AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Canan Kaftancıoğlu için CHP İstanbul İl Başkanlığı önündeki destek gösterisinde konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na 500 bin liralık tazminat davası açtı. Kılıçdaroğlu konuşmasında "Erdoğan'a sesleniyorum. Sen iki yüzlüsün, fırsatçısın, zorba ve manipülatörsün. Zulmün ve küstahlığın artık son buluyor," demişti.

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na 500 bin liralık tazminat davası

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu aleyhinde, CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde yaptığı açıklamaları nedeniyle 500 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı.

Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, yaptığı yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu ileri sürdü.

Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının, bir bütün olarak gerçek dışı ithamlar içermesinin yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişilik haklarına ağır bir saldırı da teşkil ettiği iddia edildi.

Dilekçede, söz konusu iddialarla ilgili olarak daha önce çeşitli vesilelerle açıklama yapıldığı belirtilerek, "İddiaların haksız ve mesnetsiz olduğu vasat zekaya sahip bir kişinin anlayabileceği şekilde izah edilmiştir. Ancak aynı iddiaların tekrarlanmasından anlaşılacağı üzere davalı, eleştiri ile hakaret arasındaki farkı idrak edemediği gibi Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret etmeyi de alışkanlık haline getirmiştir. Davalının bu bağlamda dile getirdiği söylemlerin, demokratik siyasi kültürde bir yeri bulunmamaktadır." ifadelerine yer verildi.

Kılıçdaroğlu'nun düşünce ve ifade hürriyetinin sağladığı olanakları açıkça kötüye kullandığı iddia edilen dilekçede, şunlar kaydedildi:

"İfade hürriyetini siyasi rakiplerinin kişilik haklarını ihlal için bir araç olarak görmektedir. Demokratik bir rejimde muhalefetin iktidarı ve uygulamalarını eleştirmesi en doğal hakkıdır ve tabiidir. Ancak bu yapılırken bir kısım hukuki sınırlar olduğu gibi etik ve ahlaki sınırlar da bulunmaktadır. Davalının konuşmaları bir bütün olarak gerçek dışı varsayımlar üzerine kurulu ve bu varsayımlar üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımızın onur, şeref ve saygınlığını ağır bir şekilde zedelemek amacıyla kurgulan konuşmalardır. Bu konuşmalar hiçbir şekilde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez.

İfade özgürlüğünün sınırları aşılarak Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik hakları ihlal edilmiştir. Kuvvetler ayrılığının cari olduğu demokratik hukuk devletinde yargısal faaliyetlerden dolayı yasama ve yürütme itham edilemez. Yargılama faaliyeti, mahkemelerin yetkisi dahilindedir. Mahkemelerin, tabi oldukları usuller çerçevesinde yaptıkları yargılama faaliyetlerine ve hüküm olarak ortaya koydukları iradeye herkes saygı göstermek zorundadır."

Kılıçdaroğlu söz konusu konuşmada şunları söylemişti:

"Yönetenlere, yönetene, Erdoğan'a sesleniyorum. Sen iki yüzlüsün, fırsatçısın, zorba ve manipülatörsün. Zulmün ve küstahlığın artık son buluyor.

Hep birlikte, bu ülkeye çektirilen zulme son vereceğiz. Doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi. Vicdanı olan her vatandaşla beraber yol yürüyeceğiz. Ve Türkiye’yi zulüm ve zalimde kurtaracağız.

Yönetenlere, yönetene, Erdoğan’a sesleniyorum. Erdoğan sen iki yüzlüsün, sen fırsatçısın, sen bir zorba ve bir manipülatörsün. Ama zulmün, küstahlığın son buluyor. Erdoğan yaklaşan gök gürültüsünü duyuyor musun? Bu gürültü, mahallelerini sığınmacılara sattığın insanlarımızın gürültüsüdür. Bu gürültü, aç bıraktığın emeklilerimizin gürültüsüdür. Bu gürültü, elektriğini kestiğin dört milyon insanın karanlıktaki sesidir, milyonların acısının sesidir bu kulaklarından çınlayan ses.

Geleceğini çaldığın bu kızgın insanların sesini duyuyor musun? Özgürlüğün şarkısını söyleyenlerin sesini duyuyor musun? Yeni bir hayat başlamak üzere bu ülkenin insanları için. Her bir vatandaşın onuruyla ve özgürce yaşayabileceği bir ülke yaratacağız. En karanlık anın, şafağa en yakın zaman olduğunu biliyoruz. Hep birlikte seslendiriyoruz.

Erdoğan, biz göğe baktığımızda sana rağmen her şeyin daha iyiye gideceğini, bu zulmün de son bulacağını, bir kez daha huzur ve sükûnetin, bu ülkeye geri geleceğini hepimiz biliyoruz. Bütün bu acımasızlıklar, senin zayıflıklarından doğuyor. Sen zayıfsın, biz güçlüyüz. Sen sırça köşkünde yaşayacaksın, biz omuz omuza gelen bir halkız.

Cezalandırmaya çalıştığın Canan’ın arkasında koca bir halk var. Bunu bir an bile aklından çıkarma."