İki kadın dostun neredeyse hiç konuşmamaları, konuşmadan anlaşmaları Never Rarely Sometimes Always filminin en sevdiğim dokusu oldu. Kadın kadına olan bu sessiz gönül ve akıl birliğini biz kadınlar çok iyi biliriz.

En az üç çocuk!

Never Rarely Sometimes Always, Eliza Hittman’ın üçüncü filmi. Yönetmen, filmin konusu ile ilgili düşünmeye, 31 yaşındaki Savita Halappanavar’ın İrlanda’da kürtaj başvurularının reddedilmesinin ardından yaptığı düşük sonucunda 2012’de yaşamını kaybetmesi ile başlamış. İktidarın yaşam üzerindeki denetim ve düzenleme pratiklerini işaret eden, Michel Foucault tarafından ortaya atılmış olan “Biyopolitika” terimi, kürtaj, karantina gibi tıbbi uygulamalardan, ulusun nüfus politikalarına kadar pek çok şeyi açıklayabilmekte. Film, makro ölçekte ele alınan kürtaj eksenli biyopolitikanın, mikro düzeyde kadının günümüzde kürtaj olgusu ile karşı karşıya geldiğinde yaşadıklarını realist dram formunda anlatmakta. Dışı sakin ama içinde fırtınalar kopan genç bir kızın fiziksel ve ruhsal yolculuğu o kadar sessiz ve içten ki, onun aklına da ruhuna da seyirci rahatlıkla ulaşabiliyor.

SİYASİLERİN KÜRTAJ KARŞITLIĞI

Günümüzde şöyle bir şey var, dünyanın en gelişmiş ülkesinden, gelişmekte olan ülkesine kadar, muhafazakâr, otoriter, popülist iktidarların bir fikir birliği var, o da, kürtaj karşıtlığı. Erkek egemen 19’uncu yüzyıl doktorlarının kürtaj üzerinde otorite sahibi olması ve 2’nci Dünya Savaşı’ndan sonra nüfus azalması nedensellikleri başta olmak üzere, kürtaj Amerika’da her daim kriminalize edilen bir olgu olarak topluma dayatılmıştır. 1970’lerden sonra bir nebze olsun konu liberalleşmeye meyletmiş, 2000’lerden sonra ise yasalarla sınırlamaları artırılmış ve 2016’da Cumhuriyetçi Donald Trump’ın başa gelmesi ile siyaset kürtaj karşıtı keskin bir pozisyon almıştır. Amerika'da eyaletler bazında farklılıklar olsa da aslında kürtaj Amerika’da yasal. Ancak buna rağmen geçtiğimiz sene bile 30 eyalette, kürtaj yasakları, yasa tasarısı olarak sunulmaya devam etti. Amerika’nın bugünkü durumuyla bizdeki durumun nasıl benzeştiğini birazdan anlatacağım.

en-az-uc-cocuk-832809-1.

KÜRTAJI DESTEKLEYEN FİLM

Never Rarely Sometimes Always, Sundance’te özel jüri ödüllerinden birini alan, Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı ödülüne layık görülen bir film. Pensilvanya’da yaşayan 17 yaşındaki Autumn (Sidney Flanigan) hamile olduğunu öğrenir ve kuzeni Skyler’ın (Talia Ryder) desteği ile birlikte bu ikili mecburen New York’a kürtaj olmaya giderler. Konusu oldukça basit olan bu realist dramın etkisi ise oldukça büyük. Kürtaj olmak isteyenleri ancak uzakta büyük ve daha demokrat bir şehre giderek kürtaj olmaya zorlayarak, zorlayıcı maliyetler ekleyen bu bezdirme ve vazgeçirme politikasının dayanışma ve kararlılıkla nasıl aşıldığını, kadınların ne denli güçlü olduklarını kabiliyetli bir şekilde görmekteyiz bu filmde. Zaten çok yoğun duygusal bir travmayı, dayatılan utanma duygusunu beraberinde getiren kürtaj kararının yani Autumn’un kararının, filmin bakış açısı ile de desteklendiğini görmekteyiz. Autumn’un ‘hamileyim’ demeden kuzeninin onun hamile olduğunu anlaması ve sorgusuz sualsiz ona destek olmak için harekete geçmesinin ve bu iletişimin filmin genelinde de devam ettirilmesinin özel anlamı var. İki kadın dostun neredeyse hiç konuşmamaları, konuşmadan anlaşmaları filmin zaten en sevdiğim dokusu oldu. Kadın kadına olan bu sessiz gönül ve akıl birliğini kadınlar çok iyi bilirler. Autumn ve kuzeninin New York’ta kalacak yerleri olmadığından beş parasız bir şekilde mecburen istasyonlarda dolandıkları sahnelerin detaycılığı, gerçekliği, rastgele karşılaştıkları erkek tehditlerinin gergin hissi seyirciye direkt olarak geçmekteydi. Filmin ismini aldığı sahne ise izleyicinin gözlerini yaşartacak eminim. Filmi dijital platformlardan kiralayarak izlemek mümkün, yasaklar kalksa bile vizyona gireceğini sanmıyorum.

BİZİ SADECE CEHALETİNİZ İNCİTİR

Bugün Türkiye'de kürtaj hala yasaldır. 1983 yılında yürürlüğe giren ve kürtaj üzerindeki yasal kısıtlamayı kaldıran 2827 No'lu Nüfus Planlaması Yasası, yürürlüktedir. Ve bu yasaya göre, 10 haftaya kadar olan gebeliklerin isteğe bağlı olarak kürtajla sonlandırılmasına izin verilmektedir. Ancak Erdoğan Türkiye’sinde kadın bu yasal hakkını kullanabilmekte midir? 2008’de konuya milliyetçi ve kalkınma eksenli “En az üç çocuk” söylemiyle usulca yaklaşan Erdoğan, 2013’ten sonra bu saiklere muhafazakâr, İslam ve cinsiyetçi saikleri de eklemiştir. Ve bugün kürtaj aslında yasak olmasa da kadının kürtaja erişimi kısıtlıdır. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir’in 2014’te yaptığı yazılı açıklamada “Kamu hastanelerinde sosyal güvence kapsamında 10 haftaya kadar ücretsiz olması gereken kürtaj uygulaması hiç yasal dayanak olmaksızın sona erdirildi” diyerek, kürtaj uygulamasının ülkede sessiz sedasız kaldırıldığının altını çizmiştir. 2016 yılında, Kadir Has Üniversitesi, Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi’nin yaptığı ciddi kapsamlı çalışmaya göre ise 431 devlet hastanesinin yalnızca yüzde 8’e yakını isteğe bağlı kürtaj yapmaktadır. Geri kalanı tıbbi zorunluluk durumunda kürtaj yapmaktadır. Bazı bölgelerde ise kadınların kürtaj yaptırabileceği devlet hastanesi hiç yoktur.