Başbakan sözlerinde samimiyse, önce masadaki hükümet temsilcilerine, işçilerin bir önceki yıla göre aylık alım gücü kayıplarının ödenmesi ve enflasyon farkının uygulanması talimatını vermeli. Yoksa hangi hesabı yaparlarsa yapsınlar, ‘İşçiyi enflasyona ezdirmedik’ diyemezler!

Enflasyon hedefi ve asgari ücret

Tarih: 29 Aralık 2016. Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararını açıklıyor. “Komisyonumuz… İşçilerin geçim şartları ve 2017 yılı enflasyon hedefi gibi faktörleri değerlenmiştir.” Sonuç olarak, 2017 yılı için işçinin asgari ücretini günlük 59,25 TL olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Neti bir üst vergi dilimine girmeden önce asgari geçim indirimi dâhil aylık 1404 TL’dir.

Önce soralım... O tarihte 2017 yılı için enflasyon hedefi kaçtı? 2017-2019 Orta Vadeli Planı’na bakarsak yüzde 6,5.
Asgari ücretin artış oranı yüzde 7,9. Oley oley oley! Demek ki neymiş asgari ücretliye enflasyon hedefinin üstünde bir artış yapılmış.

Hedef tutmadı, asgari ücretli kaybetti
Ama o da ne? Kasım 2017 için enflasyon oranı yüzde 13. Enflasyon hedefinin iki katı. Yıl sonu beklentisi Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Beklenti Anketi’ne göre yüzde 11,7. Yani hedef tutmamış. Top direkten bile dönmemiş. Hedefin uzağından tribünlere doğru gitmiş.

Kaybeden kim? Asgari ücretli. Yoksullaşma (alım gücü kaybı) düzeyi, Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi verilerine göre yüzde 4,6’ya ulaşmış durumda. Asgari ücretli iyimser bir tahminle TCMB Beklenti Anketi sonuçlarına göre seneyi yüzde 3,4’lük bir kayıp ile kapatacak.

Üstüne üstlük daha 2017’nin ilk ayından itibaren ay ay bir önceki yılın aynı ayına göre alım gücünü kaybeden asgari ücretlinin, enflasyon hedefinin tutmamasından kaynaklı olarak biriken kaybı 500 TL’ye yaklaştı.
Peki, işçilerin geçim şartları dikkate alınmış mı? Hayır! TÜİK’in hesaplamasına göre ağır işte çalışan bekâr bir işçinin aylık harcama tutarı geçen yıl 1669 TL’dir. Bu tutarın, eşi çalışmayan ve iki çocuk sahibi bir işçi için çok daha yüksek olduğu tartışmasızdır. Peki, neden asgari ücret 1404 TL olarak belirlenmiştir? Öngörüsüz enflasyon hedefi nedeni ile mi? Yoksa “gibi faktörler” nedeniyle mi? Peki bu gibi faktörler nelerdir? Onu bilmiyoruz.

Önce enflasyon farkı
Başbakan Binali Yıldırım, Bangladeş ziyareti öncesinde basın mensuplarına “Asgari ücret yeni seneye girmeden önce işçi-işveren ve hükümet ilgili Bakanlığımız arasında yapılan müzakerelerle belirleniyor. Bu noktada Türk-İş teklifini sundu, DİSK de teklifini sunacak, daha sonra taraflar bir araya gelecekler, en uygun şekilde tarafları Bakanlığımız bir araya getirecek. En iyi şartlarda ne gerekiyorsa, bu rakam üzerinde mutabakata varılacak. Hükümetimiz yıllardan beri çalışanımıza asla enflasyonun altında bir ücret vermemiştir. Bu sefer de aynı şekilde makul olan, ülkenin şartlarını da dikkate alarak en uygun şekilde sonuçlandıracak” şeklinde bir açıklamada bulundu.

DİSK, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yer almıyor. Masanın dışından yürüttüğü mücadele ile sürece müdahale etmeye çalışıyor. DİSK-AR tarafından açıklanan rapor bunun bir ifadesi. Asgari ücret büyümeden pay alamıyor. Ekonomik büyümeyi yaratanlara büyümeden pay yok!

Masada DİSK yoksa kimler var? Masa 15 kişiden oluşuyor. Hükümet de işveren kesimi de işçiler adına Türk-İş de beşer kişi ile temsil ediliyor. Ama işveren ve hükümet temsilcileri genelde aynı forma ile sahaya çıkıyor. Sonucu da bu ikili belirliyor. İşçilerin bu belirlemeye karşı bir yaptırım gücü de yok.

Bu nedenle asgari ücretli enflasyon hedefine, diğer faktörlere karşı hep mağlup.

2017 kötü bir yıldı
Sonuç olarak asgari ücretli için 2017 yılı kötü bir yıl oldu. Alım gücünü Kasım 2017’de Kasım 2016’ya göre yüzde 4,6 kaybetti. Gıdada kayıp yüzde 6,7’ye ulaştı. Bir de eylül ayında vergi dilimi artışının yarattığı gelir kaybı ile yüzleşti. Emeğin milli gelirdeki payı geriledi.

Başbakan “Hükümetimiz yıllardan beri çalışanımıza asla enflasyonun altında bir ücret vermemiştir” sözünde samimi ise, önce masadaki hükümet temsilcilerine, işçilerin bir önceki yıla göre aylık alım gücü kayıplarının ödenmesi ve enflasyon farkının uygulanması talimatını vermeli. Ücret artışı ancak bu artışın üzerine konuşulmalı. Yoksa hangi hesabı yaparlarsa yapsınlar, ‘İşçiyi enflasyona ezdirmedik’ diyemezler!