ABD ile Türkiye arasında bu kez de mektup krizi çıktı. Trump’ın Erdoğan’a “sert adam olma ve aptal olma” dediği ve hiçbir diplomatik teamüle uymayan mektuba tepki çığ gibi büyüyor. BirGün’e konuşan diplomatlar, “Dünya tarihinde örneği yok, hem yanıtsız bırakılmış hem Trump’a bel bağlanmaya devam edilmiş. Bu mektup, iki ‘şahıs’ arasındaki bir diyalog olarak görülemez” diyor

Emsali diplomasi tarihinde olmayan mektup: Dost muhabbetinin geldiği nokta bu!

EKİN AKYAZ

Ankara’nın harekât talebini uzun süre erteleyip onay verdikten sonra tehditler savuran Trump’ın Erdoğan’a gönderdiği 9 Ekim tarihli skandal mektup günler sonra ortaya çıktı. Erdoğan’ın "dostum" dediği Trump’ın Erdoğan’a ‘sert adam olma ve aptal olma’ dediği, SDG ile anlaşmasını tavsiye ettiği aksi halde Türkiye ekonomisini mahvedeceği tehdidini de tekrarladığı mektuba tepki çığ gibi büyüdü.

Diplomatik teamüllere uymayan mektup dünyanın gündemine de otururken, Ankara’dan “Mektup çöpe atıldı” açıklaması geldi. İktidar kanadından ilk resmi açıklamayı yapan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül mektuba ilişkin, “Yetkili resmi makamlarca bir açıklama yok. Ama bu tür tavırlar Türkiye’ye karşı küstahça bir dil veya harekâta karşı yapılan kınamalar, eleştiriler tüm bu üsluplara karşı Sayın Cumhurbaşkanımız ve Türkiye Cumhuriyeti, 9 Ekim saat 16.00 itibariyle gereken cevabı vermiştir” dedi.
Barış Pınarı Harekâtı ise mektup gönderilmeden önce başlamıştı. Ayrıca, Erdoğan 11 Ekim tarihinde yaptığı açıklamada “Trump, ekonomik yaptırım gibi ifadeler kullanılıyor ama doğrusu ben bu ifadeleri bu sürecin biraz nükteleri olarak görmek istiyorum” demişti. Bu nedenle, akıllara ‘Bu mektup da mı nükteden görüldü?’ sorusu geldi.

Türkiye tarihinde emsali görülmemiş skandalı Eski Büyükelçi Faruk Loğoğlu ve Eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen BirGün’e değerlendirdi.

HEM YANITSIZ KALMIŞ HEM BEL BAĞLANMIŞ

Eski Büyükelçi ve milletvekili Faruk Loğoğlu söz konusu mektubun diplomasi tarihinde görülmediğini vurgulayarak “Trump’ın mektubuna şaşırmıyor olmamız bu mektubun bir ABD Başkanı tarafından, Türkiye Cumhurbaşkanına gönderildiği gerçeğini değiştirmiyor. Dolayısıyla yanıtsız bırakılması mümkün değil. Fakat mektubun tarihine baktığımızda yanıtsız bırakılmış. Bir diplomatik yanlış başka bir diplomatik yanlış ile tamamlanmış. Üstelik basına sızdırılması oldukça enteresan. Bunun üzerine Trump’a umut bağlanmaya da devam edilmiş gibi görünüyor" diye konuştu.

JOHNSON MEKTUBU İLE KIYASLANAMAZ

Loğoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Mektubu çöpe atmanın yetmeyeceğini ilerleyen günlerde maalesef göreceğiz. Yağmur gibi yaptırımlar kapıda ve buna karşı bir strateji, bir siyasi mekanizma, takvim işletilmiyor. Bu mektubun, Johnson mektubu ile kıyaslanması mümkün değil. O kötü bir üslupla yazılmış ve Kıbrıs’a saldırırsan ben senin yanında olmam diyen bir mektuptu. Bu mektupta ise hem çok ağır hakaret hem de tehdit var. Bunun emsali dünya diplomasi tarihinde yok”

POPİLİZM SADECE ÜSLUP SORUNU DEĞİL

Siyasi diskurun tamamen ortadan kalktığı bir çağda yaşanıldığını da kaydeden Loloğlu, “‘Eyyy Avrupa’, ‘Sen kendine bak’, ‘Aptal olma’ gibi popülist söylemlerin, zirveye çıktığı bir çağda yaşıyoruz. Filipinler de örneği var, Brezilya, Türkiye… Bu sadece bir üslup problemi değil. Uluslararası gündemi sıkıştıran sorunları daha da ağırlaştıran bir hali var bu tür yönetimlerin” şeklinde konuştu.

