Mahkeme kararıyla Erdoğan sadece en güçlü rakibini devre dışı bırakmakla yetinmedi. Aynı zamanda seçime doğru gidilirken muhalefeti ciddi bir teste tabi tuttu.

Erdoğan en önemli hazırlık maçına çıktı
Fotoğraf: DepoPhotos

Sonuç çok kimse için sürpriz olmadı. Mahkeme üzerinde yapılan baskı, mahkemenin dava boyunca takındığı tutum aslında olayın gittiği noktayı gösteriyordu. Her şeye rağmen umutlu olanlar, “bu kadarını da yapamazlar” diyenler de vardı. Mahkeme tarihine denk gelen Almanya seyahati, sonrasında yapılan açıklamalara bakınca CHP lideri ve parti merkezinin de bu fikre yakın olduğu anlaşılıyor. Ama sonuç öyle olmadı. İmamoğlu’na hem ceza hem de siyaset yasağı geldi.


AKP’Yİ KÜÇÜMSEME HATASINA DÜŞÜLDÜ

Kararla birlikte farklı değerlendirmeler yapıldığı gibi Ekrem İmamoğlu ve Tayyip Erdoğan benzeştirmesi yapanların sayısı azımsanmayacak kadar çoktu. İmamoğlu’nun bu kararla birlikte hem siyaseten hem de cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda önünün açıldığına dair algı güçlü biçimde ifade edildi.

Kuşkusuz İmamoğlu’nun siyasi yolculuğunun nereye kadar ilerleyeceğine dair bir yorum yapmak için henüz çok erken. Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ise mahkeme kararının İmamoğlu’nun adaylığını zora soktuğunu söyleyebiliriz. Son olay da gösterdi ki partilerin, siyasilerin hatta ülkenin geleceği her şeyden önce cumhurbaşkanlığı seçiminin nasıl sonuçlanacağına bağlı. O yüzden bugünden kısa yollarla pozitif yorumlamalar yapmak için erken.

YANIT MUHALEFETİN NE YAPACAĞINDA

İktidar bir kez daha gösterdi ki yargı üzerinden siyasete ve dolayısıyla sandığa müdahale etme alışkanlığını sürdürecek. Burada da esas olan ve süreci belirleyecek olan muhalefetin yaptıkları hatta yapmadıkları olacak.

Ekrem İmamoğlu’nun karara ilişkin ilk reaksiyonları meselenin önemini kavradıklarını gösteriyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun arkadan geldiğini belirtmek gerekir. Belediye Başkanı ile sorun yaşadığı konuşulan CHP İl Başkanı, yurtdışında olan genel başkan derken öne çıkan ismin Meral Akşener olması kaçınılmaz oldu.

Buna rağmen ikinci Saraçhane çağrısı ve bu çağrıya 6’lı Masa dâhil tüm muhalefet güçlerinin destek vermesi ve yoğun yurttaş katılımıyla durum toparlanır gibi oldu.

İKTİDARIN EN CİDDİ HAZIRLIK MAÇI

Ülkede mahkemenin İmamoğlu kararını Erdoğan’dan bağımsız aldığını düşünen yoktur. Bir plan dâhilinde bu hamlenin yapıldığı da çok açık. Tek başına İstanbul’u geri almak üzere düzenlenen bir tezgâh olarak da adlandırılamaz.

Erdoğan seçime kadar izleyeceği yolu hatta seçim günü ve sonrası atacağı adımlarla ilgili muhalefetle hazırlık maçları yapmaya devam ediyor. Muhalefet bu durumun ne kadar farkında, net değil. Anayasa değişikliği talebinden diğer yargı kararlarına kadar durum böyle işledi. Şimdi bir kez daha muhalefeti teste tabi tuttu. Dayanaklılığı ne kadar, konsolide oldular mı, kitle güçlerini, kriz yönetme becerilerini, tüm bunların tamamını değerlendirecek.

Bu anlamıyla İmamoğlu kararı ve sonrasında yaşananların Erdoğan için en ciddi hazırlık maçı olduğunu söyleyebiliriz. Tabii muhalefet için de aynı durum söz konusu. Bu süreçten güçlenerek çıkan muhalefet iktidar için çok daha büyük bir tehdit olarak, üstelik halkın da güvenine kazanarak kendini ifade etme şansına sahip olacak. Aksi bir durum ise iktidarı daha kötüsünü yapma konusunda cesaretlendirecektir.

CUMHUR BEKLEMEDE 6’LI MASA İSE ŞAŞKIN

Hem Bahçeli’nin açıklaması hem de Erdoğan’ın yaklaşımı İmamoğlu davası sonrası arkasından atılacak adım konusunda durumu kolaçan etme eğiliminde olduklarını gösterdi. Meseleyi 6’lı Masa’nın üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Bu olayın bile İmamoğlu, Akşener ve Kılıçdaroğlu üçgenine sıkıştırılmış olması iktidar blokunun en önemli başarılarından biri olarak görülmeli.

Bu fotoğrafta hiç kuşkusuz ki muhalefetin ve onları destekler görünen medyanın önemli payı var. Demokrasi ve halk iradesine darbe niteliğinde olan, bütünüyle siyaseten alınmış bu karardan sonra bile başkan adayı üzerinden bir tartışma yürütmek iktidarın değirmenine su taşımaktan başka bir anlam taşımaz. Tüm muhalefet partilerinin ve güçlerinin zaman kaybetmeden atması gereken adımlar var.

ANAYASA TARTIŞMASI: Muhalefetin her yapıcı önerisini reddeden, Anayasa’yı işine geldiği gibi yorumlayan, yasayı sopa gibi kullanan iktidarla seçime 5 ay kala hangi konuda uzlaşma aranıyor. Tüm muhalefet partilerinin Anayasa oylamasında Meclis’i boykot kararı almaları en doğru seçenek olacak.

AKP İLE UZLAŞMA: Sadece Anayasa değil diğer tüm konularda da AKP ile araya politik olarak mesafe koymak gerekiyor. İktidarı akil dünyasının içine sıkışmış görüntü, muhalefeti görünmez, daha da önemlisi anlaşılmaz kılıyor.

BAŞKANLIK TARTIŞMASI: Kimin aday olacağı meselesinden süratle çıkılmalı. Rekabet ve mücadele okları iktidara yönelmeli.

HALKIN SORUNLARI: En önemlisi de muhalefetin unuttuğu, yok gibi davrandığı halkın gerçek sorunlarına odaklanılmalı. Muhalefet partileri yüzlerini yoksullaşan, tarikat ve cemaatlerin insafına terk edilen yurttaşlara dönmeli.

Ancak böyle bir siyaset yeniden umut olur ve Erdoğan’ın her hamlesini boşa çıkaracak özgüvene sahip olur.