Erdoğan: Hayır diyenler Kandil'le aynı değil mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya'da toplu açılış töreninde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya'da toplu açılış töreni adı altındaki referandum mitinginde konuştu.
Erdoğan tek partili dönemi ve CHP'yi eleştirerek "asıl diktatör bunlardır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın Malatya'daki konuşmasından öne çıkan satırlar:
Malatya Malatya bulunmaz eşin, gönüller coşturur ayla güneşin. Bu şehri ziyadesiyle haklı olan eserlerle hizmetlerle buluşturmak için buradayız. Bugün yatırım bedeli 1 milyar 162 milyon liralık yani 1 katrilyon 162 trilyon liralık proje eser ve hizmetin resmi açılışını yapıyorzu. Ne mutlu Malatya'ya ne mutlu Malatyalılar'a. Kardeşlerim İçişleri Bakanlığımızın, Ulaştırma Bakanlığımızın yatırımları var. Sağlık Bakanlığımız ve Kültür Bakanlığımız tamiratlar yaptı. Hepsinin açılışlarını yapıyoruz. Bunların açılışlarını hamdolsun bugün buradan gerçekleştiriyoruz. Biz bu hizmetler için dağları dele dele gidiyoruz. Çevrenize bakın insanların neleri başardıklarını göreceksiniz. 2002 yılından beri katedilen mesafe bunun örneğidir. 14 yıl önce nasıl bir Malatya, Türkiye vardı? Bugün nasıl?
Kardeşlerim, Malatya'da özel sektör hiç boş durmuyor. Yurt dışına açılmaları gereken desteği verdik, vereceğiz. 147 trilyon lirayı aşan 25 ayrı özel sektör yatırımının da resmi açılışını yapıyoruz. Şehrimizin tamamına kazandırdığımız bu eserlerin bir kez daha hayırlı olmasını diliyorum. Alın teri ve sermayesi olan başta sayın Başbakan olmak üzere bakanlarımız ve firmalarımızı tebrik ediyorum. Değerli kardeşlerim, hizmet etmek, yatırım yapmak her şeyden önce gönül işidir, gönül. Aşk işidir, sevda işidir. Dertli olmayan bunları yapamaz. Aşık olmayan bunları yapamaz. Biz Ferhat'ız, Ferhat. Ferhat Şirin'e ulaşmak için dağları nasıl deldiyse, biz de milletimize ulaşmak için dağları dele dele gidiyoruz. Çevrenize şöyle bir bakın, farklı insanların neler yaptıklarını, neleri başardıklarını göreceksiniz. 2002 Kasım ayından bu yana kat ettiği mesafe bunun en somut örneğidir. 14 yıl önce nasıl bir Malatya, nasıl bir Türkiye vardı? Bugün nasıl bir Malatya, nasıl bir Türkiye var. 14 yıl önce memuruna maaş ödemekte zorluk çeken, Merkez Bankası'nın kasası tam takır kalmış bir Türkiye vardı. Bunları belki kısmen hatırlamayabilirsiniz, IMF'ye borcumuz 23.5 milyar dolar borcumuz vardı. Şimdi ödedik bitirdik. Hatta bizden borç istediler, "Veririz" dedik. 36 milyar dolar ihracı olan bir Türkiye'den 143 milyar dolar ihracı olan bir Türkiye'ye yükseldik.
Kişi başı gelir 11 bin dolara yükseldi. Nereden nereye... Faiz harcamalarıyla halkı sıkan bir yönetim anlayışı vardı. Bitti bunlar. Sağlık sistemi çökmüş, eğitim altyapısı geride kalmış, pasaportunun değeri olmayan bir Türkiye vardı. Allah'ına kurban Malatya. "
"Kandil'le beraber 'hayır' diyenler onlarla aynı değil mi?"
"Kandil'den talimat geliyor. Ne diyor Kandil, "Hayır diyeceksiniz" diyor. Hayır diyor bunlar. Şimdi, Kandil "Hayır" diyor. Kandil ile beraber "Hayır" diyenler onlarla aynı değil mi? Kişi sevdikleri ile beraberdir. Biliyorsunuz değil mi? Dolayısıyla "Efendim ne alakası var" demeyin. Kılavuzu karga olanın, bir şey demiyorum. Onlar bu. Biz diyoruz ki 'Hak tecelli edecek'.
"16 Nisan'da buna hazır mıyız? (evet sesleri) Vesayet odaklarının, millete ayar vermeye çalışanların, milletin sırtından para kazanmaya alışmış bir grup elitin gönlünü hoş tutmaktan başka marifeti olmayan bir sistem vardı. Biz böyle bir ülkeyi devraldık. Aşkla çalışarak Türkiye'yi o karanlık günlerinden aydınlığa çıkardık. Bir taraftan Merkez Bakası'nın kasasını doldururken bir taraftan devletin borçlarını kapattık. Gayri safi milli Hasılamız 856 milyar dolara yükseldi. Ülkenin dört bir yanını bölünmüş yolarla, köprülerle, hızlı tren hatlarıyla donattık.
Kardeşlerim, bu ülkenin ilk geldiğimizde 25 tane havalimanı vardı. Ama şimdi kaç? Elhamdülillah bu sayı şu anda 59'a yükseldi. Bu ülkenin nereden nereye geldiğini, istismar değil hizmet siyasetiyle iş yaptığımızı en iyi Malatya bilir. Malatya'nın havalimanına baktığımızda bunu görürsünüz. Oraları işte bizim zihniyetimiz düzeltti. Modern bir havalimanı. 2 bin 428 adet derslik inşa ettik, gençlerimiz geleceği yakalasın diye. "
Dikkat edin, niye evet diyeceksiniz biliyor musunuz? 36 kilometre bölünmüş yolu olan Malatya'ya 373 kilometreye çıkardık. İşte bunun için evet. Şimdi de 6 adet bölünmüş yol projesinin yapımı devam ediyor. Maşallah yetmiyor Malatya'ya. Malatyalı çiftçilerimize sadece geçen yıl 194 trilyon liraya tarımsal destek ödemesi yaptık.
