Emperyalizmin kullanışlı aparatları: Cihatçı örgütler
Afrika’nın dört bir tarafında radikal İslamcı militanların son dönemlerde gerçekleştirdiği saldırı ve eylemler dikkat çekiyor. Mozambik, Tunus, Somali, Nijerya, Mali, Burkina Faso’daki saldırıların enerji boyutu gözlerden kaçmıyor. Batı emperyalizmi, etkinlik mücadelesinde bu örgütleri açık şekilde aparata dönüştürmüş durumda. IŞİD ve cihatçı radikalizmle mücadele bahanesiyle bölgeye yerleşen ABD, militanları küresel yönelimleri doğrultusunda kullanıyor.
İBRAHİM VARLI
Mozambik, Tunus, Somali, Nijerya, Mali. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine son dönemlerde kıta Afrikasının dört bir tarafından Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ve El Kaide bağlantılı grupların saldırı haberleri artmaya başladı. Irak-Suriye hattında bir süre önce askeri olarak yenilgiye uğratılan IŞİD’in yeniden irili ufaklı saldırılara başlaması, Amerika’nın bu hareketliliği kullanarak Ortadoğu’daki gücünü tahkim etmesi, benzer şekilde Fransa’nın Sahra Altı ülkelerinde benzer bir tahkimata girişmesi dikkat çekiyor.
Gerek IŞİD gerekse de El Kaide kendilerine biat eden ya da bağlılıklarını deklare eden irili ufaklı onlarca Selefi cihatçı örgüt üzerinden Orta Asya’dan Afrika’ya geniş bir alanda faaliyet gösteriyor. Selefi gruplar sadece buralardaki eylemleriyle değil, zaman zaman Batı başkentlerinde de gerçekleştirdikleri saldırılarla varlıklarından söz ettiriyorlar.
IŞİD’in liderleri ve kuruluşuyla ABD emperyalizminin bir aparatı olduğu yönündeki iddialar Batılı istihbarat kaynakları tarafından da dile getirildi. ABD emperyalizmi başta olmak üzere Fransa ve İngiltere gibi küresel güç merkezlerinin yönelimleri için bir müdahale aracı olarak kullandığı Selefi örgütlerin faaliyete geçtiği alanlar, gerçekleştirdiği saldırılar bu iddiaları doğrular nitelikte. Özellikle petrol ve enerji bölgelerinde birdenbire patlak veren IŞİD saldırıları özellikle öne çıkıyor. IŞİD ve cihatçı radikalizmle mücadele bahanesiyle bölgeye yerleşen ABD emperyalizmi girdiği alanlarda uzun erimli küresel, bölgesel planlarını hayata geçiriyor.
Zengin enerji kaynaklarına sahip Afrika kıtası bir taraftan Çin, ABD, Fransa, İngiltere gibi güçler arasında yeni bir paylaşıma tabi tutulurken diğer taraftan da bu paylaşımı kolaylaştıracak, askeri müdahalelere yol verecek şekilde IŞİD ile El Kaide gibi Selefi/Vahabi örgütlerin kapışma alanına da dönüşmüş durumda.
Afrika’nın dört bir tarafında faaliyet yürüten radikal islamcılar
Mağrip el-Kaide’si
Senegal’den başlayarak Moritanya, Mali, Nijer, Çad, Sudan ve Eritre’yi de içine alan alanı kapsayan Sahel bölgesinde onlarca Selefi yapı faaliyette. Sahel bölgesinin enerji ve henüz keşfedilmemiş yeraltı kaynakları iştah kabartıcı. Mağrip el-Kaide’si, El-Murabitun, Cemaat Nusra el İslam ve Müslim’in, AQMİ gibi örgütler Senegal, Çad, Nijer, Burkina Faso, Sudan’da etkinliklerini artırmaya çalışıyorlar.
