Toplumda epilepsiyle ilgili birçok önyargı bulunuyor. Prof. Dr. Ersin Erdoğan, epilepsiden korkulmaması gerektiğinin altını çizerek, “Epilepsi, bulaşıcı olmayan, ilaç ile iyileştirilebilen, hastaların normal hayatlarına devam edebildiği, meslek sahibi de olabildiği bir hastalıktır” diyor

Epilepsiden korkmayın

Haber Merkezi

Epilepside yaygın yanlış inanışlar, kötü sonuçlar doğuruyor. Türkiye’de bir milyona yakın epilepsi hastası bulunuyor. Epilepsi hastalığı, yüzde 65 ila 70’i ilaçla, geri kalan ilaca dirençli olguların tedavisinde ise epilepsi cerrahisi ve epilepsi pili olarak isimlendirilen yöntemler ile tedavi edilebilen bir hastalık. Ancak hasta yakınlarındaki bilinçsizlik ve hastalığı tanımama nedeniyle, hastalar tedavi edilemiyor, toplumdan dışlanıyor. Tedavi uygulanmayan hastalar nöbet sırasında fiziksel yaralanmalara, banyo veya yüzme sırasında nöbet meydana gelirse boğulmalara maruz kalıyor. Depresyon ve kaygı duyabilen hastalar, hafıza veya diğer düşünme becerilerinde azalma da yaşayabiliyor. Çocuklarda gelişimsel gecikmelere neden olan epilepsi hastalığının, ani ölüm riski potansiyeli de mevcut.

Epilepsi hastası olan aileleri uyaran Beyin ve Sinir Hastalıkları Cerrahisi Uzmanı ve Türk Nöroşirürji Derneği üyesi Prof. Dr. Ersin Erdoğan, “Kişilerin epilepsili olduğu bilinmeli, saklanmamalı, gerekli önlemler vaktinde alınmalıdır. Yaygın yanlış inanışlar yüzünden hastalar gerekli tedaviyi alamıyor ve toplum tarafından dışlanıyor. Epilepsi, bulaşıcı olmayan, ilaç ve tıp bilimi yöntemi ile iyileştirilebilen, hastaların normal hayatlarına devam edebildiği, meslek sahibi de olabildiği bir hastalıktır. Hastalık kimi hastalarda uzun yıllar, hatta ömür boyu hastaya eşlik edebilir. Hastalığı tanımak, buna göre yaşam aktivitelerini düzenlemek, hekimin tavsiyelerine uymak, yaşam aktivitelerini düzenlemek gerekir” diye konuştu.

RUHSAL BOZUKLUK YA DA BULAŞICI DEĞİLDİR

Epilepsi hastalığı ile ilgili en yaygın yanlışların başında hastanın nöbetinden dolayı, hastalığın doğaüstü güçlere bağlı oluştuğu, ilaç ve tıp bilimi dışı yöntemlerle iyileşebileceği inancı geliyor. Toplumda, hastalığın ruhsal bir bozukluk sonucu ortaya çıktığı, bulaşıcı bir hastalık olduğu kanısı da en yaygın yanlışlardan ikisi. Epilepsinin tedavi edilemez bir hastalık olduğu algısının değişmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ersin Erdoğan, “Epilepsi nöbeti geçiren kişiler topluma rahatlıkla katılabilir. Günlük aktivitelerini rahatlıkla yerine getirebilir. Epilepsili hastalar eğitim hayatlarına devam ettiği sürece meslek sahibi olabilirler, çalışma hayatına katılabilirler. Epilepsi nöbeti demek için mutlaka kol ve bacaklarda kasılma ve çırpınma olması gerekmiyor. Farklı semptomlar da görülebiliyor. Halk arasında nöbet geçiren kişilerin ağzına kaşık gibi cisimler sokulması hasta için çok tehlikeli durumlar ortaya çıkarabilir. Nöbet geçiren kişilere soğan keskin kokular koklatılmamalı. Hasta en yakın hastaneye ya da sağlık kuruluşuna götürülmelidir” ifadelerini kullandı.

ALKOL VE AŞIRI KAHVEDEN UZAK DURUN

Prof. Dr. Ersin Erdoğan, hastalara şu uyarılarda bulundu: Epilepsi hastalarının günlük yaşam aktivitelerine de çok dikkat etmeleri gerekir. İlaç tedavisi ile kontrol altında iken sadece uykusuzluk ya da parlak ışıklara maruziyet nedeni ile nöbetleri tetiklenen, düzenli giden seyri olumsuz yönde etkilenen hastalar mevcuttur. Öncelikle hastaların ilaç tedavilerini hekimlerin önerdiği şekilde tam doz ve saatinde kullanmaları gerekir. Uyku saatlerine kesin olarak dikkat edilmelidir. Öğünler saatinde alınmalı, aç kalınmamalı. Alkol, yabancı madde, aşırı kahve tüketimi, uyarıcı yiyecek ve içeceklerin nöbetleri tetiklediği bilinmekte. Karaciğer üzerinden metabolize olan ilaçların kullanımı durumunda benzer gruptan ek ilaçlar almak ya da bazı gıdaları yoğun şekilde tüketmek bu kimyayı değiştirebileceğinden önerimiz birtakım yiyecekleri diretmektense dengeli ve sağlıklı beslenmektir.”