İnsan öleceğini bilir. Bilir ama idrak edemez. Doğal olarak hiç deneyimlemediği bir şeydir ölüm.

Bugünleri düşünürken aklıma geliyor bu. Bizler, 16 Nisan sonrasında yepyeni bir döneme gireceğimizi biliyorduk. Ama idrak edemiyorduk. Bence hâlâ idrak edemiyoruz. Neredeyse padişah yetkileriyle donatılmış tek adam sistemini nasıl idrak edebilirsiniz ki?

Ama aynı zamanda, Erdoğan da bu durumu eminim idrak edemiyordur. İstediği nükleer bombaya kavuştu. Butonu da elinde. Yine de patlatmaya korkuyor olmalı. Çünkü daha şimdiden içerde de dışarda da kontrolü kaybetti. Reklam boşuna demiyor “kontrolsüz güç güç değildir” diye!

Olağanüstü bir gücünüz var.

Var da, apaçık bir şaibe ile “kazanmış” görünüyorsunuz. Üstelik, kabullendiğiniz tablo bile sizin için mağlubiyetin ta kendisi. Öyle ya, büyük şehirleri kaybetmişsiniz. Yıllardır uzanıp da alamadığınız İzmir’i saymıyorum bile. Türkiye’nin bir kesitini alabileceğiniz, dolayısıyla aslında Türkiye demek olan İstanbul’u.. Başkent Ankara’yı kaybetmişsiniz. Hem de yıllardır elinizde olduğu halde. Hem de vaatlere, sadakalara doymadığınız halde.

Olağanüstü bir gücünüz var.

Oysa o güç, hapsi, kaba şiddeti ve hatta belki ölümü bile göze alıp sokağa çıkan on binlere vız geliyor. Gücünüz, o insanların karşısında hükmünü yitiriyor. Zaten çok ilginç değil mi, sizin yüzünüzden düşen bin parça ama HAYIR cephesinin heyecanı da, morali de dünden fazla. Mahallenizin en ünlü kalemlerinden Abdülkadir Selvi’nin, bundan DİP DALGA diye söz etmesi boşuna değil. Dipten gelen dalga büyüdükçe büyüyor. Muhtemelen rüyalarınıza giriyor!!

Olağanüstü bir gücünüz var.

Ama Avrupa’da, ABD’de, Rusya’da.. Daha doğrusu birkaç Arap ülkesi dışında hiçbir yerde ciddiye alınmıyor. Dünya liderleri kutlamaktan kaçınıyor. Bir zamanlar dostluk pozları verdiğiniz isimler, bugün AGİT raporundan söz ediyor. O raporu görmeden referandumu kazanmış sayılamayacağınızdan dem vuruyor.

•••

Üsküdar’ı geçtiğinizi sanıyordunuz ama AGİT deyip geçmeyecektiniz. Belki haberiniz yoktur. Tek adam olarak yönetmeye talip olduğunuz ülke, o örgütün, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın kurucu üyelerinden.

Danışmanlarınızdan, AGİT üyesi ülkelerin listesini isteyiverin bir zahmet. O da ne! Meğer adı Avrupa olsa da sadece Avrupa ülkeleri değil, ABD ve Rusya da üye değil miymiş! Hatta, Kanada’dan Avustralya’ya ve gözlemci statüsünde Japonya’ya kadar uzanan bir ağ değil miymiş!

Bu kadarını anladıktan sonra gerisini çıkartırsınız herhalde. AGİT temsilcilerinin raporunu bütün dünya, Trump bile ciddiye alır. Zaten öyle incelemeler yapıp rapor hazırlasınlar diye kurulmuştur. Siz de imzanızla onaylamışsınızdır.

Şimdi o raporu görmezden gelemezsiniz. Yok sayamazsınız. Ne de olsa, o raporun muhatabı ülkelerle aranızda askeri / ekonomik / siyasi / kültürel bağlar var.

Referandumdan sonra açıkladığınız yüzde 13 işsizlik oranı... Bir türlü düşmeyen enflasyon... Sıcak para sıkıntısı.. Sizce AGİT üyesi ülkeleri sırtınızı çevirerek bunları çözebilir misiniz!

Evet, Türkiye’nin Batılı ülkelerle aynı yöne bakmadığını düşünüyorsunuz. Elinizden gelse, bir günde bütün bağları kopartıp İslam Cumhuriyeti bayrağını çekiverirsiniz.

Heyhat! Elinizden gelmiyor. Gelmeyecek.

Dipten gelen dalga artık bastırılamayacak.