Kandil'deki bundan anlamaz ki? Onunla birlikte hareket edenler anlamaz ki. Bakıyorsunuz ana muhalefet de bundan anlamıyor zaten. Ana muhalefetin başındaki zatın sosyal sigortalar hastanesinin başında olduğu zaman hastaneye sağlam gir, hasta çıkarsın. Ama şimdi hastanelerimiz modern.
Hâlâ birileri eski Türkiye'den bahsediyor. Onlar konuşadursun. Biz güçlü Türkiye'yi inşa etmenin çabasındayız. Malatyalı kebabı kızartan közdür derler. Öyle mi? Bizde şevkle, aşkla ülkemize hizmet ediyoruz. Kardeşlerim, şimdi ülke ve millet olarak yeni bir yol ayrımındayız. Hep birlikte şu gerçekleri tartışmamız gerekiyor. Türkiye, özellikle cumhuriyet tarihi boyunca hep bir yönetim tartışması yaşamıştır.
Tek parti dönemini saymıyorum, o zaman milletin sözünün bir kıymeti yoktur. O dönemde gençler bakın, bilmeyebilirsiniz o zaman CHP vardı. Siyasi partinin il başkanı o zaman valiydi ya. Şimdi öyle bir şey konuşabilir miyiz? Hayır. Ya bunların demokrasiyle falan ilgisi yok, asıl diktatör bunlar.
"Malatya insanı köşelidir"
Türkiye'nin siyasi ve ekonomik krizlerle, kavgayla, çekişmeyle dolu bir sistemle yoluna devam etme imkanı kalmamıştır. Türk ile Kürdün, Alevi ile Sünninin birlikte yaşadığı şu Malatya, o karanlık günlere dönme ihtimalini bile düşünmek istemez, doğru mu? Ahmet Kaya gibi bir değerinin yurt dışına gitmek zorunda kaldığı Malatya, bir daha böyle bir sıkıntı yaşamamalıdır, doğru mu? Biz diyoruz ki, bu sistemin adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Kardeşlerim, Malatya'nın evladı, merhum Turgut Özal'ın hayali de işte böyle bir Türkiye idi. Bunun için ülkenin yönetim sisteminin değişmesi gerektiğini hep söylerdi. Biz rahmetli Özal'ın hayalini gerçekleştirmek için yola çıktık. Hani ne diyor o güzel Malatya türküsünde. Değil, değil, değil. "Mevlam birçok dert vermiş Beraber derman vermiş Bu tükenmez derdime Neden ilaç vermemiş". Öyle mi? Ayrılıp da kavuşamayanların dertleri dışında her derde deva vermiş. Türkiye'nin derdine deva olacak olan şey bu yeni yönetim sistemidir.
Malatya inanıyorum ben bir kez daha farkını gösterecektir. Esasen Malatya, darbe girişimi sırasında gösterdiği fedakarlıkla bu konudaki tercihini ortaya koymuştur. Hep söylemişimdir, Malatya insanı köşeli olur. Öyle eğik büğük olmaz. 16 Nisan'da Malatya, cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş noktasında öyle güçlü bir destek verecek ki Türkiye dönüp Malatya'ya bakacak, ben buna inanıyorum. Malatya'ya yakışan budur. Kardeşlerim, cumhurbaşkanlığı sistemi şahsi bir ihtirasın ürünü değildir.
"Parlamenter demokraside ayakları ısırdılar!"
Bunun arkasında yüzlerce yıllık birikim, çekilmiş acılar vardır. Türkiye'nin son çeyrek yüzyılı dahil bu ihtiyacı göstermeye yetecektir. "Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz" derler. Biz aynı delikten 20 defa ısırıldık. Yine de bazıları gereken dersi çıkarmıyor. Anayasa değişikliği ile bir daha ısırılmamak için gereken adımı atıyoruz. Ya ayakları ısırdılar be, burun kırdılar, kafa göz yardılar. Efendim parlamenter demokrasiymiş, işte orada oldu. Çünkü bu işin adımları da atıldı.
"Dünyanın hiç bir yerinde Başbakan ve Cumhurbaşkanı aynı güçte olmaz, biri vitrin süsüdür diğeri icracıdır"
Dünyanın hiçbir yerinde cumhurbaşkanı ile başbakan gücünü milletten alarak aynı kudrette olmaz. Ya ikisi birden olmaz, veya birisi vitrin süsüdür, diğeri icracıdır. Türkiye'yi geri götüren bu olmuştur. İşin aslına bakarken biz sayın Gül ile de beraber yürüttük. Fakat o bizim insani vasıflarımızdı. Bizden önce niçin anayasa kitapçığı başbakanın suratına fırlatıldı? Bunu da gördü bu ülke. Merhum Ecevit, aşağı inip koalisyon ortaklarıyla beraber o hiç beklenmeyen basın açıklamasını yaptı mı? Yaptı. İşte kardeşlerim bunun sebebi sistemin kendisiydi. Şimdi cumhurbaşkanı ile başbakan olarak bizim aramızdaki diyalog arasında bu sıkıntı yaşanmadı. Birbirlerini yakından tanıyan kişiler arasındaki uyum, adı üstünde şahsidir.