Ensar el Şeria
Kuzey Afrika ülkesi Tunus, radikal İslamcı örgütlerin en fazla militan devşirdiği ülkelerin başında geliyor. 3 Nisan’da Cezayir sınırına yakın Sellum Dağı’nda IŞİD bağlantılı örgütün hücresine operasyon yapıldı. Cund el-Halife (Hilafetin Askerleri) örgütü lideri Hamdi Zevib de sınıra yakın El-Magila Dağı’nda düzenlenen bir operasyonda öldürüldü. Ensar El-Şeria en etkin örgütlerden.
El-Kaide
Muammer Kaddafi’nin NATO müdahaesiyle devrilmesinin ardından istikrarsızlığa ve kanlı bir savaşa sürüklenen Libya’da, onlarca radikal İslamcı örgüt faaliyet yürütüor. İrili ufaklı bu örgütler özellikle ülkenin güneyinde Fizan bölgesinde etkin. El-Kaide ve IŞİD de bu çöllük alanda yuvalanmış durumda. Diğer birçok grup da bu iki yapıya bağlılıklarını ilan etmiş durumda.
Eş Şebab
Afrika Boynuzu’nun ucunda stratejik konumda bulunan Somali, El-Kaide bağlantılı Eş Şebab ( Gençlik) örgütünün kanlı saldırılarına sahne oluyor. Örgüt son dönemlerde özellikle Türkiye’nin bu ülkedeki kurumlarına yönelik saldırılarla gündeme geliyor. Federal hükümete karşı yıllardır silahlı faaliyet yürüten Eş Şebab, kıtanın en büyük cihatçı yapılarının bayında geliyor.
El Murabitun, Nusret’ul İslam
Zengin uranyum ve altın rezervlerine sahip Mali’de çeşitli İslamcı örgütler saldırılarını tırmandırırken Fransa için de müdahale bahanesi oldular. Fransa Ocak 2013’te Ensar-ud Din’in başkent Bamako’ya yürümesi üzerine operasyon düzenledi. Ülkede Nusret’ul İslam, El Murabitun, Massina Tugayları, İslami Mağrip El Kaidesi ve Sahra Emirliği öne çıkan silahlı gruplardan.
İslam’ın Koruyucuları
Ülkenin kuzeyinde İslam’ın Koruyucuları adlı örgüt denize kıyısı olmayan bu yoksul Batı Afrika ülkesi Burkina Faso’da yıllardır faaliyette. Saldırılar özellikle son iki yılda yoğunlaştı.
Boko Haram
Zengin doğal kaynaklara, dünyanın sayılı petrol rezervlerine sahip Nijerya Boko Haram’ın saldırılarıyla sarsılıyor. Son olarak 12 Nisan’da BM’ye ait 3 yardım tesisine düzenlenen saldırılarda 5 kişi hayatını kaybetti. Önce El Kaide’ye daha sonra da IŞİD’e bağlılığını ilan eden örgüt Borno eyaletinde sık sık benzer saldırılar düzenliyor. Boko Haram’ın düzenlediği saldırılarda 20 binden fazla kişi öldü.
İslamcı güçler
IŞİD, Kongo’nun doğusunda da saldırılarda bulunuyor. Örgütün Uganda’da faaliyet yürüten ve amacını “İslam’ı muzaffer kılmak ve şeriatı uygulamak” olarak açıklayan İslamcı Müttefik Demokratik Güçler’le bağlantısı var.
Mücahitler
Hem Eş Şebab (Mücahit Gençler) örgütü hem Somalili Gençler hem de IŞİD faaliyet yürütüyor. Eş Şebab, Ağustos 2019’da Kenya’da bir sınır kasabasına saldırdı. Aynı yılın başında Kenya, başkent Nairobi’deki lüks bir otele yönelik saldırıda bulundu. Mandera eyaletinde sık sık saldırılar oluyor.
