AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavalı’nın serbest bırakılması gerektiğini açıklayan ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyeliğinden istifa eden Bülent Arınç'a tepki gösterdi, "Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasını tavsiye edilmesi beni rencide etmiştir" dedi.

Erdoğan'dan Bülent Arınç'a sert tepki

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına ilişkin konuşan Erdoğan, "Aldığımız tedbirlerin yol açtığı sıkıntıların farkındayız. Salgının önüne geçemezsek daha sonra can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalabilir. Milletimden sabır ve destek istiyorum" dedi.

"Cumhur İttifakı, Türkiye'nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir. diyen Erdoğan, "Sayın Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi, bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir" dedi.

Selahattin Demirtaş ve Osman Kavalı’nın serbest bırakılması gerektiğini açıkladıktan sonra Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyeliğinden istifa eden Bülent Arınç'a tepki gösteren Erdoğan, "Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasını tavsiye edilmesi beni rencide etmiştir" dedi. Erdoğan, "Yeminli Türkiye düşmanlarını anladık. CHP içindeki tetikçileri anladık. Yıllarca aramızdakilerin de aynı trene binmesini anlamadık" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Dünyada olduğu gibi ülkemizde de yükselişe geçen koronavirüs salgının seyrini bir an önce aşağı çekmemiz gerekiyor. Aldığımız tedbirlerin yol açtığı sıkıntıların farkındayız. Salgının önüne geçemezsek daha sonra can acıtıcı tedbirler uygulamak zorunda kalabilir. Milletimden sabır ve destek istiyorum.

Aşı geliştirme çalışmalarında uygulama haline gelen projelerimiz var. Geliştirilen tüm aşıları yakından takip ediyoruz. Bunların bir kısmı için ön siparişleri verdik. Önümüzdeki ayın sonuna doğru ilk aşıları yapmayı ümit ediyoruz. Kendi aşımızla ilgili de önemli bir yere geldik. En geç nisanda kendi geliştirdiğimiz aşıyı da uygulama seviyesine getirmiş olmayı planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıyı da en uygun şartlarda inşallah tüm insanlığın hizmetine sunmak düşüncesindeyiz.

Birleşmiş Milletler başta olmak üzere insanlığın ortak sorunlarının çözümü için etkisiz kalan kurumların reform ihtiyacını tekrar tekrar vurguluyoruz. G20 Zirvesi'ni de insanlık olarak koronavirüsle mücadele ettiğimiz bir dönemde gerçekleştirdik. Türkiye olarak 'Dost kara günde belli olur' anlayışı ile yaklaşıyoruz. İnsan eşrefi mahlukattır. İnsana hizmet etmeyen, değer vermeyen, adalet ve güvenliği sağlamayan bir sistemin başarı şansı yoktur. Mevcut küresel sistemin ne insanı ne tabiatı koruması mümkün değildir. Salgın hem mevcut düzenin çapıklıklarını gözler önüne sermiş, hem de tüm insanlığın aynı gemide olduğunu hatırlatmıştır. 'Dünya 5'ten büyüktür' çağırmızın ne kadar doğru olduğu anlaşılmıştır.

Ülkemizin hak ve adalet eksenli attığı adımlar eleştiriye ve itibar suikastına maruz kalması haksızlıktır. Ülkemizi ve şahsımızı hedef alan bu kampanyaların kimler tarafından niçin yürütüldüğünü biliyoruz. Türkiye olarak bölgesel sorunlarla ilgilenirken, küresel sistemdeki adaletsizliği belirtirken asla yayılmacı bir anlayışla hareket etmiyoruz. Bizim hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, içişlerinde gözümüz yoktur. Biz kendi güvenliğimizi, can ve mal emniyetini sağlamaya, bölgemizin iç barışına katkı sunmaya çalışıyoruz. Uluslararası toplumun yüzleştiği yeni meydan okumalarda yeni sorumluluklar üstleniyoruz.

