En zayıf noktamız sevgi ve aşktır

KARDELEN TATAR

Yasemin Eren’in, ikinci kitabı İntikam Mevsimi Nemesis Kitap tarafından yayımlandı geçtiğimiz günlerde. “Güç, iktidar insanı bozmaz; bozuk olan insandır.-” düşüncesinden yola çıkarak yazarlığa başlayan Eren’le, son romanı hakkında söyleştik.


Güç Mevsimi ilk, İntikam Mevsimi ikinci romanınız ve söyleşilerinizde aslında bu romanların bir üçleme olduğundan söz ediyorsunuz. Bu romanlarla okura temelde neyi söylemek istediniz?
Serinin üç kitabında, “Güç, iktidar insanı bozmaz; bozuk olan insandır.-” diyorum. Bu düşüncemin temel nedeni; insanın evrimini tamamlayamamış, varoluşu gereği nefret, hırs gibi olumsuz duyguları barındıran bir varlık olmasıdır. Bedenlerimiz rastlantısal mutasyonun sonucudur. Yapılan araştırmalara göre insan hâlâ ilkel beyniyle düşünüp karar veriyor. Bilinçaltımızın gerçek patronu ilkel beynimiz. Burası da beynimizin tek evrim geçirmeyen bölümü. Ne kadar uygar olduğumuzu iddia etsek de gerçekte, halen mağara insanlarıyla aynı güdüleri paylaşıyoruz.

Romanlarınız, üçleme olsa da, birbirinden bağımsız okunabilecek romanlar. Kurguyu yaparken nasıl bir yöntem izlediniz?
Güç Mevsimi’nde de İntikam Mevsimi’nde de ana fikrimden hiç ayrılmadım. Fikrimi farklı olay örgüsüyle destekliyorum. Serinin birinci kitabı olan Güç Mevsimi’nde petrol ve silah lobisinin savaşını ele alırken, serinin ikinci kitabı olan İntikam Mevsimi’nde teknoloji, uzay ve erdemli insan üçgeninden konuyu irdeliyorum. Bunu yaparken günümüz iş dünyasında teknoloji ve uzay alanında önder olan insanların iş hayatlarını takip ediyor, bu alanda yazılmış kitaplar okuyorum. En önemlisi güncel ve popüler konuları takip ederek olay örgüsünü kurguluyorum. Her kurmaca bölümde gerçeğin izdüşümünü yansıtmaya çalışıyorum.

İntikam Mevsimi bilimkurgu türüne yakın görünmekle birlikte dünya dışında yaşam artık düş olmaktan çıktı. Mars’a erişildi ve yaşam izi sürülüyor. İnsanlığın uzaya taşınmasını siz nasıl hayal ediyorsunuz? Dünyayı daha yaşanası bir yer haline getirmek yerine neden yaşanması zor bir gezegene gidilmeye çalışılıyor?
Yeni dünya düzeni jeopolitikten, jeoteknolojiye evriliyor. Robotlar, yapay zekâlar, artırılmış gerçeklik gibi teknolojiler geleceği şekillendirmekte. Bu teknolojilere yatırım yapmış, özümsemiş toplumlar gücü ellerinde tutuyor. Bunun ayak seslerini duyuyoruz. Diğer bir taraftan yaşadığımız gezegen büyük tehditler ile karşı karşıya. Günün birinde ya bu dünyayı terk edeceğiz ya da bu dünyayla birlikte yok olacağız. İklim değişikliği, salgın hastalıklar, göktaşı çarpması vb. tehditlerle karşı karşıyayız. Bu durumda dünyadan ayrılma fikri hiç abartılı değil. Gelecekte en stratejik yer uzay olacaktır. Uzaydaki uydular her geçen gün önemini artırıyor, insansız hava araçlarına, nokta güdümlü silahlara GPS desteği sağlıyor. Uzay aynı zamanda bir ülkenin teknolojik buluşlarına da katkı sağlıyor. Kimsenin bahsetmediği bir konu var ki, o da, uzay madenciliği. Bu nedenle uzay Ortadoğu’dan ve Suudi Arabistan’dan daha önemli olacaktır. Bugün teknolojiyi ele geçiren insanlığın, uzayı ele geçiren tüm evrenin hâkimi olacağına inanıyorum.

Kahramanlarınızın hepsinde aşka karşı bir zaaf görünüyor. Güçleri ellerinde tutanların zayıf noktası aşk mı?
Aşk, sevgi bunlar insana özgü çok güçlü duygular. İnsan güçlü, zayıf, zengin ya da fakir olsun hiç fark etmez, en zayıf noktası sevgi ve aşktır. Güç Mevsimi kitabımda Oscar Wild’ın meşhur sözünü teste sokuyorum. “Güç erkeğe, güzellik kadına verilir. Ama her şeyi yenen güç yalnız güzelliğe yenilir.” Birinci kitapta aşk barışı sağlayamadı. Serinin ikinci kitabı İntikam Mevsimi’nde Gandi’nin, “Göze göz tüm dünyayı kör eder” sözünden ilerledim ve intikam ateşi herkesi kör ediyor. Üçüncü kitabımda bu konuya netlik getireceğim. Bir kadın yazar olarak inancım; duyguları yönetirsen dünyayı yönetirsin yönündedir. Ne de olsa insan olmanın en zayıf ve en güçlü yanı duygularıdır.

Bundan sonraki yolculuğunuzda hangi türde ve konularda yazacaksınız?
Ben roman türünde devam etmeyi planlıyorum. Üçüncü kitabımı yazarken bir taraftan beni çok heyecanlandıran dördüncü kitabımda işleyeceğim konuları araştırıyorum. Bu kitabın konusunu kendi coğrafyamızda cereyan eden bir gerçekten esinlenerek seçtim. Yaşanmış gerçek bir hikâyeyi kaleme almayı planlıyorum.