Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün 2011 yılında kapatılmasını eleştiren Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Tuğrul Şahbaz,”Enstitü faaliyet gösterseydi şu anki aşı tartışmalarını belki de bitirebilirdi” dedi.

Enstitü kapatılmasaydı aşı tartışmaları bitebilirdi

Berkay SAĞOL

Cumhuriyet'in ilk Sağlık Bakanı Doktor Refik Saydam tarafından 1928'de kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, 1998'de aşı üretimini durdurdu, 2011 yılında da kapatıldı. O tarihe kadar 17 aşı üreten Türkiye, bugün tüm aşıları ithal eden bir ülke haline geldi. Bu enstitünün amacı, hızla yayılan enfeksiyon yani Covid-19 gibi hastalıklarla mücadele etmekti.

Enstitüde, Tifüs, Dizanteri, Kolera, Veba, Meningokok, Stafilokok, Boğmaca, Brusella, Oral BCG, İntradermal BCG, Difteri, Tetanoz, Kızıl, Alimunyum presipiteli karma aşılar, Lekeli humma, Kuduz, Çiçek ve geçtiğimiz aylarda Türkiye'de Covid-19 salgınıyla beraber bulunamayan grip aşısı da üretiliyordu. Türkiye 1940’lı yıllarda, Ortadoğu ülkelerine Tifüs aşısı satacak duruma gelmişti.

ENSTİTÜ KONTROL MEKANİZMASIYDI

Enstitüyle ilgili BirGün'e bilgi veren halk sağlığı uzmanı Dr. Tuğrul Şahbaz, enstitüde sadece aşının üretilmediğini aynı zamanda kadrolarında yetiştiğini söyleyerek, "Enstitüde çok ciddi bir şekilde asistan eğitimi veriliyordu. İlk olarak kimya, bakteriyoloji, farmakodinami olmak üzere ana dallar üzerinde çalışma yapıldı. Bu enstitü aynı zamanda üretilen aşıları ve ilaçları da kontrol ediyordu. Yani üretilen ve ithal edilen tüm aşıların ve ilaçların güvenirliğini test ediyordu. Refik saydam aslında bir kontrol mekanizmasıydı. Faaliyet gösterseydi şu an ki tartışmaları belki de bitirebilirdi" dedi.

Kendi aşımızı üretebilecek kapasitedeyken bunu 2011 yılında kaybettiğimizi vurgulayan Dr. Şahbaz, "Bu üretimi bilerek ve isteyerek kaybettik. Böyle enstitüleri eğitim ve teknoloji alanında geliştirmezseniz o zaman orası yavaş yavaş geride kalır. Dünyanın düzeni bu şekilde. Ben göreve başladığım dönemde kuduz aşısı bizim ülkemizde üretiliyordu, kuduz serumu da buna dahil. Zaman içinde daha iyi teknolojilerle aşılarımızı geliştirebilecek iken yenilemedik ve bu yüzden bizim ürettiğimiz aşıların yan etkileri daha fazla olmaya başladı. Bir süre sonra denildi ki 'Daha iyisi varken niye bununla uğraşıyoruz?" parasını veririz alırız mantığı yürütüldü” diye konuştu.

enstitu-kapatilmasaydi-asi-tartismalari-bitebilirdi-816381-1.

1998 yılında üretim faaliyetleri durdurulan enstitünün 2011 yılında da tamamen Sağlık Bakanlığı'nın bir birimi olan halk sağlığı kurumuna devredildiğini kaydeden Dr. Şahbaz, şunları söyledi:

“1998 yılından itibaren aşı üretebilecek kadrolar dağıtıldı. Bugün Türkiye'de yaklaşık 9-10 farklı yerde aşı üretimi ile ilgili çalışmalar yürütülüyor ve devlet destek veriyor. Ancak hepsi birbirinden bağımsız çalışıyor. Bu ekiplerin bir arada, hep beraber çalışması gerekiyor. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü bunu başarıyordu. Bu enstitü tekrar açılırsa kaynaklar bölünmez ve çalışmalar iyileştirilir. En baştan bir yapılanma gerekmiyor enstitünün sadece tekrar açılması yeterli. Bilim insanları geri kalan her şeyi başarır.”

CHP’DEN HIFZISIHHA İÇİN KANUN TEKLİFİ

Öte yandan CHP, kapatılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Başkanlığının yeniden kurulması için kanun teklifi verdi. CHP Grup Başkanvekilleri Engin Özkoç, Engin Altay ve Özgür Özel imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan dilekçede, "Ülkemizde yeniden aşı üretilebilmesinin sağlanması amacıyla hem bulaşıcı hastalıklara karşı savaşımda bilimsel bir araştırma merkezi hem de aşı Ar-Ge ve üretim merkezi olacak şekilde Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Başkanlığının yeniden açılması amaçlanmaktadır" denildi.