Erdal İnönü…

Bilgi çağını yaşıyoruz!.

Bilime yatırım yapan ülkeler bugün dünyayı acımasızca kendi çıkarları için yönetiyorlar!..

Gelişim hızı ile değişim hızı geometrik olarak arttıkça dünya egemenlerin eline aynı hızla geçiyor.

Bilgiye ulaşmak artık çok kolay!..

Sınıf farkı aranmaksızın bilgi sahibi olabilmek mümkün…

Yani her sınıf, kolayca ihtiyaç duyduğu bilgiye erişebiliyor. Ancak erişimdeki maliyet sınıflar arasındaki farkı daha da açıyor…

Bilgi, yeni düşünceleri, yeni düşünceler yeni taraftarları, yeni taraftarlar da yeni siyasetleri oluşturuyor!..

İnsanlar ve kültürleri birbirilerini etkiledikçe siyaset yapma biçimi de değişmek zorunda kalıyor!..

• • •

Türkiye’deki “Rejim değişikliği ile ortaya çıkan tek adam uygulaması” dünyadaki değişimi yakalayamayan siyasetçilerin ülkemize yaptıkları en büyük kötülük!..

• • •

Bugünkü değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor.

Siyaset, yapma biçimini geliştirecek yerde daha da gerileştirmeye çabalıyor!..

• • •

Siyaset hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi olan düşüncelere, güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanır!..

Onların peşinden gitmeye çalışır. Güvendiği insanları sonsuza dek yaşatır...

Çıkan sonuç şu ki; samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk hiçbir zaman unutmuyor!..

• • •

Bunları neden yazıyorum?

6 Haziran Erdal İnönü’nün doğum günüydü!..

Her yıl olduğu gibi onu sevdikleriyle birlikte andık…

Mevcutları gördükçe, onun değerinin ne denli büyük olduğunu bir kez daha anladık…

O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost yani insan gibi insandı!..

• • •

Erdal İnönü, 12 Eylül faşist darbesi sonrasında Türkiye’nin demokratikleşmesinde önemli rol alan bir siyasetçidir.

İnönü’yle birlikte çalışmak bana müthiş bir öğreti ve deneyim kazandırmıştır!..

O yıllarda Erdal İnönü, faşist yönetimin karşısına SHP’nin genç bir kadrosuyla çıkmıştı.

SHP sol bir partiydi.

İnönü SHP’yle, Türkiye’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletiyle yönetilmesi için mücadele ediyordu!..

Ülkemizi, insana saygılı, emeğin en yüce değer olarak kabul edildiği bir yer haline getirmeye çalışıyordu...

Genel sekreterliğim döneminde Erdal İnönü’nün liderliğinde SHP, insan hakları, eşitlik ve özgürlük konusunda çok önemli adımlar attı...

İşkence, baskı, hak ihlalleri ve sömürü düzenine yoğun bir şekilde karşı çıktı...

Dışlanmış büyük çoğunluğun partisi olmak üzere örgütlendi...

Kürtleri, Alevileri, devrimcileri ve yurtseverleri korudu...

Onlarla birlikte yol aldı...

Halkın temel haklarının yılmaz savunuculuğunu yaptı...

Ekonomik kalkınmadan, kültürel gelişmeden ve adil paylaşımdan yana projeler üretti...

Adil paylaşım için çaba gösterdi…

• • •

Erdal İnönü’nün bu ülkeye bizlerle birlikte belki de en büyük hizmeti, Kürt halkının varlığını egemenlere kabul ettirmek oldu!..

1989 Kürt Raporlarıyla başlayan kararlı çalışma ve etkili eylemler sayesinde yüzyıllardır süren “İnkârcı politikalar” kırılmaya başlandı...

• • •

O dönemde “Faşist cunta” insan doğasına aykırı yasalar çıkarıyordu...

Bunlardan en vahimi “ana dil Türkçedir” kanunuydu(!)..

Düşünün, “çocuk doğduktan sonra anası hangi dili bilirse bilsin önemli değil, Türkçe konuşmaya mecburdu!..”

İnönü’nün ilk yaptığı işlerden biri bu yasayı yok saydırmak olmuştu..
Başta İnönü olmak üzere tüm SHP milletvekilleri “resmi dil Türkçedir” yasasının çıkmasını sağladı. Böylece Kürt varlığı, diliyle, kültürüyle ülkenin en önemli parçası olduğu belirlendi.

