Erdoğan'dan deprem itirafı: "Yetişebilmek mümkün değildi" dedi, Kılıçdaroğlu'na yüklendi
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarın deprem sonrası yeteriz kalan çalışmalarını "Yıkım öyle büyüktü ki hepsine yetişebilmemiz mümkün değildi" sözleriyle itiraf etti. 'Zorlukları aşarak' bölgeye dünyada görülen en büyük arama-kurtarma faaliyetini ulaştırdıklarını iddia eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Buna rağmen yıkıntılar altında kalan vatandaşlarımız ve onların yakınları serzenişlerinde haklıdır." Kılıçdaroğlu'nu hedef alan Erdoğan, "'Depremin sorumlusu kim?' sorusunu sorabilecek kadar hayattan kopuk birisine ne desek boş" dedi.
HABER MERKEZİ
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 ilde, 13 milyon insanı doğrudan etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yürütülen çalışamalaların yetersiz kaldığını itiraf etti.
"Yıkım öyle büyüktü ki her binaya arma kurtarma ekibi göndersek hepsine yetişebilmemiz mümkün değildi" ifadesini kullanana Erdoğan, şöyle devam etti: "Buna rağmen yıkıntılar altında kalan vatandaşlarımız ve onların yakınları serzenişlerinde haklıdır."
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Konuşmasına Adıyaman ve Şanlıurfa'da meydana gelen sel felaketine değinerek başlayan Erdoğan, "Bakanlarımız, ekiplerimiz çalışmaları koordine etmektedir" dedi.
Devamında, 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremleri anımsatan Erdoğan "Depreme ağır kış şartlarında yakalandık. Buna rağmen devlet ve millet olarak felaket haberini alır almaz yıkımın ve kışın zorluklarını aşarak deprem bölgesine koştuk. Bakanlarımız felaketten birkaç saat sonra depremin vurduğu şehirlerimize ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladı" ifadelerini kullandı.
Konuşmasında, önümüzdeki seçimlere de işaret eden Erdoğan, başta CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefeti hedef aldı. "Biz kendimizi asla hiçbir sorumluluk üstlenmeden ortada dolaşan, sadece konuşan, yalanlarını, kinlerini tekrarlayan deprem turistleriyle kıyaslayamayız" ifadelerini kullanan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu deprem bölgesinde 'seçim kamanyası' yürütmekle suçladı.
Erdoğan'ın muhalefeti 'kampanya' yürütmekle suçladığı grup konuşmasında, partisinin deprem bölgesindeki 'faaliyetlerine' ilişkin videolar yayınlatması dikkat çekti.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bu sabah Şanlıurfa ve Adıyaman'da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Bakanlarımız, ekiplerimiz çalışmaları koordine etmektedir. Rabbim beterinden korusun.
Türkiye 6 Şubat sabahına son bir asrın en büyük felaketiyle uyandı. Devlet ve millet olarak felaket haberini alır almaz deprem bölgesine koştuk. Bakanlarımız felaketten birkaç saat sonra depremin vurduğu şehirlere ulaşarak çalışmaları koordine etmeye başladı. AFAD'dan madencilere kadar ülkemizdeki tüm arama-kurtarma ekiplerini, 90 ülkeden gelen arama-kurtarma ekiplerini, belediyelerimizi, askerlerimizi, polislerimizi, jandarmamızı, bekçilerimizi, gönüllülerimizi ihtiyaç duyulacak kim varsa bölgeye yönlendirdik. 35 bini aşkın personeli bölgeye yönlendirdik. Her sınıftan 18 bin iş makinesiyle on binlerce kamyon ve TIR'la her türlü malzemesiyle ülkemizin ve milletimizin tüm imkânlarını seferber ettik.
Ancak yıkım öylesine büyüktü ki her binaya tek arama-kurtarma personeli göndersek hepsine yetişmek mümkün değildi. Türkiye bu depremde dünyada bugüne kadar görülen en büyük arama-kurtarma ekibini bir araya getirmiştir. Buna rağmen yıkıntılar altında kalan vatandaşlarımız ve yakınları serzenişlerinde sonuna kadar haklıdır. Acılarını yürekten paylaşıyor, kollarımızı ve kalbimizi kendilerine açıyoruz. Milletimizin metaneti sağduyusu bize olan muhabbeti ve güveni karşısında diyecek söz bulamıyoruz; inşallah bu sevginin hakkını verecek, insanlarımıza mahcup olmayacağız
"BİZE DÜŞEN ACILARI PAYLAŞMAK, MADDİ KAYIPLARIN TELAFİSİNİ YAPMAK"
Bize düşen acıları paylaşmak, maddi kayıpların telafisini yapmaktır. Depremzede vatandaşlarımız da yeni bir gelecek kurma çalışmalarında yanımızda yer almaktadır. Bu sevginin hakkını verecek, insanlarımıza mahcup olmayacağız. Hep beraber Türkiye Yüzyılı'nın inşasını sürdüreceğiz.
