan çalıştığı dönemi şöyle anlattı: “3 buçuk ay boyunca hiç maaş almadan çalıştık. Her seferinde şirketin toparlayacağı, asla iflas etmeyeceği yönünde toplantılar yapıldı. Biz de buna güvenerek çalışmaya devam ettik. 14 Şubat 2020’de de uçuşa giderken yolcularla birlikte hava limanlarında mağdur olduk. İflastan sonra alacaklarımızın temin edileceğine dair sürekli tarih verildi. Ancak pandemiye 1 ay kala tazminatlarımızı, kendi maaşlarımızı bile alamadan 5 kuruşsuz kaldık.”

İŞÇİLER KENDİLERİNE YETEMEZ DURUMA GELDİ

Salgın sürecinde ciddi ekonomik sorunlar yaşadığını aktaran Çapan havacılık sektörünün durmasıyla birlikte yeni bir iş bulamadığını aktardı. Maaşsız çalıştığı dönemde kirasını, faturalarını birikimleriyle karşıladığını belirten Çapan şöyle konuştu: “Ben ailemle yaşadığım için bir yerde kendimi idare edebildim ama İstanbul’a iş için gelen zaten arkadaşlarımız birkaç ay idare edebildi. Arkadaşlarımız büyükşehirde kendilerine yetemediler ve memleketlerine göç etmek zorunda kaldılar. Böyle bir mağduriyet varken önce neden bizim alacağımız ödenmez? Bunun bir adım ilerisi zaten intihar. Herkesi alın terinin karşılığı teslim edilmeli.” Kayı İnşaat’ın Cezayir’deki şantiyesinde çalışan ve 2 yıldır ücretini alamayan makine mühendisi Atasoy Bilgin de yasaya “Alın terinin önüne faizi koyuyorlar” şeklinde tepkisini gösterdi. Bilgin şunları söyledi: “Bir emekçinin harcadığı emeğin karşısında bankaların verdiği faizli krediler var. Emeğin karşısında faizi daha kutsal gören, alın terini daha aşağı gören bir anlayış.”

HÜKÜMET, PARASI OLANDAN YANA

İşçilerin alacakları için mücadele etmek zorunda kalmasının kabul edilemez olduğunu aktaran Bilgin “Türkiye’de de yurt dışında da çalışan işçilerin alacaklarını almak için hukuk mücadelesi verseler de bu bir yerde tıkanıyor ve sonuca ulaşmak için çok çaba sarf etmek gerekiyor ya da hiç sonuç alınamıyor. Durum böyleyken, iflasa giden şirkette bankaların, finans kuruluşlarının bunların ön plana çekilmesi kabul edilemez. Ama her zamanki gibi hükümet parası olandan yana tavır takınıyor.”

Ücreti ödenmediği için çocuğunun eğitim masraflarından dahi kesmek zorunda kaldığını aktaran Bilgin yaşadığı mağduriyeti şöyle anlattı: “Çocuğumun daha iyi bir eğitim alması için planlarımız vardı. Bunu gerçekleştiremedik. Belli bir müddet işsiz kaldık. Ödemelerimiz vardı. Bunları ödemekte kuşkusuz zorlandık. Ben makine mühendisiyim bu süreci belki daha iyi atlatmış olabilirim ama işçi arkadaşlarımızın durumu çok daha kötüydü. Ev kirasını ödeyemediği için evinden atılan, pandemi koşullarında çocuğunun eğitim alması için internet tablet masrafını sağlamayan arkadaşlarımız vardı. Biz kendi aramızda arkadaşlarımıza yardımcı olmaya çalıştık. Bazı arkadaşlarımız boşanma aşamasına kadar gitti.”

YASAYLA ADALET DEĞİL HAK GASPI GELECEK

İnşaat-Sen Örgütlenme Koordinasyonu Üyesi Nurseli Gözüaçık da “49 AKP’li milletvekilinin getirdiği teklifte, batık şirketlerin ardından bankaların alacakları ne olacak sorusuna hazırlık yapılmış” dedi. Yasa teklifini felaket olarak nitelendiren Nurseli Gözüaçık şöyle konuştu:

“Batık şirketlerin ardından bankaların, finans şirketlerinin alacakları her yönüyle garanti altına alınmak isteniyor. Şirketlerin iflası durumunda ipotekli bankalar zaten öncelikliyken bir de onun yanına kreditörleri, finans şirketlerini ekliyorlar. Alacaklı işçilere bu kurumlardan sıra gelmiyor. Bu adalet değil sermayenin yeni hak gaspı yasasıdır.”