• • •

1991 seçimlerinde kurulan Kürt partisi HEP’le birlikte SHP’nin parlamentoya girişi, bugün bile iyice anlaşılamayan tarihi bir devrimdir...

Bu cesur karar, büyük engellemelere rağmen ülke çıkarı adına Erdal İnönüve kadrosuyla alınmıştı...

Bu karar o kadar önemlidir ki, Süleyman Demirel gibi inkârcı politikaların etkin yandaşı olan bir siyasetçiye “Kürt realitesini tanıyorum!” dedirtmiştir.

• • •

İnönü’nün başında olduğu SHP, kuruluşunun hemen sonrasında 1987 yılında önce, “yasakların kaldırılması” referandumunun öncüsü olarak siyasi yasakların kalkmasını sağlayan önemli güç oldu.

Sonra, “Limon Kampanyası”yla 1987 genel seçiminde ana muhalefet partisi,1989 yerel seçimlerinde başta bütün büyükşehirler olmak üzere kentlerin 2/3’ünde belediye başkanlıklarını alarak yerel iktidar partisi haline gelmişti...

Erdal İnönü liderliğindeki SHP 1991 seçimlerinde DYP ile koalisyon hükümetini kurdu.

Böylece 5 yıllık bir parti olan SHP, İnönü ve kadrosu ile hem yerel iktidar hem de hükümet ortağı olarak tarihe geçti.

• • •

SHP Türkiye’nin demokratikleşmesinde tarihi görev yapmıştır.

Emperyalist ülkelerin Körfez Savaşı, çekiç güç, Ortadoğu’da bir Kürdistan devleti kurulması ve BOP’un harekete geçmesi için attığı adımların yarattığı kaos ortamında kurulan koalisyon hükümeti, müthiş bir kıskaç içinde olmasına rağmen sağduyulu hareket ederek ülkenin daha büyük sorunlarla karşılaşmasını engelledi.

Ancak 1993 yılında Uğur Mumcu’nun öldürülmesiyle başlayan, suikastlar, faili meçhul siyasal cinayetler, bombalar ve katliamlar sonrasında devletin yapısı değişti.

Özal vefat etti. Demirel Cumhurbaşkanı oldu. Çiller DYP’nin başına geçti. Yeni yeni kaoslar ortaya çıktı…

“Derin devletin emperyalist güçlerle yaptığı işbirliği” sonrasında Türkiye tarihinde demokratikleşme, eşitlik, haklar ve özgürlükleri genişletebilecek, Kürt ve Alevi sorununu çözebilecek ilk ve belki de tek olacak bir siyasal yönetim olan SHP/DYP koalisyonu 1995’te yapılan erken seçimde sona erdi.

• • •

İnönü dünyadaki değişimi takip eden, bilgiye inanan, hatta yeni bilgilerin oluşmasına katkı sunan bir siyasetçiydi. O yıllar öncesinden Türkiye’nin içine düşebileceği durumun farkındaydı!..

Gelişimi izlerken geleceği oluşturma doğrultusunda düşünceler ortaya koyardı.

Bize, bugünden daha çok gelecekle ilgilenmemizi salık verirdi!.

Çünkü biliyordu ki gelecek, bugünden kurulur!..

• • •

Şayet siz dünden bugünü planlamamışsanız ,bugün, “bugünü kurtarmanız” mümkün değildir!..

• • •

İnönü demokrattı. Parti içi haklara, hukuka ve tabanın önerilerine saygılıydı...

Örgüte değer verir, demokratik kuralları sonuna kadar işletirdi.

Kimseye tuzak kurmazdı. Kimsenin önünü kesmezdi!

Özgüveni vardı!.. Bir bilim insanı olmanın getirdiği sağduyu ile herkesi kucaklardı.

Korkusu, kompleksi, gizli düşünceleri yoktu!.

Göründüğü gibi olan biriydi!..

Genel Başkan olarak herkes gibi çekinmeden “tüm üyelerle yapılan önseçime” bile girdi...

• • •

Kısaca Erdal İnönü bir liderdi!..

Yerinin doldurulması zor!..

Erdal İnönü bugün hâlâ Türkiye’nin her yerinde özlemle anılıyor ve aranıyor!..