İktidarın tüm defolarının göründüğü bir hafta yaşadık. Bir tripotlu mafyaya bile karşı koyamadılar. Turizmde ise büyük bir skandala imza attılar. Erdoğan tatildeyken ülke adeta yangın yerine döndü. Geçen hafta sesi pek çıkmayan Erdoğan, bu hafta “İpler bende” demek için durmadan konuşacak.

Erdoğan bu hafta sahneye çıkacak

AKP, kurulduğundan bu yana böyle bir 15 gün geçirmemiştir. Buna 15 Temmuz ve seçim kaybettikleri 31 Mart da dahil. Tam anlamıyla bir çuvallama, çöküş ve basiretsiz bir iktidar görüntüsü verdiler. Attıkları her karşı adım bumerang gibi geldi kendisini vurdu. Düne kadar ortak yemeklerde boy gösterdikleri çete elebaşı kendi deyimiyle ‘bir telefon bir tripotla’ iktidara şamar üstüne şamar indirdi. Jandarma Komutanlığı’ndan İçişleri Bakanı’na kadar yanıt vermek zorunda kalındı. Bir de tabi oğlu AKP’den milletvekili olan –anladığımız kadarıyla Tolga Ağar konuşma yasaklı- Mehmet Ağar. Hepsi birden kendilerini anlatmak zorunda kaldı.

Sedat Peker dün beşinci videosunu yayımladı. Peker’in çıkışına dair onlarca teori üretildi daha da üretilecek. Belli ki Peker’in bir stratejisi var. Önce yakın tehlikeyi karşısına aldı. Hatta diğer tehditlere “Erdoğan abim” diyerek sevgisini saygısını da gösterdi. AKP’nin ya da Cumhur İttifakı’nın tamamını değil bir bölümünü hedef alan Peker’in stratejisi belli oranda işe yarıyor gibi. Bayram rehaveti değilse hükümetten Soylu’ya doğru dürüst bir destek açıklaması bile gelmedi. Anlaşılan tüm AKP kadroları Erdoğan’ın çıkışını bekliyor. Peker’in etkisi ne kadar, kimlerle birlikte bugün tüm sorulara yanıt vermek mümkün değil. Ama Peker’in bir yıl öncesine kadar, 7 Haziran seçimlerinden sonra kurulmaya başlayan ittifakın bir parçası olduğu çok açık. Emekli Amiraller bildirisinden sonra Peker’in çıkışı kurulan ittifakta ikinci veda olarak görülebilir. Üstelik kabinenin en önemli bakanına vurarak yapılan bir veda.

Bakan Soylu son 15 günün net mağlubu. Gündem değiştirmek için canhıraş biçimde bize dahil herkese saldırdı. Ama olmadı. Kendi partisi bile yalnız bıraktı.

SOYLU’YA “SEN DE Mİ” DEDİRTEN İSİM

Süleyman Soylu pandemi döneminde onlarca karar almak zorunda kaldı. Neredeyse hükümetin tüm sorumluluğunu tek başına taşıdı. Bu işin altından kalkıp AKP seçmeninin gözünde ve siyasette yerini daha da sağlamlaştırmaya çalıştı. Ama iş istediği gibi gitmedi. Hata üstüne hata yaptı. Kabinenin aldığı kararları uygulamak için çıkardığı her genelge kaosu daha da artırdı. Son olarak 17 Mayıs tarihiyle birlikte kısıtlamalarda yeni döneme ilişkin açıkladığı genelge de aynı akıbete uğradı. Üstelik ilk sert tepki parti içinden geldi. AKP Merkez Karar ve Yürütme Kurulu Üyesi Metin Külünk, İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı, “Kademeli Normalleşme Genelgesi’nin yeniden gözden geçirilmesi ve revize edilmesi gerektiğini ifade ederek, “Belirsiz Normalleşme Genelgesi işlevinde bu tarz planlar gerçekten sadece anormalleşmeyi besler” diye tepki gösterdi.

Soylu artık ne yapsa yaranamıyor. İki ay önce yapılan kamuoyu anketlerinde en başarılı siyasetçiler içerisinde ilk üçü zorlayan Soylu, son günlerde artık listede bile yok. Erdoğan bu hafta mikrofon başına geçince söyleyecekleri Soylu’nun da geleceğini belirleyecek.

İKTİDARIN FİYASKOLİSTESİ ÇOK UZUN

Yaşananların tek ‘yıldızı’ Soylu değil. İktidar skandallarını şöyle bir alt alta yazarsak her biri en az bir bakan götürecek nitelikte.

Maske rezaleti: Kültür ve Turizm Bakanlığı bir tanıtım filmi yayımladı. Turizm çalışanlarına yurt dışından geleceklere maskelerine yazdıklarıyla ‘aşılıyım’ dedirtti. Büyük bir itiraz yükseldi. Tepkiler üzerine video yayından kaldırıldı. Benzer bir olay bilindiği gibi CHP için hazırlanan videoda da yaşanmış o da yayından kaldırılmıştı.

