Emperyalist dizaynda son hedef İran
Ortadoğu’da emperyalist dizayn projesinde hedef olma sırası İran’da. 7 Ekim’den bu yana adım adım bölgedeki gücü kırılan İran, “nükleer programı” gerekçesiyle İsrail uçaklarının hedefi oldu. Üst düzey isimlerini kaybeden Tahran saldırıları “savaş ilanı” olarak görürken bölge tekrar kan gölüne dönüşüyor.

Dış Haberler
Ortadoğu’da hız kazanan emperyalist proje, İsrail’in İran’ı vurmasıyla yeni bir evreye girdi. 7 Ekim Hamas saldırısından İran’ın vurulmasına giden yolun taşları bir bir döşenirken ABD’nin dokunulmazlık zırhı ördüğü İsrail, güçlünün önünde kırmızıçizgiler olmadığını bir kez daha ortaya koydu. Tahran, İsrail’in saldırılarıyla “savaş ilan ettiğini” açıklarken bölge bir kez daha kan gölüne dönüyor.
ÜST DÜZEY İSİMLER ÖLDÜRÜLDÜ
Tahran’ın bölgedeki etkisini kırmak için harekete geçen İsrail, nükleer programını gerekçe göstererek İran’da birçok farklı noktaya hava saldırısı düzenledi. İsrail, İran’a düzenlediği saldırılarda Tahran, Kirmanşah, Tebriz, Kum, Loristan ve Hemedan eyaletlerindeki askeri ve nükleer tesisleri hedef aldı.
Saldırılarda İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami dâhil üst düzey askeri yetkililer ile nükleer bilim insanları hayatını kaybetti.
SALDIRILAR DEVAM EDECEK
İran’ın onlarca radar ve karadan havaya füze rampalarını imha ettiğini ileri süren İsrail ordusu, bu hamlenin “İsrail’in İran’ın hava sahasındaki eylem özgürlüğünü artıracağını” belirterek saldırıların süreceği mesajını verdi. İsrail uçakları Ekim 2024’te de İran’ın farklı noktalarında hava savunma sistemlerini füze saldırılarıyla imha etmişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “tehlike ortadan kalkana kadar” İran’a saldırıların süreceğini söylerken İran’dan da “sert karşılık” mesajları geldi.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Birleşmiş Milletler’e (BM) gönderdiği mektupta saldırıları bir “savaş ilanı” olarak niteledi ve “Güvenlik Konseyi’ni bu konuyu derhal ele almaya çağırdı.”
SAVAŞIN SORUMLUSU ABD
Tahran yönetimi, İsrail saldırılarının ABD’nin koordinasyonu ve izni olmadan gerçekleştirilemeyeceğini dolayısıyla saldırının tehlikeli etkileri ve sonuçlarından ABD’nin sorumlu olduğunu” bildirdi. İran Genelkurmay Başkanlığı, “İsrail’in saldırılarıyla tüm kırmızıçizgileri aştığını ve saldırıya karşılık için hiçbir sınır tanımayacaklarını” duyurdu.
İsrail’in saldırıları gün boyunca sürerken İran da 100’den fazla İHA ile yanıt verdi. Netanyahu, İsraillilere sığınaklarda kalma çağrısı yaptı.
TRUMP’TAN MÜZAKERE TEHDİDİ
Saldırılar Tahran ve Washington arasında Umman’ın başkenti Muskat’ta yapılması planlanan yeni tur nükleer görüşmelerden iki gün önce gerçekleşti.
İsrail’in saldırıları sonrası ABD Başkanı Donald Trump, İran’la günü yapılması planlanan nükleer görüşmeleri hatırlatarak Tahran yönetimini tehdit etti. “İran’a anlaşma yapması için defalarca şans verdim” diyen Trump “Planlanan bir sonraki saldırılar çok daha acımasız olacak. İran geriye hiçbir şey kalmadan önce bir anlaşma yapmalı ve bir zamanlar İran İmparatorluğu olarak bilinen şey kurtarmalı” ifadelerini kullandı.