Eski Dışişleri Bakanı ve Büyükelçi İlter Türkmen ise “Dünya tarihinde benzeri görülmemiş bir vaka. Diplomasi ile uzaktan yakından ilgisi yok. Bir Amerikan Başkanı, bizim Cumhurbaşkanına “deli olma” diyor. Bunun karşılığında da hiçbir şey yapılmamış. Bir devlet Başkanına böyle bir şey söylenemez. Bunun dünya üzerinde örneği yok. Böyle bir kaçıklığa nasıl bir yanıt verilebileceğinden emin değilim” dedi.

MEKTUBUN TAM HALİ

Diplomatik teamüllere uymaması nedeniyle “Bu gerçek mi?” şaşkınlığına yol açan mektup şöyle:

“Sayın Başkan,

İyi bir anlaşmaya varalım! Binlerce insanın katledilmesinden sorumlu olmak istemezsiniz ve ben de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemem – ki bunu yaparım. Rahip Brunson sırasında size zaten bunun küçük bir örneğini gösterdim.

Bazı sorunlarınızı çözmek için çok çalıştım. Dünyayı hayal kırıklığına uğratmayın. İyi bir anlaşma yapabilirsiniz. [SDG Genel Komutanı] General Mazlum sizinle müzakere etmeye istekli ve geçmişte asla vermeyecekleri tavizleri vermeye de istekli. Onun bana yazdığı, benim yeni aldığım mektubun bir kopyasını size gönderiyorum.

Bu işi doğru ve insancıl bir şekilde hallederseniz, tarih sizi iyi hatırlayacaktır. İyi şeyler yaşanmazsa, tarih sizi sonsuza dek bir şeytan olarak hatırlar. Sert adam olma.

Aptallık etme!

Seni daha sonra arayacağım…”

İKTİDAR ACİZLİK İÇİNDE

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) “İyi Bakın” başlığı ile duyurduğu açıklamasında, “Trump’ın Erdoğan’a yazdığı mektup her şeyden önce küstahlıktır. Ülkeyi yönetenlerden durumun ciddiyetine uygun bir açıklama gelmemiş olması ise nasıl bir acizlik içerisinde olduklarını ortaya koyuyor” denildi. Açıklamada, “Trump’la dost olmakla övünenler, iki dakika görüşmek için kırk takla atanlar şimdi ne söyleyecekler? İktidarın ikiyüzlü ABD politikası ile Türkiye’yi düşürdüğü durum, kabul edilemez” ifadelerine yer verildi.

'CEVAP VERİLMEZSE KÜSTAHLIK ARTAR'

CHP Sözcüsü Faik Öztrak ise mektuba ilişkin, “Hak ettiği yanıt verilmediği müddetçe küstahlık artacaktır” ifadelerini kullandı. Öztrak, "Bu Müttefiklik hukukuna sığmamaktadır. Hak ettiği yanıt verilmediği müddetçe küstahlık artacaktır. Erdoğan’ın küstahlığı görmeyip tevile yeltenmesi ağırımıza gitmektedir. Rezalate Barış Pınarı Harekatı ile cevap verdik demektedir. Harekât, 9 Ekim 16:00 da başlamıştır. ABD’de saat 9’dur. Mesai yeni başlamıştır. Kağıt parçası harekât başladıktan sonra gönderilmiştir. Buna daha henüz gerekli cevap verilmemiştir. Bu müsvedde sahibine derhal iade edilmelidir”
diye konuştu.

'BU TÜR BİR DİL GENELDE KULLANILMAZ'

Skandal mektuba uluslararası arenada ilk büyük tepki Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den geldi. Kremlin’den yapılan açıklamada, “ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği mektup aşırı derecede garip bir dile sahipti. Bu tür bir dil genelde devlet başkanları tarafından kullanılmaz” ifadesi yer aldı.