Avukat Yusuf Ekinci 24 Şubat 1994’te bürosundan evine gitmek üzere çıktı. Ama evine hiç varamadı. Cesedi ertesi gün Ankara, Gölbaşı’nda, otomobilinin yanında kurşunlanmış halde bulundu. Vücudunda 15 kurşun izi vardı.

İsrail menşeli Uzi marka otomatik silahla öldürülmüştü.


Avukat Medet Serhat 12 Kasım 1994’te Erenköy’deki evinin önünde, aracının içinde uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü. Eşi Yurdanur Serhat da aracın içindeydi, ağır yaralı kurtuldu. Yurdanur Serhat iki yıl sonra eşinin katilini televizyonda gördü: Tevfik Ağansoy. Televizyonda gördü çünkü Tevfik Ağansoy da suikasttan iki yıl sonra Bebek’te uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti.

Medet Serhat da Uzi marka otomatik silahla öldürüldü.

Gazeteci Kutlu Adalı, 6 Temmuz 1996 gecesi evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Cinayetiyle ilgili soruşturma bir yere varmadı. Yıllar sonra Sedat Peker konuşunca Atilla Peker’in ifadesi alındı. Atilla Peker “Kıbrıs'a indik, ismini hatırlamadığım bir otele yerleştik sonra aynı gün Kıbrıs'ta Sivil Savunma Daire Başkanlığı'na gittik. Orada Kurmay Albay Galip Mendi ile tanıştım, yardımcısı Enver Tosun Yarbay ile tanıştım. Sonrasında yan odada Korkut Eken Uzi marka bir silahı bana verdi, bu silahın nasıl kullanılacağını ve susturucunun nasıl sökülüp takılacağını bana öğretti…” dedi.

Kutlu Adalı da aynı marka silahla öldürüldü.

İsrail’in özel harekât dairesine hibe edildiği öne sürülen ve aralarında susturucular ile tüfeklerin de olduğu silahların içinde çok sayıda Uzi marka otomatik tabanca vardı. Silahların bir kısmına dair envanter Susurluk davası sürecinde ortaya çıktı ama tamamı hiçbir zaman bulunamadı.

Susurluk’taki Mercedes’in bagajından çıkarak memleket gündemi giren silahlarla bu saydıklarımdan başka da birçok cinayet işlendi. Hepsi faili meçhul kaldı.
Biri İstanbul’da diğeri Ankara’da 8 ay arayla aynı marka silahla öldürülen iki avukatın cinayeti, uzun yıllar sonra yargılama konusu oldu. Kutlu Adalı cinayeti ise “soruşturulmaktan” öteye gitmedi.

Yargılama dediğim, Mehmet Ağar ve Korkut Eken’in de sanıkları arasında olduğu Ankara faili meçhul cinayetler davası. Aslında dava önceki yıl beraatla sonuçlandı. Mahkeme sanıklar aleyhine delil olmadığına hükmetti.

Ancak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Ağar ve tüm sanıkların beraat ettiği bu kararı 5 Nisan 2021’de bozdu. Bozma kararında, “olaylarda ele geçen kovan ve mermi çekirdeklerinin menşei, kullanımlarına ilişkin aidiyetleri, bunların ve diğer maddi olguların birbirleri ile ilişkisinin araştırılmadığı” ifade edildi.

Yani istinaf mahkemesi, Uzi marka silahların dosyadaki balistik raporlarıyla tespit edildiğini ama bu bilginin araştırılmadığını söylemiş oldu.

Ve şimdi, cinayetlerden 25 yıl sonra ilk kez bir mahkeme, Emniyet’e Uzi silahların sorulmasına hükmetti: Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, 1994 yılı ve öncesinde polis teşkilatında Uzi marka silah bulunup bulunmadığının tespitine, bulunuyorsa silah-kovan balistik raporlarının dosyaya gönderilmesine karar verdi.

Mehmet Ağar’ın savunması hazır. Daha önceki duruşmalarda, Uzi sorusuna “Ben malzeme deposuna bakmıyorum, sorumlusu ben değilim” yanıtını vermişti. Emniyet yetkilileri de aynı rahatlıkla hareket ederse mahkeme sorusuna hiçbir zaman yanıt alamayabilir.