Berkin Elvan’ın vurulmasında emri verenlerin sorumluluğu olmadığına karar verildi. Berkin’in annesi ile babası, dönemin Valisi ve Emniyet Müdürü hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurmuş, polise müdahale emrini verenlerin de yargılanmasını istemişti. Anayasa Mahkemesi, başvurularını “dayanaktan yoksun” buldu, reddetti. Mahkemenin gerekçeli kararında, polisin müdahalesi ile kamu görevlilerinin talimatları arasında, “ceza hukuku kapsamında bir illiyet […]

Berkin Elvan’ın vurulmasında emri verenlerin sorumluluğu olmadığına karar verildi.

Berkin’in annesi ile babası, dönemin Valisi ve Emniyet Müdürü hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurmuş, polise müdahale emrini verenlerin de yargılanmasını istemişti.

Anayasa Mahkemesi, başvurularını “dayanaktan yoksun” buldu, reddetti.

Mahkemenin gerekçeli kararında, polisin müdahalesi ile kamu görevlilerinin talimatları arasında, “ceza hukuku kapsamında bir illiyet bağı bulunduğunu savunulabilir kılan bir bilgi veya belge ortaya konamadığı” ifade edildi.

Yani mahkeme, polise biber gazı atma emrini veren amirleri ile kamu görevlileri ve devlet yetkililerinin, biber gazının atılmasında dahli olmadığına hükmetti.

Bu kadar açık ifade edince oksimoron gibi görünen kararda, görevi emir vermek olanların, emri verdiğine dair bir kanıt olmadığı belirtiliyor.

Elvan ailesinin avukatlarından Çiğdem Akbulut da mahkemenin bu kararıyla, devletin idari yapısını yok saydığını söyledi: “Başvurumuza verilen ret kararında açıkça, ‘Polis orantısız güç kullandıysa da bundan talimat verenin sorumluluğu yok’ deniyor. Devletin idari yapısını, alt üst ilişkisini yok sayan bir değerlendirme. Fişeği ateşleyen polis kanunsuz emre uymaktan yargılanıyor ama kanunsuz emri verenler sorumluluk dışı bırakılıyor.”

Anayasa Mahkemesi, kararındaki muğlaklığı bir adım daha ileri götürerek, Berkin Elvan’ın ölümüne sebep olan gaz fişeğinin atıldığı “müdahaleyle” ilgili talimatın da sadece bir iddia olduğunu ifade ediyor: “Elvan ailesi’nin varlığını iddia ettiği talimat.”

Bazı polislerin bir sabah uyanıp sağa sola biber gazı atalım diye bir araya gelmesi gibi bir ihtimal de olabilir yani?

Tabii mahkeme kararında, neden Okmeydanı’nda polis müdahalesi olduğu, hatta neden insanların o dönemde sokakta olduğu, Gezi direnişinin varlığı gibi siyasi ortama dair bir değerlendirme yapılmadığından, “emri verenler olarak yargılanması istenen” dönemin başbakanı ve içişleri bakanı hakkındaki suç duyurusu dosyasının neden ayrıldığına da değinilmiyor.

Oysa hakkındaki suç duyurusu işleme konmayan dönemin başbakanının o sözleri hepimizin kulaklarında: “Şimdi soruyorlar ‘Polise talimatı kim verdi?’ diye. Polise talimatı ben verdim, ben!”