İktidara göre OHAL, sadece demokrasiye, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaştırmaya yönelik olacaktı. Olmadı. Meclis bombalanırken tek vücut olan vekillerden, milyonlarca insanın oyunu alarak seçilen HDP’liler hapsedildi. CHP’liler sözlü, silahlı saldırıya uğradı. Meclis’in tavanı üstlerine yıkılırken halka haber ulaştırmaya çalışan İMC TV kapatıldı. Masallar, türküler sakıncalı bulundu. Barış talep eden edebiyatçıdan, dil bilimciden, karikatüristten, akademisyenden terörist çıkarmaya; yazıdan, haberden bomba yapılmaya çalışıldı. Darbeye karşı demokrasinin güçlendirilmesi konusunda toplumun her kesiminden destek bularak gelişen ortak akıl; OHAL’in, hak ve özgürlükleri rafa kaldıran, insanları bizden-onlardan diye bölen baskıcı uygulamalarıyla paramparça edildi.

“21.yüzyılın ensar olan devleti Türkiye’dir.”

“Ne istediler de vermedik” sitemiyle kayda geçen o büyük ittifaktan geriye bugün, bütün kurumlarına girilmiş, bütün sistemlerine sızılmış, dostu az, düşmanı çok, dümeni kırık ve ille de başkan olacağım, adı cumhur olmuş olmamış hiç fark etmez, ille de ille de... diye tutturan bir liderin refakat ettiği ağır yaralı bir Türkiye kaldı. Baskı ve şiddet çemberi daraldıkça yönetmek zorlaştı. İktidar zorlandıkça OHAL güçlendi. Dört ay önce topla tüfekle hedef alınan demokrasi bugün ‘olağanüstü durumla’ yerle bir ediliyor. Halkın, vekillerin sahip çıktığı parlamento KHK’lerle etkisizleştirildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir” diyerek savunduğu OHAL ilânının üzerinden geçen 4 ay boyunca 100 bin gözaltı yapıldı. 40 bin kişi tutuklandı. 105 kamu görevlisi meslekten ihraç edildi. Televizyon, dergi, radyo kapatıldı. Belediye başkanları görevden alındı. Üniversitelerde rektör seçimleri kaldırıldı. Gazeteciler, yazarlar tutuklandı. Olağanüstü hâl, iktidarın önünde engel gördüğünü süpürmek için olağanlaştırdığı bir hâle dönüştü. Başbakan Binali Yıldırım: “Bu OHAL’in en önemli şeyi, darbelerde millete ilân edilir, biz kendimize ilân ettik”.

Bu ‘kendine göre’ OHAL kapsamında, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 370 derneği kapattıklarını duyurdu. “Neden? Oralarda konaklayacaklar, pinekleyecekler, teröre destek sağlayacaklar, biz de onları meşru bir organ olarak göreceğiz. Vurduk kilidi, gitti.” Şahin ‘demokrat’ Soylu’nun “hadi bakalım açın da görelim” diyerek faaliyetlerine son verildiğini söylediği derneklerin içinde çocuk, kadın ve hukuk dernekleri var. Bunlardan biri Gündem Çocuk Derneği. Yıllardır eşitsizliğe, istismara, ihmale karşı çıkıp çocukların yaşam hakkını savunarak ‘pinekliyorlardı.’ Çocukların ancak barış ortamında mutlu, umutlu bir geleceğe sahip olabileceğine inanarak ‘konaklıyorlardı.’ Tacizde, tecavüzde; çocuk gelin, çocuk işçi sayısında ön sıralarda olan Türkiye’de gündemleri de meseleleri de hep çocuktu! Gözü kulağı cezaevindeki çocuklarda hak ihlallerini raporluyorlardı. Okullarda, yurtlarda çocukların taciz ve tecavüze uğramasının önüne geçmek ve hesap sormak için mücadele ediyorlardı. Yılda en az 20 çocuğun hayatını kaybettiği okullarda fiziki güvenlik ihmalleriyle ilgili bir proje yürütüyorlardı. Okulların da uyması gereken kuralların yazılı olduğu 60 bin okula dağıtılacak kitapçıklarını basamadan kapısına kilit vuruldu.

Bir diğeri Van Kadın Derneği, (VAKAD). Şiddet gören kadınlara hukuksal, sosyal, ekonomik ve psikolojik destek vererek ‘pinekliyorlardı’. Senece 300 şiddet mağduru kadına destek olarak ve mülteci kadınlara Türkçe okuma yazma dersleri vererek ‘oralarda konaklıyorlardı.’ Ocak 2017’de 92 köyden 8 bin kadına ulaşmayı hedefledikleri projelerine başlayamadan kapısına kilit vuruldu. Muş Kadın Çatısı da çocuk evliliklerine karşı mücadele yürüterek ‘pinekliyordu.’ Son iki yılda 6 bin kız çocuğu ve 600 ebeveyne ulaşmış, çocuk hakları ve erken yaşta yapılan evliliklerin zararları üzerine seminerler veriyordu. Kız çocuklarına yönelik bir eğitim programı başlatamadan kapatıldı. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD) ezilenlerin avukatlıklarını yaparak ‘pinekliyorlardı’. Onların, karakolda öldürülen Festus Okey’in, işkencede öldürülen Engin Çeber’in, özgürlük isteyen öğrencilerin, derelerine sahip çıkan köylülerin, güvencesiz işçilerin, hapsedilen gazetecilerin, vekillerin dosyalarına bakarak ne büyük suç işlediklerini tahmin edersiniz. 450 yoksul aileye düzenli gıda yardımı yapan VAN-DER, açlık sınırında yaşayan 32 bin insana ulaşan Sarmaşık Derneği ve bunun gibi 370 dernek kapatıldı. ENSAR açık. “21.yüzyılın ensar olan devleti Türkiye’dir.”