Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya dün Cumhurbaşkanı tarafından görevden alındı. Karar Resmi Gazete’de yayımlandı. Murat Çetinkaya’nın yerine TCMB Başkan Yardımcısı Murat Uysal atandı. Bir yandan iktisatçılar kararın piyasaları olumsuz etkileyeceğini ifade ederken bir yandan da hukukçular görevden almanın 1211 sayılı TCMB kanununa aykırı olduğunu söyledi. Reuters’te yer alan bir iddia ise akıllara […]

Erdoğan faiz düşerse enflasyon düşer fikrinde ısrarcı: Merkeze darbe

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya dün Cumhurbaşkanı tarafından görevden alındı. Karar Resmi Gazete’de yayımlandı. Murat Çetinkaya’nın yerine TCMB Başkan Yardımcısı Murat Uysal atandı. Bir yandan iktisatçılar kararın piyasaları olumsuz etkileyeceğini ifade ederken bir yandan da hukukçular görevden almanın 1211 sayılı TCMB kanununa aykırı olduğunu söyledi. Reuters’te yer alan bir iddia ise akıllara durgunluk verecek cinsten. Reuters’ın TCMB kaynaklarına dayandırdığı iddiaya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ve damadı Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, Murat Çetinkaya’nın istifasını istedi. Bunun üzerine Çetinkaya’nın TCMB bağımsızlığını hatırlatması üzerine görevden alındı. Tüm bu yaşananlar TCMB ile Erdoğan arasında yaşanan 5 yıllık gerilimin son parçası olarak kayıtlara geçti. İşte 5 yıllık gerilimin perde arkası…

Her şey 2013 Mayıs ayında başladı

16 Aralık 2008’de Amerikan Merkez Bankası (Fed) parasal genişlemeyi sağlamak adına politika faizini 0’a indirdi. Böylece uluslararası sermaye hareketleri Türkiye gibi çevre ülkelere akmaya başladı. Türkiye bu dönemle hızla borçlanarak büyümeye başladı. 2010,2011 ve 2012 yıllarında Türkiye toplamda 182 milyar dolar cari açık verdi. Bu açığını ise faizlerin düşük olmasından istifade ederek borçla finanse edebildi. Ancak 2013 Mayıs ayında Fed Başkanı Ben Bernanke Kongre’de yaptığı konuşmada orta vadede politika faizlerinin normale döneceğini duyurdu.

2013 Ağustos: Türkiye ‘Kırılgan Beşli’de’

Fed Başkanı’nın faizlerde normale dönüş açıklamasının ardından Amerikan bankası Morgan Stanley bu süreçte en riskli 5 ülkenin yer aldığı listeyi açıkladı. Liste literatüre “Kırılgan Beşli” olarak girdi. Daha sonra her yıl yeniden yayımlanan Kırılgan Beşli’de yıllardır değişmeyen tek ülke Türkiye oldu. 2013’teki kırılgan beşlide Hindistan, Brezilya, Endonezya, Güney Afrika ve Türkiye yer alıyordu.

2014 yılı: Erdoğan TCM Bile gerilmeye başlıyor

13 yıldır hız kesmeden kamu kaynaklarını sermayeye satan AKP yönetimi, Türkiye ekonomisini tamamen dışa bağımlı hale getirmişti. Yabancı sermaye girişleriyle ekonomiyi döndürebilen Türkiye’de, Fed’in küçük ölçekteki faiz artışları dahi piyasayı derinden etkiliyordu. 2013 Mayısında yüzde 4,5 olan Merkez Bankası politika faizi, 2014 şubatında yüzde 10’a çıkmış ve Erdoğan ve TCMB Başkanı Erdem Başçı arasında ilk gerilimler basına yansımaya başlamıştı. Erdoğan bugünlerde iktisatçıları şaşkına çevirerek faiz sebep enflasyon sonuçtur demeye başlamış, piyasaların ekonomi yönetimine güveninin gittikçe azalmasına sebep olmuştu. 3 Haziran 2014’te Erdoğan basın mensupları yaptığı açıklamada Erdem Başçı ile gerilimleri ile ilgili şunları diyordu: “Önümüzdeki aydan itibaren düşecek yaklaşımları söz konusu. Bunu göreceğiz. Faiz düşerse enflasyonun düşecek, düşmezse de enflasyon yüksek rakamlarda seyredecek. Şu anda piyasa faizleriyle Merkez Bankası faizleri farklılık arz ediyor. Bu bir şeyi ortaya koyuyor; faiz doğru orantılıdır enflasyonla. Diğerlerinin hepsi tali sebeplerdir. Bunun bir numaralı sebebi faizdir”

Bunun üzerine politika faizi yıl sonuna dek kademeli olarak yüzde 7,5’e dek indirildi. Ama TCMB bağımsızlığına darbe söylentileri de piyasalarda konuşulmaya başlandı.