Genelgeleri kimse anlamadı: Tam kapanmanın uygulanması için onlarca genelge çıkarıldı. Her genelgeyi açıklamak için yeni bir genelgeye ihtiyaç duyuldu. Bunların çoğuna da başta hükümet yetkilileri olmak üzere iktidardan kimse uymadı. Köyünde dolaşana ceza kesenler protestolara, asker uğurlamalarına, maç kutlamalarına rıza gösterdi.

Aşıda geriye düşüldü: Kapanmayı destekleyecek en önemli faktör aşılamanın hızlanmasıydı. Tedarikte yaşanan sorunlar nedeniyle Türkiye dünya sıralamasında gerilere düştü. Bu süreçte her gün pandemi nedeniyle ortalama 250 yurttaş öldü.

Ekonomide asıl hikaye bu hafta: Tüm göstergeler aşağıya doğru gitmeye devam ediyor. Çiftçiyi perişan ettiler. Hasat zamanı gelen ürünler tarlada kaldı. Esnaf iflasın eşiğinde. Faizler yüksek. Konut satışı dipte. Bugün piyasaların açılmasıyla birlikte dövizde yukarıya doğru hareketlenme bekleniyor. Bu yaşanırsa ekonomide faiz artışı ve çok daha yüksek bir enflasyon kaçınılmaz.

Libya-mısır’da hava tersine döndü: O kadar çok isim gitti ki Libya ve Mısır’a, Bakanlar Kurulu neredeyse o bölgede toplanacaktı. AKP iktidarı, büyük yatırım yaptığı Libya’dan kovulmaktan beter edildi. Mısır’ın da ayağına gidip yeni dönemi konuşmak zorunda kaldı.

Ve filistin: AKP sözcüleri bağırıp çağırsa da İsrail saldırıları konusunda somut bir şey yapılmadı. Sadece hamaset ve tarih anlatısı. AKP o kadar hayal kırıklığı yarattı ki Anadolu Ajansı Mescidi Aksa’dan yükselen Erdoğan protestolarını bile alkış olarak sunmak zorunda kaldı.

BU HAFTA HİÇ DURMADAN HER KONUDA KONUŞACAK

Başlarken dediğimiz gibi bu hafta Erdoğan haftası. Hiç durmadan konuşacak. Dışarıya ve içeriye mesaj vermeye çalışacak. Gündemi yeniden eline geçirmeye AKP’nin ve iktidarın dümeninin sağlam ellerde olduğunu göstermeye çalışacak. Ama artık konuşarak çok fazla yol alamayacağını o da biliyor. Topluma güven verecek hamle yapması gerekiyor. Ama önce içeriden başlamalı. Ama ittifak çatırdıyorken bunu nasıl yapacak? Aldığımız duyumlar çok hazır olmazsa da Erdoğan bu ay bitmeden seçime kadar olan dönemin stratejisi konusunda adım atacağı yönünde. Gidenler gelenler olacak. Ama görünen o ki artık Erdoğan’da zayıfladığının ve kaybettiğinin farkında. Belki de hiç beklenmedik bir şey yapıp gidiş yolunun hazırlığını yapmaya başlar, ne dersiniz?

AKP’NİN İLK ON YILI GİBİ OLACAK

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı bir televizyon programında seçimler ve sonrasına dair açık konuştu. Ortak aday ve ortak kabineden bahsetti. Anladığımız kadarıyla Millet İttifakı içinde yer alan ve alacak partilerden oluşacak bir kabine ve program bizi bekliyor. En genel hatlarıyla AKP’nin ilk 10 yılının ekonomik ve siyasal programına ve yaptıklarına yakın bir duruş izlenecek. Kılıçdaroğlu’nun anlattıklarına bakarak Millet İttifakı’nın AKP’yi, AKP’nin ilk 10 yılıyla yıkmayı hedefleyen bir muhalefet programında uzlaştığını söyleyebiliriz.

SELVİ VE HAKAN’LA BİR YERE KADAR

Hürriyet’in işi çok zor. Son derece başarısız bir yandaş medya topluluğu içerisinde tüm yük “amiral gemisi” üzerinde. Burada da iki isim herkesin birkaç adım önünde. Abdulkadir Selvi ve Ahmet Hakan. İktidarın açtığı her gediği kapatmak için elde mala sıvaya başlıyorlar. Ama hangi birine yetişsin arkadaşlar. Muhalefete mi çatsın, iktidarın yaptıklarını mı saklasın yoksa aslında şunu demek istedi deyip tercüme mi etsin. Tüm gazetecilerden farklı olarak bu isimlere iki kat yıpranma bedeli verilmeli.