Engellemeler bizi ancak yüreklendirir
Karadenizli müzisyen Selçuk Balcı, dördüncü albümü “Vargit Zamanı” ile dinleyici karşısında. Çamlıhemşin Ayder Kar Festivali’ndeki sahnesi valilik engeline takılan Balcı, “Sanat günlük politik kaygıların, çıkar çatışmalarının çok ötesindedir. Gün gelir her isim unutulup gider, sanat sonsuza dek yaşar. Bu engellemeler daha çok yüreklendirir bizi” diyor.
IŞIL ÇALIŞKAN isilcaliskan@birgun.net
Karadeniz Bölgesi’nde, yazın yaylalara göç edip kışın ise ovalara, köylerine dönenlerin pusulası olan Vargit Çiçeği, Karadenizli müzisyen Selçuk Balcı’nın sanatına yöne verdi. Dördüncü albümüne “Vargit Zamanı” ismini veren müzisyen, albümüne bu ismi vermesini, “dijitalleşen müzik dünyasında CD'ye de bir veda” olarak açıklıyor.
Vargit Zamanı’nda “Samistal Yaylası”, “Ben Denizde Bir Gemi” gibi klasikleşmiş Karadeniz eserlerini yorumlayan Balcı, bunların dışında kendi besteleri, anonim ve yeni eserleri de dinleyiciyle buluşturuyor. Ayrıca albümde daha önce Ayla Çelik’ten dinlediğimiz “Dikensiz Gül” şarkısı da yer alıyor. Müzisyen albümünü Zafer Karayazgan başta olmak üzere Abdurrahman Tarikçi, Aycan Yeter, Ömer Uçar gibi usta isimlerin aranjörlüğünde tamamladı. Geleneksel Karadeniz ağıtları, horonlar, sevda şarkıları ile bol bol tuluma, kemençeye davet eden bu albüm Kalan Müzik etiketiyle çıktı. Sanatçıyla albümünü ve müzik serüvenini konuştuk.
► Karadeniz bölgesi için adeta pusula görevi gören Vargit Çiçeği’nden esinlenerek Vargit Zamanı dediğiniz albümün hikâyesi nedir?
Vargit yaylalarda açan bir çiçektir. Bir güz çiçeğidir. Artık yaylalardan göç etme zamanının geldiğini haber verir. Veda çiçeğidir. Albüm kayıtlarına vargit zamanında başlamıştık, albümün adını da Vargit Zamanı koyalım dedik. Belki de dijitalleşen müzik dünyasında CD'ye de bir vedadır bu albüm. Elle tutulur somut müzik albümlerinin vargit zamanıdır bu dönem.
► Albümün çıkış tarihi karantina engeline takılmış. Hazırlık aşamasından bahseder misiniz biraz?
Vargit Zamanı'nın uzun bir hazırlık dönemi oldu, ince eleyip sık dokuduk, çok emek sarf ettik. 2020 Nisan ayında çıkartmayı planlıyorduk ancak karantina süreci buna engel oldu, ertelemek zorunda kaldık. Albümle beraber planladığımız reklam projeleri ve konserleri de iptal etmek zorunda kaldık. Hayatta kötü sürprizler olabiliyor. Dünya üzerinde savaşlar, depremler, diğer doğal afetler, salgınlar en fazla müzik sektörünü etkiliyor.
► Ne yazık ki öyle… Tüm bu olanları nasıl yorumluyorsunuz peki?
Nüfus artışı, doğanın katledilmesi, hızla kirlenen dünya yeni yeni hastalıkları da beraberinde getiriyor. Belki de bu günler kötünün iyisi, biz birazcık daha şanslıyız ama yarınki nesillerin bizden daha zor durumda olacakları aşikâr. Onlara yaşanabilir bir dünya bırakmamız gerek. Bu salgın gösterdi ki hiç bir şey sağlıklı nefes alabilmekten daha önemli değil.