Türk Lirası’na verilen faiz baskılanınca Amerikan doları, lira karşısında değerlenmeye başladı. 2014 başında politika faizi yüzde 10 iken 2,2 lira seviyelerinden işlem gören dolar, politika faizi düşürüldükçe değerlendi ve politika faizinin yüzde 7,5’e indirilmesini takip eden günlerde 2015’in eylül ayında 3 lirayı gördü. Böylece yaklaşık 1,5 yıl içinde dolar kuru yüzde 50 değer kazanmış oldu. Halkın artık temel gündemlerinden biri dolar kuru haline gelmiş, Erdoğan bu dönemde 6 Mart 2015’te dolar henüz 3 liranın dahi altındayken “dolar alan yaya kalır” demeye başlamıştı.

2016 Nisan: Esrarengiz bir atama, Çetinkaya

2011’de TCMB başkanı olan Erdem Başçı’nın 5 yıllık görev süresi 2016 doldu. Yerine Murat Çetinkaya atandı. Çetinkaya’nın başkanlıktan önce Para Piyasası Kurulu’na (PPK) atanma hikayesi oldukça enteresandı. Kanun gereği bu göreve atanabilmek için işletme, maliye, ekonomi gibi belirli alanların mezunu olmak şarttı. Çetinkaya ise sosyoloji ve siyaset bilimi bölümlerinde çift dal mezunu bir öğrenci olsa da mevcut kanuna göre yetersiz kalıyordu. Bir gecede kanun değiştirilip kamunun ekonomi yönetimindeki en teknik kuruma doğrudan başkan yardımcısı olarak atandı. Çetinkaya’nın ekonomiye ilişkin hiçbir geçmişi bulunmuyordu. Öte yandan Çetinkaya’nın bankacılık alanındaki tek tecrübesi islami bankacılık alanında olması TCMB bağımsızlığına ilişkin şaibeleri daha da arttırdı.

2016 Mayıs ayı para politikası kurulu toplantısına başkanlık eden Çetinkaya’nın ilk işi faizleri 50 baz puan düşürmek oldu. Üstelik Merkez Bankası o zamana dek uygulanmayan bir yöntemi benimsemiş repo faizi yerine geç likidite penceresini politika faizi olarak kullanmaya başlamıştı. Bildik senaryo Çetinkaya döneminde de yaşandı. Faizi baskıladıkça döviz kuru yükseldi. Çetinkaya’nın göreve geldiği ilk 6 ayda dolar kuru 2,8 lira seviyesinden 3,8 lira seviyesine kadar yükseldi. 2016 ekiminde 3 liradan başlayan kur atağı 30 Ocak 2017’de 3,88 lira seviyesini görerek zirve yaptı. Böylece 3 ayda dolar kuru yüzde 30 değerlenmiş oldu. Erdoğan ise bugünlerde seçmenini bir ekonomik saldırdıya maruz kalındığına ikna etmiş ve yurttaşları dolarını satmaya yönlendirmişti.

Tarih 20 Haziran 2019…

2017’de kur atağı sonrası 3,5 liraya gerileyen dolar kuru yıllar içinde hem faizlerin yükselmesine hem de döviz kurunun sürekli değerlenmesine neden oldu. Önce Nisan 2018’de 4 lirayı gören dolar kuru 2018 eylül ayında 7,20 lira seviyesine çok kısa sürede yükseldi. Erdoğan ise bu sürede “faiz sebeptir, enflasyon neticedir” demeye devam etti.

Erdoğan son olarak 23 haziran İstanbul seçimi öncesinde yabancı basının temsilcileriyle bir araya geldi. Burada faizlere ilişkin soruları yanıtlayan Erdoğan “Fed faizleri düşürdü ama benim ülkemde yüzde 24’lerde, böyle bir şey olmaz. Bu yüzden çok yakında buna kesin bir çözüm bulacağız. Bu faiz politikasından Türkiye’nin dikkatli bir dönüş yapması lazım” dedi.

