Emeklilikte yaşa takılanlar kısa adıyla EYT’lilerin yaklaşan seçim süreci ile birlikte bu konudaki beklentileri had safhaya ulaştı. Diğer taraftan Hükümet kanadından yapılan yetersiz açıklamalar yasal düzenlemenin ne yönde olacağına ilişkin belirsizlikleri koruyor. Hala yasal düzenlemenin detayları özellikle de yaş faktörü üzerinde yapılacak değişiklik ve yasanın kimleri kapsayacağı bilinmezliğini koruyor.

Buna karşın artık herkes buradan dönüş olamayacağı yani bu konuda bir yasal düzenlemenin artık yapılacağı konusunda hemfikir. Böylece 8 Eylül 1999 tarihinde yaratılan ve 23 yıldır süregelen bu eşitsizlik ve mağduriyet ne ölçüde giderilecek hep birlikte göreceğiz.

***

EYT’liler konuya ilişkin gelişmeleri merakla beklerken bir taraftan da işverenleri kıdem tazminatı ve emekli çalışanlar kaygısı sardı. Pek çok işletme henüz daha yapılacak düzenlemenin detayları belli bile olmadan, yani kimlerin emekli olabileceği dahi belli değilken kıdem tazminatı yükü hesaplamaya ve finansal çözümler aramaya başladılar.

İşveren kuruluşları yasanın yine kademeli ve yumuşak geçiş şeklinde düzenlenmesi, aksi halde emekli olacak çalışanların kıdem yüklerinin finansal sıkıntı yaratacağı ve yoğun işten ayrılmalarının işgücü kayıplarına neden olacağı görüşleri ile hükümet nezdinde kulisler yapıyor.

İşverenlerin bir diğer endişeleri de emekli işçilerin işten ayrılmayıp emekli çalışan olarak çalışma yaşamlarını sürdürmeleri koşulunda kendilerine maliyetlerinin artacağı konusu.

Hemen belirtelim ki bu aslında işverenlere aşırı yük getirecek yani abartılacak bir konu değil. Normal çalışan için işverene işçilik maliyeti (hazine SGK teşviki olmaksızın) yüzde 22,5 iken emekli bir çalışan için yüzde 24,5 tutarındadır.

İşverenlere çeşitli ücret kademelerinde emekli işçi çalıştırmaları koşulunda doğabilecek ilave maliyeti örnek olarak aşağıda sunuyorum:

Asgari ücretlide: 453 TL.

•7 bin TL brüt ücretlide: 490 TL.
•8 bin TL brüt ücretlide: 560 TL.
•9 bin TL brüt ücretlide: 630 TL.
•10 bin TL brüt ücretlide: 700 TL.

Bir diğer konu da ülkemizde emekli aylıklarının mevcut içler acısı hali ortada iken, her emeklilik hakkı elde edenin hemen işverene dilekçesini verip işten ayrılmayı tercih etmeyeceği gerçeğidir. Yani mevcut çalışanlar yasa çıksın da hemen emekli olayım derdinde filan değil. Asıl emeklilik bekleyenler işsiz kalıp, üzerine emekli de olamayıp, sosyal güvence hakkından yoksun yaşamlarını sürdürmeye çalışan mağdur kesim. Yapılacak yasal düzenlemeyi en çok bu kesim merakla bekliyor.

***

Dilerseniz bir de yetersiz emekli aylıkları sebebiyle emeklilik hakkı elde ettiği halde işten ayrılmayı düşünmeyenler ile ilgili konuya bakalım. Yani işveren ‘ben emekli işçi çalıştırmam’ deyip istemedikleri halde emeklilik hakkı elde edenleri hemen işten çıkarabilir mi?

Bu konu benim yıllar önce üzerinde çalıştığım üzerine makale yazdığım ve kitaplarımda yer verdiğim bir konu olması sebebiyle net yanıt verebileceğim bir konudur. Yanıtı ise sadece emeklilik hakkı elde ettiği için işverenlerin işçiyi işten çıkaramayacağı yönündedir.

Nitekim yüksek yargının da bu konuda verdiği çeşitli kararlarda aynı düşünce açık bir biçimde yer almaktadır. Buna somut bir örnek aşağıda sunduğum Yargıtay karar özetinde görülebilir:

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının iş sözleşmesi “emekli aylığı bağlanmasına hak kazanması” ve hizmetine ihtiyaç duyulmaması gerekçesi ile fesih edilmiştir. Davalı işveren somut olarak neden davacının hizmetine ihtiyacı olmadığını kanıtlamış değildir. Emekliliğe hak kazanmış olmak da başlı başına geçerli fesih nedeni sayılamaz. Kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalıdır.” ( Y.9.H.D.E. 2005/5095 K. 2005/7238 T. 03.03.2005)