TÜRK GEMİSİNİN ARANMASI

Libya'ya verdiğimiz destek, ülkenin iç savaşa sürüklenmesini önledi. İç barış sürecinin önü de açılmış oldu. Doğu Akdeniz meselesinde daime soğukkanlı davrandık. Bizim sabırlı davranışımıza rağmen insani ihtiyaçları karşılayacak sivil gemimize saldırı oldu. Bunun hukukta yeri yok. Bunun da kaptanı yine bir Yunan. Oradaki sivil mürettebatı da taciz ettiler. Bütün bunlar video kayıtlarıyla tespit edilmiş vaziyette. Gerekli yerlere gönderildi.

REFORM MESAJI

Salgınla mücadele tedbirlerini, üretim ve istihdamı en az düzeyde etkileyecek şekilde hayata geçirmeye çalışıyoruz. 2020 yılını ve bu etkilerin bir müddet daha devam edeceği anlaşılan 2021 yılını kazanç dönemi haline getirmek istiyoruz. Devletiyle, iş dünyasıyla, işçisiyle, genci ve yaşlısıyla, 83 milyon olarak hareket etmemiz gerekiyor.

Olağanüstü dönemler olağanüstü çabalar gerektiriyor. Salgının dikkat ve enerjimizi dağıtmasına fırsat vermeyeceğiz.

İstihdamı korumaya yönelik tedbirlere büyük önem veriyoruz. Ekonomide yeni bir yatırım, üretim, ihracat, istihdam seferberliği başlatıyoruz. Bütçe görüşmelerinin ardından bu doğrultuda kapsamlı reformları birer birer hayata geçireceğiz. Yatırım ikliminin ayrılmaz parçası olan hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz.

Geçtiğimiz yıl kamuoyuyla paylaştığımız yargı reformu strateji belgesinde yer alan hususlarla ilgili 3 yargı reformu paketi Meclis'imiz tarafından kabul edildi. Hazırlıkları süren diğer reformları da paketler halinde Meclis gündemine taşıyacağız. İnsan hakları eylem planına da en kısa sürede son halini vereceğiz.

PARLAMENTER SİSTEMİ SAVUNANLARI HEDEF ALDI

Türkiye'nin Cumhuriyet tarihindeki en büyük reformu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişidir. Biz bunu söylerken, hâlâ parlementer sistemi savunanlar var. Parlementer demokrasiden bahsedenler var. Bu ülke yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Bunu denerken, acaba 3'lü, 4'lü koalisyonlarla ülkemizin ne hâle geldiğini bilmiyor muyuz? Bir adım ileri gidebildik mi? Hayır. Sistem değiştirildi ve yoğun şekilde yol alıyoruz.

CUMHUR İTİFAKI AÇIKLAMASI

Cumhur İttifakı, Türkiye'nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir. İnşallah önümüzdeki hukuki ve ekonomik gündemi de Cumhur İttifakı olarak hayata geçireceğiz. Sayın Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi, bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir. Bu ittifakın tek amacı ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye'ye ulaştırmaktır.

BÜLENT ARINÇ'A TEPKİ

Kürt sorunu diyorlar, ne Kürt sorunu? Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Bunları biz çözdük. Buradan tüm güneydoğuya, doğuya sesleniyorum; ulaşıma bakın, altyapıya bakın. Oralar ne haldeydi? Oraları çukurlarla döşeyenler kimlerdi? Camilerimizi yıkanlar onlar değil miydi? Niçin kayyum atanıyor diyenlere sesleniyorum; bunlar oralarda devletten aldıklarını dağa gönderenlerdi. Biz de bu kayyumlarla tüm bölgeyi tepeden tırnağa enerjisi, sağlığı, eğitimi, adaleti, emniyeti ile hala devam ediyoruz. Düzenlemeleri yaptık 15 yıl- 20 yıl önce o bölgeye gidenler şimdi tanımıyor. Bambaşta Diyarbakır, Siirt, Hakkari, Şırnak var. Barış için geldik, nerede terör varsa, nerede terörist varsa başlarını ezmek için varız. Biz hiç kimseyi dışlamadık, ötekileştirmedik. Akrep karakterli terör örgütünün kendi kendini sokarak bu fırsatı heba etmesine rağmen, bölgedeki insanlarla gönül bağını güçlendirerek yeni dönemi başlattık.