İsrail, İran’a yönelik saldırılarının ardından dünya genelindeki büyükelçiliklerini kapatma kararı aldı. Büyükelçiliklerin internet sitelerinden yapılan açıklamada, İsrail’in dünya genelindeki büyükelçiliklerini kapattığı ve vatandaşlarını tetikte olmaya ve kamuya açık yerlerde Yahudi ya da İsrail sembollerini sergilememeye çağırdığı belirtildi. İsrail ordusu, İran’a yönelik gerçekleştirilen saldırılarla birlikte yedek askerleri göreve çağırdığını ve ülke genelindeki tüm muharebe alanlarına konuşlandırıldıklarını duyurdu. IDF, bunun savunma ve saldırı hazırlıklarının bir parçası olduğunu açıkladı.
∗∗∗
MOSKOVA’DAN İSRAİL’E SERT TEPKİ: SONUÇLARINDAN SORUMLU OLACAK
İsrail’in İran’a yönelik saldırısını kınayan Rusya, "İsrail yönetimi, bu provokasyonun tüm sonuçlarından sorumlu olacak" dedi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada saldırının, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu toplantısı sırasında ve İran ile ABD arasında yeni tur müzakereler öncesinde yapıldığına işaret edilerek “bunun, İran'ın nükleer programıyla ilgili soruna çözüm bulunmasına yönelik tüm girişimleri baltaladığı” belirtildi.
İsrail'in, gerginliği tırmandırma ve riskleri artırmayı bilinçli şekilde tercih ettiği, bunun da Ortadoğu’da istikrar ve güvenliğe tehdit oluşturduğu vurgulanan açıklamada, “İsrail yönetimi, bu provokasyonun tüm sonuçlarından sorumlu olacak” ifadesi kullanıldı. İsrail’i sert şekilde kınadı.
Batılı ülkelerin “UAEA'da İran'a karşı histeriyi kışkırttığı, bu siyasetin yıkıcı sonuçlara yol açtığı ve bundan sorumlu olduğu” savunulan açıklamada, İran'ın nükleer programıyla ilgili sorunun barışçıl, siyasi ve diplomatik yolla çözülmesi gerektiğine işaret edildi.
PEKİN’DEN EGEMENLİK VURGUSU
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Cien de İsrail’in eylemlerinin endişe verici olduğunu vurgulayarak “İran’ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit eden her türlü adımın karşısındayız. Gerilimi artıracak girişimlerden kaçınılmalı. Çin, barış ve istikrarın sağlanması için yapıcı bir rol üstlenmeye hazır” dedi.
∗∗∗
ADIM ADIM SAVAŞA ÇEKTİ
Ortadoğu’da savaş çanları bir kez daha çalarken İsrail-ABD ortaklığında İran’a saldırılara varan süreç ilmek ilmek işlendi. Ortadoğu yeniden dizayn edilirken her hamlede “Direniş Ekseni’ne” bir darbe alan İran, İsrail ve ABD çıkarları için bir tehdit oluşturmaktan adım adım çıkarıldı. İsrail’in İran’ın vekil güçlerine saldırılarıyla bölgesel güç olmaktan çıkarma girişimleri 7 Ekim’le birlikte hız kazandı. Bu süreçte İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “sırada İran’ın olduğu” söylemlerini defalarca tekrarladı.
• 7 Ekim sonrası Gazze’ye saldırılar:
Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı saldırısıyla İsrail, Gazze’yi yerle bir etmeye başladı. Başta ABD olmak üzere Batı’nın koşulsuz desteğiyle bir yandan Gazze’de etnik temizliğe girişen İsrail, bu süreçte Hamas’ın üst düzey isimlerini katlederken örgüt büyük güç kaybetti. 31 Temmuz 2024’te Hamas lideri İsmail Haniye’nin Tahran’da İsrail saldırısında öldürülmesi, Netanyahu liderliğindeki işgal rejiminin elindeki olanaklara dair örneklerden biri oldu.
