Bugünlerin gelişi ani olmadı. Her şey çok önceden belliydi. Bu kadar niteliksiz, vasıfsız, bilgisiz, öğrenmeye düşman, kasıtlı cahil kalmayı tercih eden. Cebini her şeyden çok önemseyen bir organizasyon tarafından yıllarca idare edilmenin sonucu bu. Gerçekler ise ne yazık ki can kaybı olarak ortaya çıkıyor ülkemizde maalesef.

Buraya gelişimiz hızlı tren katliamından sonra bulamadığımız sorumlulardan, hesap soramadığımız yetkililerden belliydi. “Küçüğün rızası” diyebilen badem bıyıklılardan belliydi buraya geleceğimiz. “Bir kereden bir şey olmaz” diyenlerden, yangın merdivenlerini kilitleyenlerden, hesabını soramadığımız tüm kötülüklerden belliydi buraya geleceğimiz. Sadece bedeli fazla oldu. 1999’dan beri toplanan deprem vergileriyle “Yol yabdık” diyenlerden, onlaradan hesap soramayan bizlerden belliydi buraya gelişimiz.

***

Ülke öyle bir yer ki, adeta aşırı zor bir bilgisayar oyunu simülasyonu gibi. Her şey “En zor”da. Yani bugün hayattayız ama yarının garantisi yok. Başımıza bir şey geldiğinde yüzsüzce “Kader, fıtrat, mukadderat” diyenlerden belliydi bugünlerin gelişi. Koltuk sevdasıyla zombileşmiş, gözü kararmış, duyguları olmayan yöneticilerden belliydi bütün bu olacaklar. Sonrasında bir de sokakta terk edilmiş bir hayvan gibi ölümü beklerken, "Bu büyük felaket mucizelerle anlam kılınmış, içinde sır olan bir olay gibi geliyor bana" diyebilenlerden belli yaşayacaklarımız.

Bugünlerin gelişi çoktan belliydi. Halkının yarısını düşman, terörist, sürtük, çürük, çapulcu diye görenlerden belliydi bugünlere gelişimiz. Ailesini sevmeyen, her gün döven, tehdit eden, bağıran bir baba gibi ülkeyi idare etmeye çalışanlardan, korkuyla her şeye muktedir olabileceğini düşünen vasıfsız gösteriş sevdalısı, konvoy aşkıyla yanıp tutuşan, aslında halkından korkan idarecilerden belliydi bütün bu olacaklar.

Şu korkunç günlerde biraz dikkatimi dağıtmak için kedi eğitim videoları izleyeyim dedim. Bir Japon, kedilerini masaya oturtuyor ve kedilerin önüne birer zil koyuyor. Kediler de yemek istediklerinde zili çalıyor ve mamalarını alıyor. Bu kadar bile eğitemediğimiz idarecilerimiz, bu kadar bile bizimle ilgilenmeyen, bizi sahipsiz bırakan, her şeye hakkı olduğunu düşünen ama hiçbir şekilde sorumluluk sahibi olmayan vasıfsızlar sayesinde geldik buralara.

Eşini dostunu devlet kurumlarına boca edip yönetici yapanlardan, damatlardan, "Ben ömrümde bir tek güvenlik makalesi okumamış bir adamım. Okumadım yani. Ben İçişleri Bakanlığı ile ilgili bir şey biliyorum dersem yanlış olur" diyenlerden geçiyor bizim bu hale geliş yolumuz. Yolumuzu kendimiz çizdik. Israrla ve insan üstü bir mantıksızlıkla seçtik yolumuzu.

***

Kimi neler öğreniyor? Kimi neler öğrenemiyor. Günü geldiğinde 5 maskeyi dağıtamayanlar sayesinde buralardayız. Depremin üstünden 16 gün geçmiş olduğu halde hala çadıra ihtiyaç varsa, hala kendimize gelememişsek hatayı çok da uzaklarda aramamak lazım. Kediler bile bir şeyler öğreniyorken, ısrarla hiçbir şey öğrenmemede kilitli kalmış vasıfsızlar sayesinde buralardayız.

Düzce Depremi’nde 20 kişinin hayatını kaybettiği, hüküm giymiş Işık Apartmanı’nın müteahhidi, 2 yıl önce CB Danışmanlığı’na getirilmiş. Mesela… Bakın burası çokomelli. Hem de çok şokomelli.

Bilimle, matematikle kavgalı, gerçekleri görmek için interneti kapatıp kafasını kuma gömen idareciler sayesinde buralardayız. Hala hayattaysak, garantisi de yok. Ama ne olursa olduk, sonunda bizim için de bir gün “Güzel öldüler” diyebilecek yüzsüzlükte birileri bulunur elbet.

Hala hayattayız ama umudumuz azalıyor, buna rağmen sadakayla değil, dayanışmayla bir arada duruyoruz. Bu ülkenin gerçek büyüklüğü de burada ama o da artık yıpranmış, yorgun ve üzüntüden elini ayağını oynatamıyor duruma gelmiş neredeyse.

Enkaz altında kalan hayallere olan borcumuz bu ülkeyi daha iyiye, aydınlığa taşımak. O gün bugünden başlıyor. Yeni hayatımızın ilk günü bugün. Daha iyi günler de göreceğiz halkım. Güzel günler bizi bekler.