Hal böyleyken birilerinin Türkiye'yi bambaşka bir fotoğrafın içinde göstermesinde art niyet vardır. ABD'li ve AB'li çevrelerin özgürlüğün savunuculuğunu yapmadığı, başka ajandalarla hareket ettiğini herkes biliyor. CHP başta olmak üzere nereden beslendiğini işin sahipleri ikrar ediyor.

Yeminli Türkiye düşmanlarını anladık. CHP içindeki tetikçileri anladık. Yıllarca aramızdakilerin de aynı trene binmesini anlamadık. Niye hâlâ hapisteler? Bunları ödüllendirecek değiliz. Adalet derken, bu kadar ölen, dağa kaçırılan o yavruların annelerin hakkını kim iade edecek? Onlara biz hakkını aradık, bulduk, şimdi de iade ediyoruz diye kim diyecek?

Biz bunu halledeceğiz. Bu teröristlerden birinin yazdığı kitabı herkesin okumasını tavsiye edilmesi beni rencide etmiştir. Kitabını herkes okusun denilen kişi, binlerce Kürt kardeşimin, askerimin, öğretmenimin kanı olan bir terör örgütünün siyasetçi maskesi takmış savunucudur.

KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALDI

CHP'nin başındaki zat, faşizmin en sert örneklerinden birini Öğretmenler Günü'nde sergilemiştir. Haddini bil. Biz 'Başöğretmenin kurduğu partiyiz' diyeceksin, diğer taraftan öğretmenlerimize saygısızlık yapacaksın. Bay Kemal, biz 'Bana bir harf öğretenin kölesiyim' diyen bir kültürün mensuplarıyız. Sen öğretmenlerimize saygısızlık yapsan da öğretmenler bizim başımızın tacıdır. Kendisinden beklentimiz belediyelerinde önlenemez rüşvet ve yolsuzluklar salgını hakkında konuşmasıdır.

'VARLIK BARIŞI' ÇAĞRISI

Varlık Barışı'ndan yararlanma çağrısını hatırlatmak istiyorum. Bu uygulamadan yararlananların tüm sermaye araçları yurtdışından ülkemize getirildiğinde her türlü vergi ve takipden muaf olacaktır. Türkiye 2008 yılından bu yana çeşitli defalarca çıkardığımız kanunla, yüzlerce milyar liraya kavuşmuştur. 30 Haziran 2021 tarihine kadar çok büyük rakamları kayıt altına alarak ekonomimize kavuşturacağız.

YARGIYA 138. MADDE ÇAĞRISI

Buradan yargıya sesleniyorum... Diyorum ki; değerli yargı mensupları Anayasa'nın 138. maddesi beni ne kadar muhatap alıyorsa aynı şekilde benim dışımdakileri de muhatap alıyor. 138. maddeyi eze eze kullananlara karşı gereğini neden yapmıyorsunuz? Gereken adımları neden atmıyorsunuz? Size birilerinin talimat verme hakkı var mı? Benim ne kadar talimat verme hakkım yoksa, ana muhalefettekilerin de talimat verme hakkı yok. Bunun dışındakilerin de talimat verme hakkı yok. Bu talimatlar verilirken niçin gereğini yapmıyorsunuz? Bunu söylemek zorunda kaldım. Atılan adımlar karşısında yargının sessiz kalmasını ben kabullenemiyorum."


ANAYASA'NIN 138. MADDESİ

MADDE 138. – Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.