• İran’ı provoke etmek girişimleri ve ilk sıcak temas:
İran’ı çatışmaya çekmek isteyen İsrail, 1 Nisan 2024’te Suriye’nin başkenti Şam’da İran konsolosluk binasını vurdu. Aralarında Kudüs Gücü Komutanı Muhammed Rıza Zahidi’nin bulunduğu birçok isim ölürken İran buna 300’den fazla füzeyle karşılık verdi. Bu taraflar arasında ilk sıcak temas oldu.
• Lübnan’daki Hizbullah’ın gücü kırıldı:
Gazze’de yaşananlar, İran’ın bölgedeki en büyük vekil güçlerinden Lübnan merkezli Hizbullah ile İsrail arasındaki gerginliği tırmandırdı. Hizbullah başta doğrudan çatışmaya girmek istemese de İsrail, İran’ın Direniş Ekseni’ni kırma projesinde Hizbullah’ı savaşa çekti.
• Direniş Ekseni’nin gücü kırıldı:
Lübnan’a yönelik saldırılarla Hizbullah’ın gücü kırılırken 27 Eylül 2024’te kurucu lideri Hasan Nasrallah’ın Beyrut’ta öldürülmesi, örgüte büyük darbe vurdu. Binlerce kişinin yaralandığı “çağrı cihazı” saldırısı gibi hamlelerle İsrail, savaşta kırmızıçizgileri olmadığını ortaya koydu.
• Suriye cihatçılara teslim edildi:
Lübnan’da direnci kırılan Hizbullah içine çekilirken İsrail, Suriye’de yönetimi cihatçılara teslim etmek için “yol temizliğine” başladı. 8 Aralık’ta HTŞ liderliğindeki cihatçıların Suriye’yi ele geçirmesiyle Hizbullah’ın İran’la kara bağlantısı kesilerek tüm ikmal yolları tıkandı. Suriye’deki cihatçı yönetim, İsrail ve Batı ile Körfez ülkelerine işbirliği mesajları verirken İran vekillerini “ortak düşman” ilan ederek pozisyonunu ortaya koydu.
∗∗∗
BATILI ORTAKLARINDAN İSRAİL’E DESTEK
• Japonya: İsrail'in İran’a saldırısını bölgedeki durumu tırmandırdığı için şiddetle kınıyoruz. Tüm taraflardan azami itidal göstermelerini talep ediyoruz.
• Ürdün: BM üyesi bir ülkenin egemenliğine karşı açık bir ihlal ve uluslararası hukuka bariz bir meydan okuma olarak gerçekleştirilen saldırıyı kınıyoruz.
• BAE: BMGK’ye ateşkesin sağlanması ve uluslararası barış ve güvenliğin güçlendirilmesi amacıyla gerekli tedbirleri alması için çağrı yapıyoruz.
• Suudi Arabistan: İsrail’in İran’a saldırılarının şiddetle kınadığımızı bildiriyoruz. İsrail’in saldırıları uluslararası hukuku ve normları açıkça ihlal ediyor.
• Katar: İran'ın egemenliğini ve güvenliğini ihlal eden tehlikeli bir tırmanış olarak nitelendirilen İsrail saldırısını şiddetle kınıyoruz.
• Fransa: Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot “İsrail’in herhangi bir saldırıya karşı kendini savunma hakkını tekrar ifade ediyoruz” dedi.
• İngiltere: İsrail’in saldırısını “endişe verici” olarak niteleyen İngiltere Başbakanı Keir Starmer, “Tüm tarafları geri adım atmaya ve gerilimi düşürmeye çağırıyoruz” dedi.
• Almanya: Almanya Başbakanı Friedrich Merz ise “Federal hükümet, İran'ın çok ilerlemiş nükleer silah programına ilişkin endişelerini yıllardır defalarca dile getirmiştir. İsrail, varlığını ve vatandaşlarının güvenliğini savunma hakkına sahiptir. Her iki tarafı da daha fazla tırmanmaya yol açabilecek ve tüm bölgeyi istikrarsızlaştırabilecek adımlardan kaçınmaya çağırıyoruz” dedi.
