Önümüzdeki 50 yıl içinde insanoğlunun yapay zekâ ile ilgili kritik pek çok konuda karar vermesi gerekecek. Yeni bir teknolojiyi daha iyi, daha yaşanılır, daha adil bir Dünya için kullanmayı bir kez daha denemeliyiz

Endüstri 3.5

İlker Birbil - Sabancı Üniversitesi ve BolBilim.com

Yapay zekâ bizi kafada bitirdi. “Höyt!” dese arkasına bakmadan kaçacak bir güruh çoktan hazır. Oysa sağda solda çıkan yapay zekâ temelli felaket senaryolarının pek çoğunun aslı astarı yok. Yani en azından şu an için. Kaldı ki o atıp tutanların da önemli bir kısmının mevzuyu çok yanlış anladığından eminim. Kısacası o kadar da abartmayalım. Yapay zekâ öcü değil. Aksine ben son dönemdeki tüm bu gelişmelerin, Türkiye için bir fırsat olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Evet evet, bir fırsat.
Bir de Endüstri 4.0 meselesi var. Artık her yerde konuşuluyor. İmalat başta olma üzere pek çok sektörde birbirleri ile konuşan makineler, akıllı üretim bantları, nesnelerin interneti ve diğerleri kapıda. Yarısı makine-teçhizat ise diğer yarısı yazılımlar ve tabii, yapay zekâ. İlk yarısı için belli ki büyük yatırımlara ihtiyaç var. Ancak ikinci yarısı için yapılacak harcama ilkine göre devede kulak. Biz de o yarısına odaklanabiliriz. Yani Endüstri 3.5’e.

Şunu hemen not edeyim: Yapay zekâ çalışmaları -önemli ilerlemeler kaydedilse de- hâlâ emekleme seviyesinde. Evet, bizlerden bazı şeyleri daha iyi yapıyorlar. Ancak bizden daha iyi iş çıkaran makineleri 150 yıldır kullanıyoruz zaten. ‘Aman bir gün bize karşı gelir, hepimizi keserler’ deyip frezeleri kenara atmayı konuşuyor muyuz? Tamam yapay zekâ biraz daha farklı. Ancak onun da en başarılı örnekleri bile sadece bir işi iyi yapıyor. Doğru, o işi harika yapıyor ama neticede bir iş yapıyor. Şimdilik. Hadi diyelim bir gün gelip Dünya’yı bir yapay zekâ yönetti. Yani? Bu illa kötü bir şey olacak diye bir hadise yok ki. Sanki şu an çok şahane yönetiliyor Dünya. Al Putin’i, vur Trump’a.

Bu arada yapay zekâ tamlamasının kendisi de insanları ürkütüyor sanırım. Gözlerinde büyütüyorlar. Günün sonunda yapılan şey, bolca veri işleme ve hesaplama. Bunları yapmak için de biraz matematik, biraz da programlama bilmek kâfi. Ve bizim bunları bilen insanlarımız var. Ayrıca sadece teknik insanları düşünmemiz yanlış olur. Daha pek çok alanın yeni sorulara, yeni cevaplar bulması gerekecek. Örneğin, yapay zekânın çok yakında otonomi kazanacağı konuşuluyor. Yani, sürücüsüz arabalar gibi kendi kendine karar veren makineler söz konusu olacak. Peki böyle bir makine kaza yaparsa kim sorumlu olacak? Yapay zekâ mı, yoksa yazılımı geliştiren firma mı? Bunları düşünen, tartışan hukukçuların ve felsefecilerin bize akıl vermeleri şart. Tıp alanında da önümüze muazzam bir Dünya serilecek. Sadece teşhis yapan, ameliyatları yürüten robotlardan bahsetmiyorum. Meselâ, her yanımız yapay zekâ olunca bizler akıl sağlığımızı koruyabilecek miyiz? Bu tür nazik konular yeni yeni konuşulmaya başlandı. Ve bizim tüm bu konuşmalara katılacak insanlarımız da var.

Madem mevcut durum bu, neden bu insanları bir araya getirecek bir platform ile başlamayalım? Böyle bir platform, Dünya’daki diğer araştırma gruplarının seviyesinde işler yapmak için tek şansımız dahi olabilir. Maliyeti de yok denecek kadar az. Tekrar ediyorum; asıl iş, insanları bir araya getirmekte. Ve ülkede iyi-kötü yetişmiş bir insan havuzu var. Ama acı gerçeği de yazmalıyım: O havuzu kepçeyle dolduruyoruz, kovayla boşalıyor. Yine de yurtdışına giden o arkadaşları bu platformun bir parçası olmaları için ikna etmeye çalışabiliriz. Hem kollarımız ne kadar uzaklara erişirse, o kadar iyi. Böyle böyle uluslararası işbirliklerinin kapısını da aralayabiliriz.

Önümüzdeki 50 yıl içinde insanoğlunun yapay zekâ ile ilgili kritik pek çok konuda karar vermesi gerekecek. Yeni bir teknolojiyi daha iyi, daha yaşanılır, daha adil bir Dünya için kullanmayı bir kez daha denemeliyiz. Sırf o yönde sarf edeceğimiz çaba bile, bize o yolda öğretecekleri ile ufkumuzu açacaktır. Bunlarda bizim de sözümüz olabilir.

Tabii bütün bunları göz ardı edip, muasır medeniyetler seviyesine en iyi bildiğimiz şekilde çıkmakta da ısrar edebiliriz. Beton zekâ var mı acaba? Bizim için o da bir yol olabilir. Kanal ya da köprü de olur. Büyük Türkiye, Endüstri 4.0’ı atlayıp doğrudan 4.5’e geçmeli zaten. Hatta 5.0! Ya da bize en son ne olur?