Bu olağanüstü dönemin bize öğrettiği şeylerden birisi de emeğe ne denli bağımlı olduğumuz, emeğin üretkenliğine ve yaratıcılığına ne denli ihtiyaç duyduğumuz gerçeği oldu

Emeğin haklarını korumaya devam edeceğiz

Tüm dünya olağanüstü bir dönemden geçiyor. Yaşadığımız bu olağanüstü dönem, insan hayatını ve sağlığını korumanın hepimizin öncelikli görevi olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya çıkardı. Tüm insanlığın sağlığını koruyabilmek için doğayı, iklimi dengesini, çevreyi ve havayı korumanın, hastalıklarla mücadele etmenin insanlığın ortak görevi olduğunu bir kez daha görmüş olduk.

Bu olağanüstü dönemin bize öğrettiği şeylerden birisi de emeğe ne denli bağımlı olduğumuz, emeğin üretkenliğine ve yaratıcılığına ne denli ihtiyaç duyduğumuz gerçeği oldu. Dünyayı yaşanabilir hale getiren, hayatı sürdürülebilen kılan yegane şeyin emek olduğunu gördük. Ne denli büyük ekonominiz olursa olsun, finansal yapınız ne kadar güçlü olursa olsun, teknolojiniz ne kadar üstün olursa olsun emekçiler üretmediği anda hayatın tüm çarklarının durduğunu gördük.

Bu gerçeklik 2020 1 Mayısını çok daha önemli, çok daha anlamlı kılıyor. Bu 1 mayıs hepimiz için yoğun bakım servislerinde gece gündüz hastalıkla mücadele eden sağlık emekçilerine, şehirleri ayakta tutan belediye çalışanlarına, ihtiyaçlarımızı bize ulaştıran posta dağıtıcılarına, soframızı dolduran besinleri sağlayan tarım işçilerine, marketlerde güvencesi çalışan kasiyerlere ve insanlar evde kalırken çalışmak zorunda kalan milyonlarca işçiye, emekçiye, çalışana olan toplumsal saygımızı ve minnetimizi göstermenin bayramı olacak.

1 Mayıs’ın tarihsel kökeninde emekçilerin günlük 8 saatlik çalışma süresi talebinin yatıyor. Bu talep bir nevi emekçilerin sağlıklı koşullarda çalışabilme isteğidir. Aradan geçen 130 yılda emekçilerin bu talebinin güncelliğini koruduğunu görüyoruz. 130 yılda dünyada çok şey değişti ve gelişti. Bu sürede en çok değişen ve gelişen şey ise teknoloji oldu. Teknolojide yaşanan devrim niteliğindeki gelişmelere rağmen emekçilerin çalışma koşullarının ve taleplerinin iyileştirilmemiş olması üzerine düşünmemiz gerekiyor. Bu durum, sermaye kesimlerinin sınırsız sömürü içgüdüsünü gösterdiği kadar, ne yazık ki emekçi sınıfların kendi yaşam koşullarını düzeltme konusunda mesafe alamadığını da gösteriyor. Yaşadığımız salgın dönemi, pek çok şeyin yanı sıra, çalışma koşulları konusunda da süregiden ezberlerin değişebileceğini de gösterdi. 2020 1 Mayıs’ı dünya çapındaki emekçilerin daha iyi koşullarda çalışabilmesi, çalışma saatlerinin azaltılması ve emekçilerin sağlıklarının korunması konularında mücadelenin geliştirilmesi açısından milat olmalıdır.

1 Mayıs’ı kutlamanın tek bir biçimi olmadığını biliyoruz. 130 yıldır devam eden bu gelenek, dünyanın farklı yerlerinde, farklı koşullar altında, farklı biçimlerde kutlandı. Kimi zaman ülkenin en güzel meydanlarında, kimi zaman fabrikalarda, kimi zaman da salonlarda yapılan etkinliklerle işçi sınıfının bu önemli gününü kutladık. 1 Mayıs 2020 yılındaki kutlamaların da bu mücadele sürecine katılacak yeni bir deneyim olarak katılacağına inanıyorum.

Neoliberal politikalara karşı kamuculuğu politikaları savunmak için, sermaye çıkarlarına karşı halkı savunmak için, işçinin-emekçinin alınterini savunmak için tüm halkımızı bulundukları her yerde, tüm coşku ve yaratıcılıklarıyla 1 Mayıs’ı kutlamaya davet ediyorum.