• Azerbaycan: Durumun gerginleştirilmesini kesin şekilde kınayarak tarafları uluslararası hukuka uygun olarak, diyalog ve diplomatik yollarla çözmeye çağırıyoruz.
• Irak: Irak Başbakanlık Basın Ofisi’nin açıklamasında “Bu eylem, uluslararası hukukun temel ilkelerinin ve BM Şartı'nın açık bir ihlalini teşkil etmekte olup özellikle ABD ile İran arasında devam etmekte olan müzakereler sırasında meydana geldiği için uluslararası barış ve güvenliğe yönelik ciddi bir tehdit oluşturmaktadır” denildi.
• Hamas: İşgalci Siyonist rejimin saldırısı, aşırılıkçı Netanyahu kabinesinin bölgeyi geniş çaplı çatışmalara sürükleme konusundaki ısrarını göstermektedir.
• Hizbullah: İsrail herhangi bir mantığa veya yasalara uymadığını ve sadece öldürme, ateş ve yıkım dilini bildiğini ve tüm bölgeyi ateşlemekle tehdit etmeye meyilli olduğunu bir kez daha gösterdi.
∗∗∗
HAYRİ KOZANOĞLU: TEKNO-EMPERYALİZMDE ZİRVE NOKTASI
İsrail'in İran'a son saldırısı, Amerika ve İsrail ittifakıyla yürütülen tekno-emperyalizmin tepe, zirve noktası sayılabilir. Amerika'da Trump 2.0 döneminin başlaması, Netanyahu'nun saldırganlığının artmasıyla birlikte özledikleri, Yeni Ortadoğu haritasını çizmenin önemli bir aşaması oldu.
İran, her ne kadar “Karşılıksız kalmayacak” dese de bunu gerçekleştirecek askeri gücü kalmadı. İran Suriye ve Lübnan gibi İsrail’e zarar verebileceği mevzileri çoktan kaybetti. İran’ı vuran aslında İsrail eliyle ABD askeri teknolojisidir. Ne yazık ki Amerikan destekli İsrail, askeri ve teknolojik gücünü net bir şekilde gösterdi. Ayrıca bir rejim değişikliğine yol açmasa da İran’ın askeri zayıflığını ortaya koydu.
ABD ‘PRANGALARDAN’ KURTULDU
Son saldırının geçmiş emperyalist hamlelerle farkı, küresel çapta yarattığı kırılma şu: Daha önce, Amerika'nın Irak ve Afganistan işgallerinde görüldüğü gibi, ABD amaçlarına “insan hakları, demokrasi, özgürlükler” söylemiyle ulaşmaya çalışıyordu. İşgal ettiği, saldırıda bulunduğu ülkelere demokrasi götürme vaadiyle bu hamleleri yaptığını söylüyordu. Artık Trump'la birlikte bu prangalardan kendilerini kurtulmuş hissediyorlar.
Ayrıca her ne kadar ABD yörüngesinden çıkmasa da bu saldırganlıkta biraz daha temkinli olunması gerektiğini söyleyen, Irak işgalinde taraftar olmayan NATO şemsiyesi altındaki Fransa, Almanya gibi çapaklar da temizlenmiş olacak.
Yeni Ortadoğu şekillenmesinin ilk belirtileri Trump'ın Körfez turunda görüldü. Körfez ülkelerinde rejimlerin değişmesi gibi bir talepte bulunmadan, hem onların Amerikan silah ve havacılık sanayisinden yüklü miktarda siparişler vermesi sağlandı hem de bir kısmı Amerika'da gerçekleşecek ortak anlaşmalarda fikir birliği sağlandı.
Bu cüretin en önemli temelini; Lübnan'da Hizbullah'ı zayıflatıp, Suriye'de rejimi çökertip, Gazze'de de büyük bir soykırıma girişerek Direniş Ekseni’ni zayıflatarak attılar. Bunun son hamlesi de İran'a öldürücü vuruş oldu.