Ölenleri geri getirmek elimizde değil. Geride kalan vatandaşlarımızı hayata bağlamak için yapılacakların yapılmasının gayretindeyiz. 14 milyon insanımızın gıda ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için hızlı ve etkin bir koordinasyon kurduk. Milletimiz asrın dayanışmasını gösterdi.
Kurduğumuz tahliye köprüleri ve kendi imkanlarıyla 3 milyonu aşkın insanımız bölge dışına gitti. Otelleri, misafirhaneleri, yurtları, boş evleri bu depremzedelerin barınmaları için hizmete açtık. Deprem bölgesinde kalan 2,4 milyon insanımıza da 433 bin çadırda ve kısa sürede sayıları 100 bine çıkacak konteynerlerde barınma imkanı sağladık. Depremde hasar gören yol, su, elektrik, haberleşme altyapısını kısa sürede hizmet verebilir hale getirdik. Yolları trafiğe açık tutarak yardımların gelişini ve depremzedelerin tahliyesini kolaylaştırdık.
Deprem bölgesinde okulları kademeli açtık. Okulların hala kapalı olduğu Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş, Hatay’da da 27 Mart’tan itibaren eğitimi başlatmak için hazırlıklar yapıyoruz.
DEPREMZEDELERE İKAMET UYARISI
Bir hususun altını çizmek isterim. Geçtiğimiz günlerde deprem bölgesinde yaşarken, başka illere taşınan ve nüfus kayıtlarını oraya aldıran vatandaşlarımız için bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınladık. Adres kayıtlarını gittikleri yerlere aldıran vatandaşlarımızın depremle ilgili haklarında kayba uğramayacaklarını güvence altına aldık. Oy kullanabilmeleri için ikamet kayıtlarını oraya aldırmaları gerekiyor.
Yıkılan şehirlerimizi 1 yıl içinde ayağa kaldırma sözümüz var. 1 yıl için de 391 bin konut, toplamda da 650 bin konut yaparak hak sahiplerine teslim etmeyi planlıyoruz. Van, Bingöl, Elazığ, Malatya, İzmir depremlerinde, Bartın, Kastamonu, Giresun sel felaketlerinde bu konutları sahiplerine veren bir iktidarız.
Zemini sağlam yerlerde kuracağız yerleşim yerlerinin yanında tarihi ve kültürel dokuyu koruma altına alacak şekilde planlama yapıyoruz. Şu anda kazmalar vuruldu, inşaatlar başladı. TOKİ'nin kurumsal birikimi ve inşaat sektörünün kapasitesi konutları yapmaya fazlasıyla yeterli.
20 yılda hizmete sunduğumuz 1 milyon 180 bin toplu konut ve 3,3 milyon kentsel dönüşüm projesi sözümüzü tutacağımızın teminatıdır. Biz kentsel dönüşümden bahsediyoruz, ama siz kendinizi rantsal dönüşüm olarak tanımlıyorsunuz o ayrı konu.
"KENDİMİZİ DEPREM TURİSTLERİ İLE KIYASLAYAMAYIZ"
Biz kendimizi asla ortada dolaşıp sadece konuşan, ezberlerini, kinleri tekrarlayan deprem turistleriyle kıyaslayamayız. İlk günden beri gündemimiz deprem yaralarının sarılması olacak diyoruz. Birileri bu sözü yanlış anlamış. Biz Hatay'ıyla, Kahramanmaraş'ıyla, Malatya'sıyla deprem bölgesine insanlarımızla dertleşmeye, çalışmaları takibe, gereken talimatları vermeye gideriz. Bundan sonra da il ve ilçeleri ziyaret edecek, yapılan her işi yerinde göreceğiz.
Deprem bölgesine seçim kampanyası başlatmaya gidenler insanlarımızla aramızdaki muhabbeti anlayamaz. Siyasi utanmazlığı, siyasi arsızlığı bir kenara bıraktık diyelim. Gittiği yerde depremin ilk saatlerinden beri orada çalışan bakanlarımıza, valilerimize, kamu görevlilerimize iftira atmasına ne diyeceğiz?
