Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Adalet yürüyüşüne’ karşı yavaş yavaş tehdidin dozunu yükseltmeye başladı. Yargıya talimat vererek, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutuklanmasını buyurdu. Böylece bir kez daha “Yasama da yürütme de yargı da bana bağlı” itirafında bulundu. “Hukuk benim” dedi.

•••

Adalet iki dudağı arasında. Her şey kendi bekası için. Türkiye’de hukuksuzluk bir abide gibi dikilmiş durumda. Hal böyleyken Erdoğan’ın “Hak sokakta değil adliyede aranır” sözleri komik bir paradoks gibi.

•••

Açıkçası Erdoğan her haliyle; sözleri, korkuları, duruşuyla gerçek bir siyasal İslamcı figürün hakkını veriyor. Demokrasiyle gelen ama demokrasiden zerre haz etmeyen bir lider. Demokrasi var ama ona kadar, onun belirlediği ölçülerde!

•••

Hak ve özgürlükleri ‘duruma uygun’ ve ‘işine geldiği kadarıyla kullanılacak kavramlar’ olarak görüyor. Şüphesiz gerçekte tanımların ne olduğunu biliyor ancak buna uygun davranmak işine gelmiyor. Her ifadesi skandal. Sıkışan, şişen, kırılmak üzere olan ülkenin, “İktidar lütfettiği ve izin verdiği için yürüyorsunuz” gibi sözlerle rahatlaması mümkün değil. Toplumun bir bölümü gözünü kapamış olsa da bitmeyen ve devlet eliyle yaratılan her türden kriz derinleşiyor.

•••

Artık Türkiye’nin hiçbir alanda yönetilemediği ortada. Kurumların, kişilerin, söz sahiplerinin bağımsızlığını kaybetmesinin doğal bir sonucu bu. ‘Ortak bir payda bulmak’ yerine ‘talimat vermek’ üzerine şekillenen yeni yönetim anlayışı ile işin içinden çıkılması mümkün değil. Tek adama hizmet eden devlet görevlileri, bürokratlar, medya kurumları... Dünyanın her yerinde buna faşizm deniyor.

•••

Erdoğan, tarihte tekrar tekrar denenen ancak her defasında sonucu aynı olmaya mahkum oyunu oynuyor. Bundan vazgeçmeyecek çünkü başka şansı yok. Tamamen yitirilmiş gerçeklik duygusuyla altı boş kavramlar topluma dayatılıyor. Artık Saray ve AKP iktidarının ne bir vaadi ne de uzlaşma adımı var. Nicedir çark, sadece savaş ve ayrışma kurgusu ile döndürülmeye çalışılıyor.

•••

Yurttaşlar, Türkiye tarihinde ilk kez bu kadar keskin bir biçimde ‘milli’ ve ‘milli olmayan’ şeklinde ayrılıyor. Neye göre, kime göre, hangi hakla sorusu önem kazanırken, işlerin uzun bir süre daha böyle gitmeyeceğini anlamak zor değil.

•••

Türkiye içeride bir balon gibi şişerken, dışarıda da patlamak üzere. Giderek yalnızlaşıyor. Hatta artık tek başına kalıyor. Dünyada İhvan kuşağının tasfiyesi yeni gelişmelere gebe. Türkiye’nin bir yol ayrımında değil birkaç yol ayrımında birden bulunduğunu anlamamak için kör olmak lazım. Üstelik her ne olacaksa kısa sürede olacak.