ZORLA MEŞRULAŞTIRMA
Artık İsrail'in cengâverliğinde, Trump'ın ve ABD’nin Ortadoğu'yu şekillendirme politikaları, kendileri açısından, yoluna girmiş oluyor. Bu, Körfez ülkelerinin, bölgedeki diğer Arap devletlerinin, Türkiye'nin sözlü kınamalar dışında bir eylem, bir mücadele mesajı vermemesiyle de görülüyor.
Bu tekno-emperyalizm, ülke içinde de tekno-faşizm denilebilecek şeyle, hem İsrail'de hem Amerika'da teknolojinin olanaklarını da kullanarak muhalefet hareketlerini bastırma ve sindirme şeklinde dış politikalarını meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
BARIŞ GÜÇLERİ EGEMEN OLMALI
İsrail'in saldırılarında da kendisini gösteren Amerika'nın askeri teknolojideki büyük üstünlüğü ve bunun bir saldırganlığa dönüşmesi, ancak Amerika ve İsrail kamuoyunda demokratik, barıştan yana güçlerin egemen olması, bu saldırganlığı yenmesiyle mümkün olabilir.
Ayrıca bu son hamleleri Çin'e ve Rusya'ya da bir mesaj veriyor.
Özellikle Çin'e yönelik “Bizim cüretimizin sınırı yok. Bu Ortadoğu'da istediğimiz tahkimatı sağladıktan sonra sıra sana da gelebilir” içerikli bir gözdağı da içeriyor. Önümüzdeki dönemin bütün dünyada savaş, gerginlik, huzursuzluğa açık bir ortam oluşturuyor.
Ama bütün dünyadaki demokrasi, barıştan yana güçlerin cesaretlerini kırmadan hem kendi kamuoylarını bu anlamda direnişe çağırması, özellikle Amerika ve İsrail kamuoyuna yönelik mesajları da ihmal etmemesi büyük önem taşıyor.

∗∗∗
ULUÇ ÖZÜLKER: BÖLGE YANGINA İLERLİYOR
ABD bu oyunu ikiyüzlü oynuyor. Saldırılar sonrası Trump’ın önce “Burada müdahale etmem söz konusu değil” demesi, ardından “İsrail’in zarar görmesini istemem” sözleri, net bir şekilde “İsrail’in arkasındayız” anlamı taşıyor. İran’la bir yandan müzakere sürerken, diğer yandan böyle büyük bir saldırının yapılması, ABD’nin hem baskı uygulamak hem de İsrail’i kullanarak İran’ı hizaya çekmek istediğini düşündürüyor. Netanyahu’nun bu saldırıyı kendi inisiyatifiyle hızlandırdığı da söylenebilir.
İRAN SESSİZ KALIRSA KAYBEDER
İran’ın sessiz kalması, rejimin itibar kaybetmesi anlamına gelir. Cevap vermezse iç ve dış kamuoyunda zayıf görünür. Bu da rejim için risklidir. İran’ın sistemi çift yapılıdır: Meclis ve ordu, biri sivil biri dini/askerî olarak bölünmüş. Rejim riskli durumlarda bu dengeye yaslanır. Ancak halkın özellikle kadınların rejime desteği zayıf. Bu da iç çatışma ihtimalini artırır. Tarihte de örnekleri var: Amerikan Büyükelçiliği baskını ve ABD’nin başarısız kurtarma operasyonu, İran’ın kolay pes etmeyeceğini gösterir. İran’ın ciddi bir karşılık vereceğini beklemek gerekir. İran, kolay kolay biat etmez.
