"TÜİK verilerine göre tüketici enflasyonu yıllık yüzde 54’ün, üretici enflasyonu ise yıllık yüzde 105’in üzerine çıktı. Yılın ilerleyen bölümünde halkın alım gücünün düşüşüyle enflasyon biraz hız kesebilir. Ancak bu geniş halk kesimlerinin yaşam standartlarının düştüğü anlamına gelir."

Şubat ayı verilerinin açıklanmasıyla birlikte genç kuşaklar üç basamaklı enflasyonla da tanışmış oldu. Üretici fiyatları aylık yüzde 7.22 artarken, yıllık enflasyon oranı da yüzde 105.01’e yükseldi. Yıllık artış oranı enerji sektöründe, dünya küresel enerji fiyatlarının da yüksek seyri sonucu yüzde 188 gibi normal dışı bir düzeye sıçradı. Önümüzdeki dönem tüketici enflasyonuna en fazla basınç yapması söz konusu olacak ara mallarında yüzde 115’lik bir enflasyon gözlendi.

Böylelikle, tüketici fiyatları yıllık yüzde 54.44’lük rekor bir artış göstermesine karşın, üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makas yüzde 50’nin üzerine çıktı. Bu da önümüzdeki aylarda üretici fiyatlarının maliyet baskısıyla tüketici fiyatlarını besleyeceğini gösteriyor. Ayrıca dolar kurunun artık 2 aydır salındığı 13.50-13.60 bandında tutunamadığı görülüyor. Ukrayna’daki savaşın etkisiyle başta petrol ve doğalgaz ayrımsız tüm emtia fiyatları da yükselme eğiliminde. Bu yazı kaleme alınırken Brent petrolün varili 118 dolardan işlem görüyordu. Tüm bu alametler önümüzdeki aylarda hem dolar kuru hem de küresel emtia fiyatları kanalıyla üretici enflasyonunun kolay kolay iki haneli rakamlara dönemeyeceği mesajını veriyor.

TÜKETİCİ ENFLASYONU YÜZDE 50’Yİ AŞTI

Gelelim tüketici enflasyonuna. Şubat ayında tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 4.81’e geriledi. İfadenin kendisi bile trajikomik. Evet gerçekten Ocak ayındaki yüzde 11.10’luk enflasyona göre bu düşüşe işaret ediyor. Ancak bu fiyat davranışı, Merkez Bankası’nın hâlâ yüzde 5 enflasyon hedefinde ısrar ettiğini açıkladığı, buna karşın politika faizini yüzde 14’te tutmak inadını da sürdürdüğü koşullarda gözleniyor. Kısaca absürt bir makro ekonomik ortam söz konusu.

Olaya şöyle bakmak da olanaklı: 2022’nin ilk iki ayında tüketici fiyatları yüzde 16.45 artmış. Buna karşın Merkez Bankası’nın 2022 yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 23.2. Yani Mart ayında enflasyon yüzde 5.8 gelirse, tüm yılın enflasyonu henüz ilk 3 ayda gerçekleşmiş olacak. Geri kalan 9 ay için Merkez Bankası “sıfır enflasyon” duasına çıkacak.

Üstelik böyle yüksek bir enflasyon, temel gıda maddelerinde KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e indirildiği, elektrikte “indirimli” olarak nitelenen tarifenin 150’den 210 kilowatsaate çıkarıldığı bir ayda yaşandı. Bu noktada, temel gıdada KDV’nin yüzde 1’e indirilmesinin, şu anda yeterince olumlu sonuç vermese de harcama sepetlerinde gıdanın en ağırlıklı bulunduğu emekçiler açısından doğru bir adım olduğunu belirtelim. Dolayısıyla bu uygulamadan geri dönülmesine asla izin verilmemelidir.

GIDA VE ULAŞTIRMADA REKOR FİYAT ARTIŞI

Tüketici enflasyonunun ayrıntılarını incelediğimizde, ana harcama gruplarında, ulaştırmanın yüzde 75.75, gıdanın yüzde 64.47 yıllık artışla ön plana çıkması dikkat çekiyor. Dar gelirli yurttaşlarımızın bütçelerinde en fazla ağırlığın bu iki kaleme ait olduğunu hatırlarsak, enflasyonun yoksul halk kesimlerini daha da şiddetle vurduğu açıkça görülüyor.

Göreceli anlamda yıllık enflasyonun daha ılımlı seyrettiği sektörler arasında eğitim (yüzde 22.24), giyim ve ayakkabı (yüzde 26.67), sağlık (yüzde 32.86) bulunuyor. Buradan geniş halk kesimlerinin bütçelerini zaruri harcamalar; gıda, konut ve ulaştırmada tükettikten sonra diğer harcamalara mecallerinin kalmadığını pekala söyleyebiliriz. Öyle olunca da, bunlar dışında kalan mal ve hizmetlere talep yaratmaya paraları yetmiyor.

Aylık enflasyon rakamlarına bakınca, en yüksek artışın yüzde 8.41 ile gıdada gerçekleştiğini anlıyoruz. Bunda haliyle çetin kış şartlarının etkisi de var. Gelgelelim Türkiye’nin en fazla ithal ettiği üç tarım ürünü; buğday, soya ve ayçiçeği yağının Rusya ve Ukrayna menşeli olduğunu biliyoruz. Devam eden savaş koşulları bu ürünlerin fiyatlarını keskince yukarı çekiyor. Enerji kaynaklı girdi fiyatlarının yüksek seyri de önümüzdeki süreçte de gıda fiyatlarındaki fiyat artışlarının kolayca durulmayacağını düşündürtüyor. Şubat ayında konut maliyetlerindeki yüzde 1.49’luk görece ılımlı artış, kira ayarlamalarının büyük ölçüde Ocak’ta yapılmış olmasının sonucu. Hatırlanırsa yılın ilk ayında konut enflasyonu yüzde 18.91 gibi rekor bir zıplama sergilemişti.

ENFLASYON HALKI DAHA DA YOKSULLAŞTIRACAK

“Enflasyon timleri sahaya indi” tarzı göz boyayıcı söylemlere karşın hayat pahalılığının hızla arttığını, halkın hissettiği enflasyonun resmi rakamların da ötesine geçtiğini cümle alem görüyor. Daha şimdiden 2022 başında yapılan ücret zamları aşınmış durumda. İnsanlarımızın yılın ilk aylarında iyice artan enflasyon beklentilerine paralel, ellerindeki sınırlı bütçeyle zorunlu tüketim malları alımına hız verdiği, maliyet enflasyonuna paralel, bir ölçüde talep enflasyonu da yaşadığı yaşandığı saptaması yapılabilir.

Yılın ilerleyen bölümünde halkın alım gücünün düşüşüyle enflasyon biraz hız kesebilir. Ancak bunun da sevinilecek bir durum olduğu söylenemez. Çünkü böyle bir tablonun gerçekleşmesi, aynı zamanda yoksulluğun derinleşmesi, geniş halk kesimlerinin yaşam standartlarının gerilemesi anlamına gelir.