Bu yıl 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü'nde gündem koronavirüs. İşçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesi veren örgütlerden temsilciler, salgın sürecinde işçi sınıfının göz göre göre ölüme gönderildiğine dikkat çekiyor

Emekçiler göz göre göre ölüme gönderiliyor

VOLKAN ATEŞ

Bugün 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü. Meslek hastalıkları ve iş kazalarının önlenmesi amacıyla Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından alınan bir kararla 2003 yılından bu yana her yıl farklı bir temanın öne çıkarıldığı 28 Nisan Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü, 2015 yılından bu yana Türkiye'de de anılıyor. Bu yıl öne çıkan tema ise elbette koronavirüs. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanında mücadele eden örgütlerden temsilciler, salgın karşısında emekçilerin korunmasız bırakıldığına dikkat çekerek, acilen sosyal devlet ilkelerine dönülmesi ve göstermelik değil, gerçek önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor.

İSİG POLİTİKALARI YENİDEN DÜZENLENMELİ

TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO) Başkanı Yunus Yener'e göre, Covid-19 pandemi süreci, işçi sağlığı ve iş güvenliği (İSİG) politikaları ile çalışma yaşamının "sosyal devlet ilkeleri gereğince" yeniden düzenlenmesi emekciler-goz-gore-gore-olume-gonderiliyor-723296-1.gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Yener, 28 Nisan dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:

"Pandemi süreci, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavram ve uygulamalarının önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Koronavirüsün 'sınıf-ırk vb. ayrımı olmaksızın herkesi etkilediği' iddia edilse de, önlem alınmadan (zorunlu ve acil işler dışındaki) üretim ve hizmetlerin Covid-19'un etkilerinin de eklendiği ağır koşullarda devam etmesi, tüm çalışanların salgınla daha çok karşı karşıya bırakıldığını ve sistemin acımasız sınıfsal ayrımcılığını bir kez daha göstermiştir."

Pandemiyle birlikte, işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin yıllardır savundukları yaklaşımın doğruluğunun da ortaya çıktığını belirten Yener, "İşçi sağlığı ve iş güvenliği, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'nın kapsamı ile sınırlı değildir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği; insanca çalışma hakkı, tam zamanlı, kadrolu iş güvencesi hakkı, sosyal güvenlik hakkı, örgütlenme hakkı, insanca yaşanacak ücret hakkı başta olmak üzere temel sosyal haklardan ayrı tutulamaz" ifadelerini kullandı.

SOSYAL DEVLET İLKESİ HATIRLANMALI

MMO Başkanı Yener, emekçilerin sağlığı ve güvenliği için acilen yapılması gereken düzenlemeleri ise şöyle sıraladı:

► "Kapitalizmin 40 yılı aşan neoliberal döneminde tasfiye edilen sosyal devlet ilkesi hatırlanmalı, sosyal devletin gerektirdiği politikalara dönülmelidir.

► Pandemi çalışanların sağlık hakkının yok sayıldığını ispat etti. Sağlık yaşam, sağlıklı koşullarda çalışma, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetine ulaşabilmenin öncelikli insan haklarından olduğu hatırlanmalı, düzenleme ve uygulamalar bu gereklilikler üzerinden yeniden kurgulanmalıdır.

► Tüm çalışanlar insana yakışır norm ve standartta bir sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalıdır.

► Zorunlu ve acil işler dışındaki tüm işler durdurulmalı; çalışılan işyerlerinde göstermelik değil, gerçek önlemler alınmalıdır. Covid-19 tespit edilen işyerlerinde faaliyetler durdurulmalıdır.”

Yener ayrıca işsizlik fonunun amacına uygun kullanılmasını, sigortasız ve sendikasız çalışmanın yasaklanmasını, işten çıkarmaların ve ücretsiz izin uygulamalarının yasaklanmasını istedi.