KRİZ BÜYÜRSE ORTADOĞU KARIŞIR
İran, ABD ve İsrail’in baskılarına karşılık vermeye hazırlanıyor. Eğer doğrudan bir karşılık gelirse, bu çatışma büyür. İsrail’in cevabı ABD desteğiyle daha da sert olabilir. Trump yönetimi zaten İsrail’i her şartta destekliyor. Irak ve Suriye parçalı yapılar içinde. Irak’ın üçte ikisi Şii; yani İran etkisinde. Hizbullah hâlâ güçlü. Lübnan ise zaten krizde. Bu yapılar birleşirse bölgesel bir yangın çıkar. Özetle, Ortadoğu çok tehlikeli bir noktaya gidiyor. Eğer diplomasi devreye girmezse, bölge daha büyük bir savaşa sürüklenebilir ve Türkiye de bu gelişmelerden kaçınılmaz olarak etkilenir.

Emekli Büyükelçi
∗∗∗
ERHAN KELEŞOĞLU: SON DARBEYİ VURMAK İÇİN HAREKETE GEÇTİ
Netanyahu’nun 90’lardaki hükümet deneyiminden itibaren İran’a yönelik bir saldırı planının arkasında olduğunu hatırlatmak gerek. Sürekli ABD’yi peşine takarak İran’la bir kapışma içerisine girme kurgusu içindeydi. 7 Ekim saldırıları sonrası İran’ın bölgedeki nüfuzunun zayıflaması, özellikle Hizbullah’ın kapasitesinin önemli oranda ortadan kaldırılması ve Esad yönetiminin düşürüldüğü Suriye gibi bölgedeki müttefiklerinin zayıflaması ve caydırıcılığının önemli oranda azalması, İsrail’e bu saldırıyı yapma cüreti verdi. İsrail ekim ayında, bundan yaklaşık 10 ay önce 100’den fazla savaş uçağıyla İran’ın hava savunma ve füze sistemlerini hedef aldı. İran bunların yerine yenilerini koyamazken nükleer tesislere yönelik saldırı olmaması nedeniyle verdiği karşılık sınırlı olmuştu. Ancak caydırıcılık için elinde nükleer güç opsiyonundan başkası kalmadı. İsrail son saldırısıyla İran’ın bu kabiliyeti kazanmasının da önüne geçmek için harekete geçti.

∗∗∗
FARUK LOĞOĞLU: ABD’NİN SALDIRIDA DAHLİ VAR
İran, İsrail’in saldırısını yanıtsız bırakmayacaktır. İran büyük bir aktör ve karşılığını mutlaka verecektir. İsrail’in nükleer bir güç olduğu gerçeği, gidişatı tehlikeli bir noktaya taşıyabilir. “Nükleer silah kullanılır mı?” sorusu artık daha sık sorulacak. Öte yandan, İran’ın nükleer silaha sahip olup olmadığını da kimse kesin olarak bilmiyor. İran geri adım atarak ABD ile anlaşmaya yanaşmayacak. Böyle bir adım, teslimiyet olur. İran, doğrudan askeri yolla olmasa da bölge genelinde yıllardır yürüttüğü dolaylı ve gizli faaliyetlerle etkisini sürdürmeye çalışacak. İsrail’in üstünlüğünü ilan etmek için henüz çok erken; İran tarihsel, kültürel ve siyasi olarak kolay pes edecek bir ülke değil.
Trump’ın “Gerekirse İsrail’i savunurum” demesi sürpriz değil. ABD yönetimleri genelde İsrail’e koşulsuz destek verirken, İran’a karşı düşmanca bir tutum içinde. Bu da meselenin sadece İsrail’in inisiyatifiyle değil, ABD’nin İran’ı hedef alan stratejisinin parçası olduğunu gösteriyor.
Türkiye’nin Gazze konusundaki duruşu ve İsrail’e yönelik son açıklamaları, arabulucu rolünü imkânsız hale getiriyor. Bu noktada Türkiye’nin dikkat etmesi gereken en önemli konu, İncirlik Üssü ve Kürecik Radar Üssüdür. Kürecik, doğrudan İran’a karşı konumlandırılmıştır ve oradan alınan bilgilerin İsrail’le paylaşılabileceği yönünde ciddi iddialar var.

