Türkiye’de yaşanan basın özgürlüğü ihlalleri İsveç basınında yer buldu. Ülke basınının köklü gazetelerinden Svenka Dagbladet, konuyu, geçen hafta pazartesi günü ”Örnek gösterilen Türkiye, gazetecileri hapse atıyor” başlığıyla okuyucularına duyurdu. Habere, gazetenin 2001’den beri Ortadoğu ve Türkiye muhabirliğini yürüten Bitte Hammargren, imza attı. Merkezde, Stockholm’de çalışan Hammargren, sık sık Türkiye ve bölge ülkelere seyahat ediyor. Bu haber için de Hammargren bir İstanbul ziyareti yapmış ve haberini kurarken belirlediği Türk gazetecilerle bir araya gelip görüşler almış. YeniŞafak’tan köşe yazarı Hilal Kaplan, televizyon muhabiri Defne Asal ve gazeteci Vedat Kurşun, İsveçli okuyuculara Türk basının durumunu aktarmışlar. Deneyimli, İsveçli gazeteci Bitte Hammargren’in Türk basınında son dönemde yaşananlara hâkimiyeti oldukça yüksek.

Arap Baharı’nı yaşayan ülkelere model olarak sunulan Türkiye’de, basına ve düşünce özgürlüğüne uygulanan baskı, ürkütücü bulunuyor. Gazetecilerin, sağlam temellere dayanmaksızın hapse atılması, sansürün sınırlarının kabul edilemez şekilde hükümet eliyle genişletilmesi, basın cinayetlerinin faili meçhul olarak kalması, Türkiye’de basın özgürlüğüne getirilen sınırlamanın temelleri olarak gösteriliyor. AKP hükümetinin daha önceki senelerde yaptığı reformlardan sonra, demokratikleşme sürecinde geriye doğru vites atıldığının altı çiziliyor.

Hammargren haberinde, Türkiye’nin, fikir ve basın özgürlüğünü izleyen organizasyonlar tarafından bölgede tekrar hedef tahtasına düştüğünü duyuruyor. “Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to protect journalists), Sınır Tanımayan Gazeteciler ve Uluslar arası Pen, Türkiye’de neler olduğunu anlama peşinde” diyor. İsveçli okuyuculara, Türk hükümetinin, gazetecileri hapse atarken bu kişilerin ya terör örgütleriyle ya da ordu ihtilalcılarıyla bağlantılı olduğunu ileri sürdüğü, duyuruluyor. Türkiye’de bu son dönemde, terör suçu kavramının tercümesinde, büyük bir yoğunlaşma olduğu aktarılıyor.

İsveçli gazeteci, basın mensupları için reva görülen uzun tutuklu bulunma sürelerinin Türkiye’de hukuka güvensizliği arttırdığını söylüyor. Ergenekon davasında Mustafa Balbay’ın neredeyse dört yıldır tutuklu yargılanması ve gerekçe olarak Balbay’ın hükümeti devirme planları yaptığının gösterilmesi, Hammargren tarafından kabul edilemez addediliyor. Türkiye için “90’lardaki faili meçhul cinayetler ve 2007’de Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesi, şimdiki zamana gölge düşürüyor” deniyor. Svenka Dagbladet’in bölge muhabiri, “Türkiye kutuplaşmış bir ülke ama kutuplar ikiden fazla” diyor ve bu kutupları; Kemalist topluluğa karşı İslamcı AKP hükümeti ile yeni Anadolu orta sınıfı ve üçüncü köşede Kürt meselesi olarak özetliyor. Türkiye’de Kürt meselesini gündeme getirenlerin PKK savunucusu, Başbakan Erdoğan’ı eleştirenlerin hükümet düşmanı olarak damgalandığı söyleniyor.

SvD’nin, AKP hükümetini topa tutan bu habere sayfalarında yer ayırması, Başbakan Tayyip Erdoğan’a ve hükümetine verilen uzun dönemli kredinin bittiğinin habercisi. “Silah satıyorum” diye Arap Baharı’nı görmezden gelmeyi başarmış İsveç hükümetinin henüz, Tayyip Erdoğan eliyle Türk basınına uygulanan sansürü, sağlam bir şekilde kınamışlığı yok ama İsveç basını, demek kendini artık tutamadı. BirGün’den 100 bin lira isteyen Başbakan Erdoğan, karartsın gözünü, “kişilik haklarını ihlalden” İsveç basınında çıkan bu habere de dava açsın. Yedirmesin hakkını. Hakkıdır, Başbakanımızın şimdiden önlemini alması. Yoksa örnekleri biliniyor, toplanıp AKP hükümetini yıkamaya çalışır Ergenekoncu terörist İsveçli gazeteciler.