Enkazı kaldırmak güç

Galatasaray, yeni hocasıyla çıktığı ilk maçta, takım olmayı kendisinden çok daha erken ve daha iyi başarmış Hatay karşısında 60 dakika dayanabildi.

Öncelikle, şunu belirtelim, 4,5 sezonluk, Fatih Terim gibi baskın bir teknik adamın döneminin ardından göreve geliyorsanız bırakın 3 günü, 3 haftayı, 3 ay sonunda dahi takıma kendi karakterinizi oturtmanız zor olabilir, o yüzden bu akşam sahaya çıkan Galatasaray’ın, son birkaç sezonki deplasman karakterinden çok değişik bir performans sergilemesini beklemek anlamsız olurdu. Torrent’in kadrodaki futbolcuları oynatacağı yerler, kaleyi direkt gören frikikler veya penaltı dışında skoru doğrudan etkileyecek bir imkanı olmadığını yineleyelim. Örneği hafta içinde çok fazla dile getirilen, duran toplarda sarı-kırmızılıların daha fazla gol bulup bulmayacağının cevabını almak için bir süre beklemek gerekiyor. Zira, bu tip organizasyonların oturması için de belli bir süre çalışma ve otomatikleşme gerekiyor. Buna rağmen Galatasaray orta sahasının, küçük pas üçgenleri ile topu rakip alanın ilk metrelerine aktarıp oradan Boey ve Van Aanholt’u kaçırmak istediği ilk dakikalardan itibaren belli oldu, ilk gol de böyle bir paslaşmanın ardından geldi. Bu golün atıldığı bölüm de dahil Hatayspor’un oyundaki ağırlığını inkar edemeyiz. Evet Hatayspor’la deplasmanda mücadele ediyorsanız, rakibinizin oldukça yetenekli ön alan silahlarını da göz önüne alarak topu rakibe bırakabilirsiniz, fakat Torrent’in takımının problemi topu ön alanda 3-4 saniyeden fazla tutamaması idi ve bunun önemli sebeplerinden birisi Halil’in arkasındaki takımı peşinden sürükleyen bir futbolcu olmak yerine daha çok uzak forvet karakterinde olması ve topu ayağına her aldığında, takımın geri kalanından bağımsız anlamsız ikili mücadelelere girmesi.

Halil’in ikinci yarıda kenara gelmesini, yukarıda açıkladığımız tabloya bakarak anlayabiliriz, fakat bu savunma ikilisinin arasına giren oyun kurucu orta saha oyuncusunun Galatasaray’a yıllardır hiçbir fayda getirmediğini de söylemek lazım. Bunu Terim, 20 yıl önce Felipe ile, Hamzaoğlu Sneijder ile denedi, bu akşam da Aytaç’ın girişi ile olmayacağı belliydi. Aytaç’ın girişi bir diziliş değişikliğini de beraberinde getirdi ve Torrent’in oynadığı bekleri çizgiye indirme kumarı gidiş yolu her ne kadar doğru olsa da (zira Galatasaray Van Aanholt ile son derece verimli bindirmeler yaptı) sonuç olarak galibiyetin mağlubiyete dönüşmesiyle sonuçlandı.

Sarı-kırmızılıların özellikle bekleri çizgiye indirme çabası ve topu üçüncü bölgede alan her oyuncunun rakip kaleyi bir an önce görebilmek için dikine oynamaya çabalaması takdire şayan. Torrent, bu ligin en hazır takımlarından birisi ile oynadı ve ortaya koyduğu felsefe özellikle dış saha maçları için umut veriyor, tabii kapanan takımlara karşı nasıl bir oyun planı ile çıkacağını göreceğiz. Devraldığı takım, hep bazı oyuncular hem de oyun planları açısından bir enkaz ve bunu kaldırmak kolay olmayacak.