Dün, 30 Ocak 2019 Çarşamba günü Merkez Bankası (MB), yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı ve yılsonuna ilişkin enflasyon tahminlerini aşağı yönlü güncelledi. Böylece 2019 yılsonu TÜFE tahminini yüzde 15,2’den yüzde 14,6’ya, 2020 TÜFE tahmini de yüzde 9,3’ten yüzde 8,2’ye çekmiş oldu. Bu güncelleme sonrasındaki ilk 10 dakikada dolar/TL kuru 5,33’lü seviyelerden 5,28’lere geriledi. Diğer bir […]

Dün, 30 Ocak 2019 Çarşamba günü Merkez Bankası (MB), yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı ve yılsonuna ilişkin enflasyon tahminlerini aşağı yönlü güncelledi. Böylece 2019 yılsonu TÜFE tahminini yüzde 15,2’den yüzde 14,6’ya, 2020 TÜFE tahmini de yüzde 9,3’ten yüzde 8,2’ye çekmiş oldu. Bu güncelleme sonrasındaki ilk 10 dakikada dolar/TL kuru 5,33’lü seviyelerden 5,28’lere geriledi. Diğer bir yandan son günlerde başka bir güncelleme de şu şekilde yer aldı: Biber ve patlıcanın market fiyatı 14,90TL’ye, salatalığınki 14,5’a, kabak ve domatesin fiyatı 10 TL’ye yükseldi.

Peki, bu iki haberi arka arkaya okuyan vatandaş enflasyonla ilgili bu gelişmeleri kafası karışmadan nasıl değerlendirmeli?

Tahminler ve hedefler

Merkez Bankası enflasyon tahminlerini üç ayda bir Enflasyon Raporu aracılığı ile yapıyor. Hedefler ise her yılın sonunda, üçer yıllık dönemi kapsayacak bir şekilde yayımlanıyor. Amacı ne diye sorarsanız, MB’nin resmi ifadesiyle ‘fiyat istikrarını sağlamak.’ Gerçekte fiyatlarda istikrar sağlanıyor mu? Ne yazık ki hayır. Hedefler tutuyor mu? Yanına bile yaklaşılmıyor. Önemli olanı ise, özellikle MB’nin güvenilirliği açısından, hedeflerin tutmamasına ilişkin bir açıklama, gerekçe kamuoyu ile paylaşılmıyor. Yani ortaya bir hedef ve tahmin konuluyor, bu rakamlar tutmuyor, bununla ilgili hesap bile verilmiyor.

KAYNAK: TCMB

Dolayısıyla bu hedef ve tahminlerin gerçekleşmelerden çok, finans sermayesine yönelik, hani o meşhur satır aralarındaki mesajların iletilmesine dönük olduğunu söyleyebiliriz. Kaldı ki dün kurdaki gerilemenin nedeni, enflasyon tahmininin aşağı yönlü revize edilmesi değil, MB Başkanı Çetinkaya’nın toplantı sonunda ilettiği ‘Sıkı duruşa devam edeceğiz, gerekirse ilave önlemler de alınacak’ mesajı idi. Yani finans sermayesi faizlerde yukarı yönün devam ettiğini ve de gerekirse finans kazançlarının korunması için MB’nin ilave uygulamaları hayata geçireceğini duymuş oldu.

Enflasyonun yönü

Öncelikle enflasyonda önemli bir belirleyici faktör gıda. Özellikle tüm nüfusu ilgilendiren fakat ücretli kesimi daha doğrudan etkileyen gıda fiyatlarındaki hareketi izlemek, yönün belirlenmesinde önemli. İşlenmemiş gıda dediğimiz, çoğu taze meyve ve sebzeden oluşan gıdada enflasyon 2018’e yüzde 4,56’lık bir enflasyon ile başladı, yılı yüzde 27 ile kapadı. Ekmek ve tahıl gurubunun bulunduğu işlenmiş gıda ise yılı yüzde 12,9’dan açtı, yüzde 23,2 ile kapadı.

Bugün tüm dünyada gıda üretimi artarken Türkiye’de gıda üretimi azalıyor. Bunun önemli nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz: Tohum, gübre ve mazot gibi üretimin önemli girdilerinin ithalata teslim edilmesi, üretimin kur yükselişiyle yapılamaz hale gelmesi, nihai ürünün de bu sayede ithalata teslim edilmesi ve işletilemez hale gelen tarım arazilerinin betonlaşmaya teslim edilmesiyle üretim kanalının hepten kapatılması.

Dolayısıyla birçok kalemde olduğu gibi gıda ürünlerinde de büyüyen ithalata bağımlılık sorunu, döviz kurundaki hareketleri de enflasyon üzerinde önemli bir etken haline getiriyor. Önümüzdeki aylar ise ekonomik daralmanın ve yüklü bir finansman ihtiyacının olacağı, kur üzerinde çok iyimser olamadığımız dönemler. Hal böyleyken, böylesi bir gidişatta enflasyonda iyimser olmak oldukça zorlaşıyor.