IŞİD
Mozambik’te IŞİD’in saldırıları dikkat çekiyor. Ülkenin kuzeyinde 2017’den beri varlık gösteren örgüt, son olarak 30 Mart’ta Palma kasabasını ele geçirdi. Portekiz, IŞİD saldırıları üzerine eski sömürgesi Mozambik’e asker gönderme kararı aldı. ABD özel kuvvetlerinin de Mozambik ordusuna yardımcı olacağı açıklandı. Mozambik son dönemlerde bulunan zengin enerji rezervleriyle gündemde.
Afrika’da ABD-Çin rekabeti ve kaynakların paylaşımı
Afrika kıtası geçmişte olduğu gibi bugün de küresel güç merkezleri arasında acımasız bir paylaşım kavgasına sahne oluyor. Özellikle ABD ile Çin arasında dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Afrika’da da amansız bir rekabet yaşanıyor. Zengin petrol ve maden rezervlerine sahip kıtada Pekin ve Washington arasındaki güç, nüfuz ve hegemonya mücadelesi kıta halklarını açlığa yoksulluğa mahkûm ederken istikrarsızlığı ve radikalizmi de körüklüyor. Çin’in artan ekonomik etkinliği ABD’nin hedefinde. Bu ülkelerin yanında Rusya da daha fazla inisiyatif almaya başladı. Özellikle Orta Afrika Cumhuriyeti ve Libya üzerinden etkinlik alanını genişletme arayışında. Rusya, Orta Afrika’daki çatışmalar üzerine bu ülkeye asker gönderdi. Bu durum en çok da Batı Afrika’nın eski kolonyal gücü Fransa’yı rahatsız ediyor. Fransa, Rusya’nın OAC’deki varlığını rol çalma olarak değerlendiriyor.
Washington’ın kıtadaki askeri karargâhı: AFRICOM
Afrika’daki hegemonya ve nüfuz savaşında rakiplerine gözdağı vermek isteyen ABD emperyalizmi, Ekim 2007’de Afrika Komutanlığı’nı (Africa Command-AFRICOM) kurarak bu alandaki kararlılığını gösterdi. AFRICO üzerinden 30 milyon kilometrekareden fazla bir coğrafyadaki 55 ülkeye ev sahipliği yapan kıtayı kontrol altına almaya çalışan Washington Kızıldeniz kıyısındaki Cibuti’de kurduğu son üsle askeri hamlesini pekiştirdi.
Kıtada istikrarı sağlamak ve “terörle” etkili mücadele etmek amacıyla kurulduğu iddia edilen AFRICOM, ABD’nin kıtadaki siyasi ve askeri konumunu güçlendirerek nüfuz mücadelesinde diğer aktörleri çevreleme ve kontrol etme misyonuna sahip. 14 ana üs ve 20 askeri kamp şeklinde organize olan AFRICOM ile birlikte ABD kıtada rakiplerine oranla askeri anlamda iddialı bir konumda. Beyaz Saray yönetimi kıtadaki askeri varlığını pekiştiriyor.
Afrika’nın Jandarması Fransa ve yeniden sömürgeleştirme
Fransa, Batı Afrika’daki eski sömürgeleri üzerinden kıtada varlığını sürdürüyor. Sömürge Paktı’na bağlı Savunma Anlaşmaları adı verilen anlaşmalarla, bu ülkelere askeri olarak müdahale etme ve aynı zamanda buradaki üslere asker yerleştirme hakkına sahip. Bu sömürge anlaşması nedeniyle Afrika’da şu anda 70 bin civarında Fransız askeri bulunuyor. Bunların bir kısmı BM misyonunda Barış Gücü olarak görev yapan savaş güçleri.
Soğuk Savaş döneminde Fransa’ya “Afrika’nın Jandarması” deniliyordu. Fransa 1945-2005 yılları arasında Afrika kıtasında toplam 130 askeri müdahale gerçekleştirdi. Fransa’nın sadece Sahel (Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan, Eritre) bölgesinde bulundurduğu asker sayısı 5 binin üzerinde. Afrika Boynuzu ve kıtanın Atlantik’e açılan batı bölümünde 4 kalıcı askeri üssünde 3 bin Fransız askeri bulunuyor.