Enerji enflasyonunda da şampiyon konumdayız
Türkiye, enerji enflasyonunda OECD zirvesine yerleşti. Globalde düşen enerji fiyatları, enflasyon oranında artış göstermeye devam etti. EMO Yönetim Kurulu Başkanı Ulutaş, “Aynı zamanda enerji fakiri bir ülkeyiz” dedi.

İlayda SORKU
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yayımladığı son tüketici fiyat endeksi raporu, Türkiye’nin enerji enflasyonunda da açık ara farkla zirvede olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Aralık 2024 itibarıyla Türkiye’de yıllık enflasyon yüzde 44,4, enerji enflasyonu ise yüzde 44,6 seviyesinde gerçekleşti. OECD ortalaması ise yalnızca yüzde 0,6 seviyesinde kaldı. Türkiye, aylardır OECD ülkeleri arasında enerji enflasyonunda lider konumda.
2024 yılı boyunca Türkiye’de enerji fiyatlarındaki artış, diğer tüm OECD ülkelerini geride bıraktı. Yıl boyunca OECD ülkelerinde enerji enflasyonu ya sıfır civarında seyretti ya da negatif değerler gördü. Örneğin, Almanya’da enerji fiyatları Aralık 2024’te yüzde 1,7 düşerken, Japonya’da ise enerji enflasyonu yüzde 10,1 seviyesinde kaldı. Türkiye’de ise yüzde 44,6 ile OECD ortalamasının 70 katından fazla bir oran görüldü.
Raporda yer alan verilere göre, Türkiye Temmuz 2024’ten bu yana OECD ülkeleri arasında enerji fiyatlarının en hızlı arttığı ülke oldu. Kasım 2024’te yüzde 47,2 olan enerji enflasyonu, Aralık 2024’te yüzde 44,6’ya gerilese de, bu düşüş halkın cebine yansıyan fahiş faturaları hafifletmekten çok uzak.
YALNIZCA ENERJİ DEĞİL
Türkiye yalnızca enerji fiyatlarında değil, genel enflasyonda da OECD ülkeleri arasında açık ara farkla ilk sırada yer alıyor. Aralık 2024 itibarıyla Türkiye’nin yıllık enflasyonu yüzde 44,4 ile OECD ortalaması olan yüzde 4,7’nin yaklaşık 10 katı seviyesinde.
Raporda yer alan verileri BirGün’e değerlendiren Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş, enerji enflasyonunun yıllık enflasyon ile paralellik göstererek arttığına dikkat çekti.
Diğer OECD ülkelerinin ortalama enflasyon oranları ile enerji enflasyon oranları arasındaki farka dikkat çeken Ulutaş, şunları belirtti: “Globalde enerji fiyatları düşerken, Türkiye’de enerji enflasyonu, ülke enflasyonuyla paralel şekilde artmaya devam ediyor. Avustralya’da enerji enflasyon oranı -12, Avusturya’da ise -7. Olası bir enerji krizine karşı fiyatlarını yüksek tutan bu ülkeler, şimdi fiyatları makul bir seviyeye çekiyor. Çünkü global enerji fiyatları düşüyor. Ancak Türkiye bu yolu tercih etmiyor. Türkiye'de geçtiğimiz yıllarda enflasyonun üzerinde enerji artışları varken, global enerji fiyatlarındaki düşüşe ve duraklamaya rağmen Türkiye enerji enflasyonunu normal enflasyonla aynı oranda arttırmaya devam ediyor. Dolayısıyla globalde enerji fiyatları artıyorken bizim fiyatlarımız da artıyor ancak azalıyorken bizde aynı oranda azalmıyor.”
FAKİRLEŞME PROGRAMI
Enerji yönetiminin, ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz sebebiyle fiyatlarda herhangi bir azalmaya ya da duraklamaya gidemediğini vurgulayan Ulutaş, “Kamu maliyesi açısından öncelikler ve tercihler geniş toplum kesimlerinin refahı değil de global makro finansal dengeleri denkleştirme eğiliminde” diye konuştu.
Öte yandan Türkiye’nin enerji fakiri bir ülke olduğunu belirten Ulutaş, “Hala birincil enerji kaynaklarımız büyük oranda fosil yakıtlardan sağlanıyor. Dolayısıyla enerji yönetiminde anlık reaksiyon göstermektense; hazır bütün toplum fakirleşirken, ülkenin neredeyse yüzde 60'ı asgari ücret civarında bir hane gelirine sahipken, enerji alanında da fakirleşme programını uyguluyorlar” ifadelerini kullandı.
KAMUNUN PAYI YOK
Ayrıca kamunun enerji üretimindeki payının yüzde 16’lara gerilediğini belirten Ulutaş, şunları söyledi: “Kamunun elinde enerji fiyatlarını regüle edecek mekanizmalar azaldı. Çünkü enerji üretiminde kamunun payı azaldı. Enerji alanını yönetilebilir kılmak istiyorsak, kamusal bir anlayışla ve merkezi planla bu alanın yeniden yapılanması lazım. Üretimi, iletimi, dağıtımı ile enerji alanının tek elden yürütülmesi gerekiyor. Bu yaşadığımız problem, ülkenin genel ekonomik krizine ek olarak enerji alanındaki özelleşme ve serbestleşme politikalarının birer sonucudur.”