Ve bugün…

Kanuna aykırı biçimde dün görevinden alınan Çetinkaya’nın yerine yardımcısı Murat Uysal getirildi. Uysal atanmasının ardından yaptığı ilk açıklamada Merkez Bankası’nın kanunla kendisine verilen görev ve yetkiler çerçevesinde temel amacı olan fiyat istikrarını sağlamaya odaklı para politikası araçlarını “bağımsız” bir şekilde uygulamaya devam edeceğini belirtti. Piyasaların kapalı olması sebebiyle kararın piyasalara etkisi henüz hissedilmese de analistler Türk Lisası için zor bir hafta olacağı konusunda birleşiyor.

***

Ekonomistler ne dedi?

Merkez Bankası başkanının görevden alınmasına ilişkin tanınmış otoriteler ve siyasiler sosyal medya hesaplarından duruma tepki gösterdi.

Durmuş Yılmaz (Eski Merkez Bankası Başkanı- İYİ Parti Milletvekili): Kendisi istifa etmediği sürece, Başkanın görevden alınması mümkün değildir.Bu güvence MB bağımsızlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Uygulamadan da görüleceği üzere bu hususun yasada yazması gerekli koşuldur. Yeterli koşul ise bu düzenlemenin siyasetçi tarafından içselleştirilmesidir. İçselleştirme de zamanla ortaya çıkacak kültürel birikimle olur. Ülkemiz de eksik olan budur. Kredibilite ve kurumsal kimlik inşası böyle olur.

Mahfi eğilmez (Eski Hazine Müsteşarı- Ekonomist/Yazar): TCMB Başkanı, kurumsal hedeflere ulaşamadıkları gerekçesiyle görevinden alındı. Hedef yanlıştı. Maliye politikası, para politikası hedefinin tam tersi bir hedefe yönelmişti. Bu koşullar altında hedefin tutması zaten mümkün değildi.

Faik Öztrak (Eski Hazine Müsteşarı – CHP Sözcüsü): Bunu da gördük. Bağımsız TCMB’nin Başkanı, Cumhurbaşkanı tarafından kurumsal hedeflere ulaşılamaması gerekçesiyle bir gece yarısı görevden alındı. Bunu yapanlar bizim ekonomi yönetimimize güvenin deme hakkını kaybetmiştir. TCMB Sarayın elinde tutsaktır nokta.

***

Kararın arkasında Damat mı var?

Uğur Civelek

Merkez Bankası’na doğrudan müdahale edilmesine ilişkin sorularımızı yanıtlayan ekonomist Uğur Civelek önceki başkanın da (Erdem Başçı) son 2 yılının çok sıkıntılı geçtiğini vurguladı. Ayrıca Çetinkaya ve Albayrak arasında 5 aydır süren bir gerilimin dedikodusunun döndüğünü ifade eden Civelek bu işin sonu iyiye gitmiyor dedi. Civelek müdahaleye ilişkin şunları kaydetti: “Kimi getirirlerse getirsinler merkez bankası zor bir yer. Hele bu koşullarda.Ülkedeki kırıganlıkları dikkate almak zorundasınız ve belli sorunlarla dünyadaki küreselleşmecileri dikkate alarak mücadele etmek durumundasınız. Ama siyasetçi de ne olursa olsu bir dediğini iki etmeyecek bir merkez bankası arıyor. Bu ikisi olmaz. Yani ne kadar kendilerine sadık birini getirirlerse getirsinler merkez bankasının başarı şansı bulunmaz. Çünkü siyasetçinin talep ettiğiyle kurallı piyasa anlayışı uyuşmuyor. Siyasi irade kuralları değiştirmeyi de göze alamıyor. Talimatla piyasaları yönlendirmeye çalışıyor”

Dedikodular dolaşıyordu…

Öte yandan müdahalenin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile Murat Çetinkaya arasındaki gerilimden kaynaklanması ihtimalinin de bulunduğunu kaydeden Civelek bazı dedikoduların dolaştığını ifade etti. Civelek’in şunları söyledi “dedikodular dolaşıyordu, ekonomiden sorumlu bakan ile Merkez Bankası başkanı 5 aydır görüşmüyormuş. Buradaki sıkıntının Merkez Bankası’ndan kaynaklı olduğunu düşünmüyorum. Bakanla ilgili bir konu. Eylül ayında yeni ekonomi programını sunarken merkez bankası bağımsızlığını defalarca tekrarlayan biri kamu bankalarını, merkez bankasını, TÜİK’i kendi istediği gibi yönlendirmeye kalkıyor. Yeni atadıkları kişi de kaç ay dayanır bilinmez. Siyasetçiler geçmişteki yanlışlarını yeni yanlışlarla düzeltmeye çalışıyor ve bu işin sonu iyiye gitmiyor.”