Yarısı yalan, yarısı yanlış bir konuşma depremde canı yanan hangi kardeşimizin yüreğini ferahlatır? Bu zatın söylediği yalanlar, kurumların açıklamalarıyla, mahkeme kararlarıyla defalarca yüzüne vuruldu.
Manada çok geride bir kişilik var. Bu kişilik sebebiyle bu arzu edilen muhalefeti göre'miyoruz. Depremin sorumlusu kim?' diye sorabilecek bir kişiye ne desek boş. Böyle birisinin derdi ne bu ülkedir, ne bu millettir... Biz 1 yılda şehirlerimizi ayağa kaldırmanın peşindeyiz, onun derdi 3-5 firma veya flama.
Tek başına bu tablo bile kimin nerede durduğunu, kimin ufku ve çapını göstermeye yeterlidir. Bunların kendilerini kaptırdıkları ihtiras rüzgarları bakımından biz utandık. Bakalım ilerleyen günlerde daha neler görecek, ne tür kepazeliklere şahit olacağız.
YAVAŞ VE İMAMOĞLU ADIMINA İLK TEPKİ
Altı parti bir araya gelip güya seçim ittifakı kurdular. Amaç neydi, seçim ittifakının gereği olarak Cumhurbaşkanı adayını belirlemek ve milletvekili listelerinde çerçeve çizmek. Cumhurbaşkanı adayı dediğiniz kişi millete karşı söyleyecek sözü olan kişidir. Ben bir tane Başkan Yardımcısı atadığımda 'nasıl yönetilecek' demişti. Altılı masanın etrafında toplananlara bir şeyler dağıtılacak. Yeteri sayıda başkan yardımcısı olması lazım. Zannediyor ki benim milletim gafil. Gereğinin cevabını 14 Mayıs'ta verir.
Altılı koalisyon aylar boyunca cumhurbaşkanı adayını belirleyemeden toplanır dağılırken, 'Yıpranmasın diye açıklamıyoruz' dediler. Bu toplantılarda öyle bir kavga çıktı ki demokrasi tarihimizde eşi benzeri yok. Nedeni ve nasılı bizi ilgilendirmeyen bu rezil kavganın ardından CHP'nin iki büyükşehir belediye başkanını da işin içine katarak zar zor adaylarını ilan ettiler. (Kılıçdaroğlu'na) EYT'yi de çıkardık. Her ne kadar siyaseten emeklilikte bu kanuna gerek yok ise de bu durum kendisine örnek ve teşvik olur diye umuyorum.
"TOGG YARINDAN İTİBAREN ÖN SİPARİŞ ALMAYA BAŞLIYOR"
Türkiye'nin otomobili Togg. Ne diyordu? Fabrika yerinde. Türkiye'nin otomobili Togg yarından itibaren ön sipariş almaya başlıyor. Yarın Türk Devletleri Teşkilatı toplantısını Ankara'da yapıyoruz. Cuma günü Finlandiya Cumhurbaşkanı geliyor, cumartesi Çanakkale'deyiz.
Deprem bölgesindeki imar ve ihya faaliyetlerini sürdürürken, 500 bin toplu konut, 50 bin işyeri projelerimizin kura çekimleri devam ediyor. Plan ve programdan sapmaya mahal vermiyoruz.
Gençlerimizin heyecanları ve umutları vizyonumuzun, programlarımızın ana taşıyıcısıdır. Hak, hakkaniyet ölçüleri içinde maddi kalkınmayı manevi ruhla teçhiz ederek hedeflerimize ulaşacağız. Tüm kardeşlerimden 14 Mayıs'a kadar çalışmalarını bekliyorum. Herhangi bir kazaya asla meydan veremeyiz.
Önümüz Ramazan. Bu mübarek ayı hem bereket hem feyzinden istifade edeceğimiz hem de 85 milyon insanımızla gönül köprülerini güçlendireceğiz. 14 Mayıs'a birileri Necip Fazıl'a enteresan yakıştırmalar yapıyor. 14 Mayıs'a o veciz ifadesiyle pekleşerek, kenetlenerek hazırlanacağız. Önce vatanım ve milletim diyen herkesle iş birliği yapmanın, ortak bir zeminde buluşmanın yollarını arayacağız."