En Baba Alfabe

AKŞAM: Baba çocukluğun akşamıdır, emeği bir fener gibi ışıyan.

BAĞ: Babadır bağını yine bağışlayan, üzümü şiirde arayan.

CİĞER: Kalp, yürek, gönül, ömür ve dahi canfedadır çocuklar için.

ÇELEBİ: Çelebi makamındaki baba, şair değilse nedir?

DİĞERKAM: Özgecidir, başkaları için yaşayan, önceliği kendisi olmayan.

ES ES: Her koşulda Eskişehirspor’un en vefalı taraftarı olan.

FİLOZOF: Babalar filozoftur, şairlerden daha iyi felsefe yaparlar.

GARİP: Babanın alemdeki ‘garip’lerden olduğunu kim bilir?

Ğ: GÜZ: Babasız evlerde solgun, soğuk bir güz güneşi…

HASAN: Çokbiçocuk, çokbibaba olmak için konulmuş bir ad olduğuna ne şüphe!

ISLIK: Hangisi döner ki ıslık çalsak? Babalar bir kez gitmeye görsünler…

İŞÇİ: “İlk iş babalık” ama efendimiz de acemilik!

JÜBİLE: Annelik gibi, şiir gibi emekliliği olmayan sürekli eylem.

KEL: Babalığın şanındandır, başta taç gibi durur.

LAMEKAN: Yerleşik görünse de yersiz, yurtsuz, zamansız, yerinde duramayan.

MAVİ: Kafası kızıl, gözü kara, içi masmavi bir adam.

NAR: Benim de nacizane hayattaki en büyük başarım, ‘Nar’ın babası’ olmak.

ONARIM: Onarılabilecek ne varsa, insan, kalp dahil, onarmaya çalışan.

ÖTEKİ: Öteki ancak beriki olabilir diyen, ötekisi olmayan.

PİKNİK: Babalık sanatının başlama noktası, kırların anısı.

RASTLANTI: Babalık, rastlantının güzelliğini ve şakacılığını da taşımaktır.

SAFLIK: Babaların bunca saflığındandır dünyanın kiri, bulanık hali. Keşke…

ŞİİR: “Öyle öyle ezber ettim gurbeti” diye ardından şiir dökülen.

TASAVVUF: İnsan-ı kamil dedikleri kim varsa onlara çırak duran.

UÇURTMA: Babanın çocukla uçtuğu, düş kurduğu kuyruklu özgürlük.

ÜZÜM: Kara üzüm gözlü babalara değil bağ, dağ da bağışlanır. Hasan Dağı.

VEFA: Bazen unutmaktır, unutulmak da, kendini unutturmak da…

YUFKA: Kat kat açılan, içinden yufka mı yufka bir yürek çıkan adam.

ZENGİN: İnsan zengini, dost seli, iyiliğin eli, merhamet piri.