∗∗∗
ARİF KESKİN: TRUMP, İRAN’A TESLİMİYET DAYATACAK
İsrail, Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanlarını öldürerek İran’ın desteklediği örgütlere “Tahran’da bile kendilerini koruyamıyorlar” mesajı veriyor. Bu, örgütlerin motivasyonunu zayıflatmak için bir psikolojik baskı. Saldırı İran’ın çok çeşitli zaaflarını da ortaya çıkardı. İsrail’in İran’da ciddi bir istihbarat nüfuzu var ve bunu kimse saklayamıyor. İran, güvenlik ve istihbarat konseptini Ortadoğu’da etkili olmaya yönelik inşa ederken içerde gerekli önlemleri almadı. Başta İran’la müzakere yürütmek isteyen Trump’ın son açıklamaları, eşit müzakere ortamının bittiğini ve İran’a teslimiyet dayatıldığını gösteriyor. Bundan sonraki müzakere, sadece teslim olmanın koşullarını olacak.

∗∗∗
ERDOĞAN: DUR DENMELİ
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan da sosyal medya hesabından İsrail'in İran'a yönelik saldırılarına ilişkin açıklamalarda bulundu. İsrail'in, Gazze başta olmak üzere bölgeyi kana, gözyaşına ve istikrarsızlığa boğma stratejisini çok tehlikeli bir aşamaya taşıdığını belirten Erdoğan, “Netanyahu yönetimi pervasız, saldırgan ve hukuk tanımaz eylemleriyle bölgemizi ve tüm dünyayı felakete sürükleme gayretindedir. Uluslararası toplum, küresel ve bölgesel istikrarı hedef alan İsrail haydutluğuna artık bir 'dur' demelidir” ifadelerini kullandı.
∗∗∗
AKP CESARETLENDİREN TAVRINI TERK ETMELİ
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İsrail’in İran’a saldırısını kınayarak her iki tarafı da barışa davet ettiklerini kaydetti. İktidarın İsrail konusundaki tavrını eleştiren Özel “İsrail’in karşısında net olsunlar, dik olsunlar; bizi yanlarında bulurlar. Hükümetin İsrail'e karşı müsamahakar tutumunu, yumuşak dilini, cesaretlendirici tavırlarını bir an önce terk etmesini istiyoruz” dedi.
∗∗∗
EMPERYALİST SAVAŞA SÜRÜKLÜYORLAR
• SOL Parti: İsrail'in saldırısı, Siyonist rejimin bölgeyi yıkıma sürüklediğini bir kez daha gösterdi. ABD ve İsrail eliyle yaşananlar, Büyük Ortadoğu Projesi’nin yeni savaş sahnesidir. Türkiye’yi felakete sürükleyecek adımlardan kaçınılmalı, sınırlarımızdaki ABD üsleri derhal kapatılmalıdır.
• EMEP: İsrail’e doğrudan destek veren yönetimler kadar, başına kuma gömenler de bu saldırıya ortaktır. AKP’nin bağımlı olduğu ABD planlarının da bir parçası olarak, İsrail’e uyumlu hareket etmeye mahkum olduğu açıktır. Bu barbarlığı halkların direnişi ve mücadelesi durdurabilir.
• TKP: İsrail, dünya ve bölgemiz için bir tehdit. ABD ve batılı emperyalist ülkelerin açıktan ortağı olduğu, Türkiye’nin ve Ortadoğu’daki bir dizi ülkenin de dahil olduğu bir süreç işliyor. Bu sürecin parçası olmak, İsrail’in dayattığı savaşa ortak olmaktır.
• TKH: BOP eşbaşkanlığına soyunanlar, Filistin davasına sahte gözyaşları döküp İsrail ile ticarete devam edenler, emperyalizmin kadim işbirlikçileri ve güncel acenteleri, yaşananlar konusunda birinci elden ortaktır. Onlar tarihe emperyalizmin ve İsrail'in işbirlikçisi olarak geçtiler.