SALGIN SÜRESİNCE İŞ CİNAYETLERİ ARTACAK

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nden Saniye Kesici de iş cinayetlerinin 'dünyevi bir mesele olduğu' gerçeğinin, özellikle bu salgın sürecinde daha görünür hale geldiğini ifade etti. BirGün'e konuşan Kesici, şunları emekciler-goz-gore-gore-olume-gonderiliyor-723297-1.söyledi:

"Türkiye’de salgın vakalarının duyurulduğu ilk tarih olan 11 mart-10 Nisan arası bir aylık dönemde Covid-19 nedenli en az 52 iş cinayeti yaşandı. Ne yazık ki salgın süresince de iş cinayetlerinin artacağını söyleyebiliriz. Çünkü salgın dönemi boyunca sermaye ve iktidarın salgını fırsata çevirdiğini görüyoruz. İktidar eliyle bir yanda 'Evde kal' çağrıları yapılırken üretime ara verilmeden, güvencesiz ve sağlıksız koşullarda, hiçbir önlem alınmadan çalıştırılan işçi sınıfı göz göre göre ölüme gönderiliyor. Bu cinayetleri önlemekle sorumlu olan devlet ve sermaye, muhtemelen önümüzdeki dönemlerde Covid-19 nedenli ölümleri de diğer iş cinayetleri gibi 'fıtrat' olarak göstermeye çalışacak."

"Bu yüzden 28 Nisan talebimiz önemli" diyen Kesici, "28 Nisan’ı Türkiye’de 'İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü' olarak analım ve daha fazla iş cinayetinin yaşanmaması için, çalışırken ölmek istemediğimiz için sesimizi yükseltelim” ifadelerini kullandı.

28 NİSAN'IN TARİHÇESİ

1970’te ABD’nin en büyük işçi sendikaları federasyonu 28 Nisan’ı çalışırken hayatını kaybeden tüm işçiler için “anma günü” ilan etti. Aynı yıl ABD Kongresi’nden kapsamlı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası geçti. Böylece işçi sağlığının bir kamu sorunu olduğunu devlet sembolik olarak kabul etmiş oldu.

1984’te Kanada Kamu Çalışanları Sendikası 28 Nisan’ı sendika bazında “yas günü” kabul etti. 1985’te Kanada Sendikalar Konfederasyonu 28 Nisan’ı tek taraflı olarak “ulusal yas günü” ilan etti. 1991’de ise Kanada devleti 28 Nisan’ı resmi “yas günü” ilan etti.

2001’de Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 28 Nisan’ı “Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Günü” olarak kabul etti.

ANMA VE YAS GÜNÜ OLSUN

emekciler-goz-gore-gore-olume-gonderiliyor-723298-1.

Adalet Arayan İşçi Aileleri, 2012 yılından bu yana 28 Nisan’ın ‘İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü’ ilan edilmesi için kampanya yürütüyor. Adalet Arayan İşçi Aileleri'nden Utkan Yetimoğlu, BirGün'e yaptığı açıklamada, 28 Nisan'ın kendileri için ne anlam ifade ettiğini şu sözlerle anlattı:

"28 Nisan, iş 'kazaları', iş cinayetleri ve meslek hastalıklarının öngörülebilir ve önlenebilir olduğuna, çalışırken neden ve nasıl hastalandığımıza, yaralandığımıza ve öldüğümüze dikkat çeken bir gün. Aynı zamanda 28 Nisan, hem yaralananlar hem de hayatını iş cinayetlerinde kaybedenler için yas ve adalet talebi etrafında buluşulan bir emek mücadelesi günü."

BAŞKA CANLAR YANMASIN DİYE

Türkiye'de her yıl yüzlerce işçinin iş cinayetlerinde can verdiğine dikkat çeken Yetimoğlu, "İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmış olsaydı hayatını kaybeden işçi kardeşlerimiz bugün yaşıyor olacaktı. Bizim gerçeğimiz bu kadar basit. Maruz kaldığımız bu vahşete dur demek için 28 Nisan'ın Anma ve Yas Günü ilan edilmesini istiyoruz. Biz canı en çok yananlar, başka canlar yanmasın diye adalet mücadelesi vermeye devam edeceğiz" dedi.