Emek politikasında emekçi yok
CHP Genel Başkan Yardımcısı Taşcıer, asgariye yüzde 20 zam tartışmalarının, “Emeğin değerinin emekçi gerçekleri doğrultusunda değil, küresel finans çevrelerinin hesapları ile belirlendiğinin kanıtı” olduğunu kaydetti.

Mustafa Bildircin
mustafamertbildircin@birgun.netAKP’nin, 2026 yılında uygulanacak asgari ücret için yüzde 20 zam hazırlığında olduğu öne sürüldü. CHP Lideri Özgür Özel de tartışmayı, partisinin 7 Ekim’de gerçekleştirdiği TBMM Grup Toplantısı’nda, “Asgari ücreti utanmadan, sıkılmadan yüzde 20 artırmaya niyetleniyorlar” ifadesiyle gündeme taşıdı. Asgari ücretin, yüzde 20 zam ile 2026 yılı için 26 bin 500 TL olarak belirleneceği ve 2026 yılı boyunca artırılmayacağı savunuldu.
DEĞER KAYBI BÜYÜK
CHP Milletvekili ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, asgari ücret tartışmalarına yönelik değerlendirme yaptı. Taşcıer, iktidarın emek politikasını eleştirdi.
2025 yılını “Emekçilerin yüksek enflasyon altında ezildiği bir yıl” olarak nitelendiren Taşcıer, 1 Ocak’ta 22 bin 104 TL olan asgari ücretin bugün halen aynı seviyede olduğunu vurguladı. Verileri tartışmalı olan TÜİK'in, yüzde 25,43 olan dokuz aylık kümülatif enflasyon oranına göre dahi asgari ücretin Ekim 2025 itibarıyla 27 bin 761 TL olması gerektiğini kaydeden Taşcıer, “Ancak hükümet ara zam yapmayarak, ücretlilerin cebinden yaklaşık 6 bin TL’yi fiilen çekip almış oldu. Asgari ücretli bir çalışan, yılbaşındaki geliriyle alabildiği temel gıda ile kira, ulaşım, enerji giderlerinin bugün aynı miktarını karşılayamıyor” ifadelerini kullandı.
CHP’li Taşcıer, Türkiye'de ücret politikalarının emekçilerin gerçeklerinden çok, uluslararası finans çevrelerinin tahmin ve beklentilerine göre şekillendiğini söyleyerek şunları kaydetti:
AJANDADA piyasa var
“2026 için asgari ücrete yüzde 20 zam yapılacağına yönelik değerlendirmeler gündemde. Bu tablo, emeğin değerinin küresel finans çevrelerinin hesaplarıyla belirlendiğini gösteriyor. Ekonomi yönetimi, emekçinin alın terini koruyacak bir anlayıştan uzaklaşarak, dış finans kuruluşlarının öngörülerine göre hareket eden bir denge arayışına yönelmiş durumda. Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon tahmini yılın ilk dokuz ayında aşılmışken planlanan ücret artışlarının bu oranların gerisinde kalacağı beklentisi, milyonlarca çalışanın satın alma gücünde yeni bir kayba işaret ediyor. Ücretli kesim, enflasyonun yükünü taşıyan bir kitleye dönüştürülüyor.”
DIŞ İSTİKRAR REÇETESİ
Ücret politikasının, “Toplumun refahını ve adalet duygusunu koruyacak kamusal bir araç” olması gerektiğini ifade eden Taşcıer, değerlendirmelerini şu sözlerle noktaladı:
“Ancak bugün ücret, küresel sermayenin ihtiyaç ve beklentilerine göre şekillendirilen bir finansal ayar mekanizmasına dönüşmüş durumda. Bu yaklaşım, kamusal çıkarı gözetmesi gereken kurumların, sosyal adalet temelli bir ücret politikasını savunmak yerine dış istikrar reçetelerine uyum sağladığını ortaya koyuyor.”