DÜN VE BUGÜNÜ BULUŞTURDUK
► Albümde klasikleşmiş Karadeniz eserlerinden anonim parçalara geniş yelpazede bir seçki sunmuşsunuz. Bu parçalar nasıl bir seçkiyle Vargit Zamanı’nda buluştu?
Albümde dün ve bugünü bir araya getirelim dedik. Kendi bestelerim, müzisyen arkadaşlarımın besteleri, artık aramızda olmayan Karadeniz Halk Müziği üstadlarının eserleri ve anonim eserleri bir araya getirdik. Bir eseri de yöremiz müziğinin yaşayan üstadlarından Sait Uçar'la birlikte besteledik ve beraber seslendirdik. Böylece Karadeniz Müziği ve halk müziği sevenlere güzel bir hatıra bırakmış olduk. Güzel bir ezgi harmanı oldu.
► Samistal Yaylası, Ben Denizde Bir Gemi gibi klasikleşmiş Karadeniz müzikleri de var albümde. Yorumlarken hassasiyetleriniz nelerdi?
Müzikseverler beni kendi bestelerimle tanıdılar. Bu defa da tanıyıp sevdikleri klasikleşmiş eserleri bir de benden dinlesinler diye düşündüm. Samistal Yaylası adlı eser zaten kendi derlememdir ama kendim hiç seslendirmemiştim. Klasikleşmiş eserleri icra ederken özünden uzaklaşmadan doğru bir şekilde okumaya özen gösteriyorum, eserlerin aranjelerinde de otantiklikten çok uzaklaşmadan günümüzün müzik anlayışına uygun yeniliklere de açık olarak çalışmaya dikkat ediyoruz.
HÜZÜN KARADENİZ’İN BİLİNMEYEN YÜZÜ
► Karadeniz türkülerinin ruhunu nasıl ifade edersiniz?
Karadeniz türküleri neşeli ve hareketli olarak bilinseler de Karadeniz’in bir de hüzünlü yüzü, hüzünlü ezgileri vardır. Oğlu Kırım Savaşı’na gidip de dönmeyen Nokta Ana'nın ağıtları hâlâ dillerdedir. Anadolu’nun her köşesinde olduğu gibi Karadeniz'de de türkülerin ruhunu aşk acısı, ölümler, savaşlar, gurbet, sıla hasreti gibi hayatın acı gerçekleri şekillendirmiştir. Ayrıca her yöremizin türkülerinde olduğu gibi Karadeniz türkülerinde de zengin bir doğa tasviri vardır, türküleri dinleyenin gözünde rengârenk bir dünya canlanır.
► Selçuk Balcı’yı müziğe bağlayan haller, derdi, kaygısı ya da mutluluğu nelerdir?
Her halimle müziğe bağlıyım, müzikle mutluyum. Neşeli zamanlarımda müzikle daha da keyiflenirim. Üzgün anlarımda müzik bana teselli olur. Müziğe karşı bu muhabbet bende çok küçük yaşlarımdan, hatta doğuştan var desem abartmış olmam.
► Rize’de düzenlenen Çamlıhemşin Ayder Kar Festivali’ndeki sahneniz valilik engeline takılmıştı. Bir sanatçının sahnesinin engellenmesi o ülke hakkında nasıl bir fikir verir?
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi sanata verilen değerle ölçülür. Sanatla ilgili kararlar sanatla ilgisi olmayan isimlerin iki dudağı arasında olmamalıdır. Sanat günlük politik kaygıların, çıkar çatışmalarının çok ötesindedir. Gün gelir her isim unutulup gider, sanat sonsuza dek yaşar. Bu engellemeler daha çok yüreklendirir bizi.
► Bu ara nasıl projelerle meşgulsünüz?
Albüm çalışmasından henüz yeni çıktık. Kısa bir dinlenme sürecimiz oldu. Şimdi salgın nedeniyle azalmış da olsa konserlerimiz devam ediyor. Moskova konserlerimiz olacak. Albümdeki eserlerin hepsine klip çektik, onları hazırlıyoruz. Daha başka projelerimiz de olacak ama şu an hazırlık aşamasındayız bir şey söylemek erken olur.