Erdoğan'ın danışmanı: "Evet' çıksa bile ülkenin yarısıyla temas koptu

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanlarından birinin yakın çevresine anayasa referandumuna ilişkin olarak "Evet' çıksa bile ülkenin yarısı ile temas koptu" dediği iddia edildi. Aydınlık gazetesi, başdanışmanın "Ülke o kadar gerildi ki gelecek için iyi olmadı. 'Evet' çıksa bile ülkenin yarısı ile temas koptu. İz bırakacak bir tutum sergilendi. Cumhurbaşkanı bu işin içine gereğinden fazla girdi” ifadesini kullandığını iddia iddia etti.

Aydınlık gazetesinde yer alan kulis haberi şöyle:

ABD’li yetkililerin peşpeşe Türkiye ziyareti sonrasında ABD Suriye’deki faaliyetlerini hızlandırırken en son kimyasal silah provokasyonu ile Şam yönetiminin elindeki havaalanı vurdu. Bir CIA-MOSSAD yapımı olan provokasyon sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye Esad yönetimine müdahale çağrısı yapması, "Biz hazırız" mesajı vermesi AKP’de ve danışmanları arasında tartışma yarattı.

Danışmanlar bölündü

Erdoğan’ın ABD-İsrail planına destek vermesi ile ilgili olarak danışmanları arasında da görüş ayrılığı olduğu bildiriliyor. Bazı danışmanlar 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğunu vurgulayarak, Suriye’de ABD’ye destek vermeyi “intihar” olarak yorumluyor.

Güvenlik gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kuşatıldığını ve farklı görüş savunan isimlerin Erdoğan’la temasının engellendiğini savunan Erdoğan’ın yakın çevresinden isimler de bazı danışmanların Erdoğan’ı yanlış yönlendirdiğini ifade ediyorlar. Geçmişte Erdoğan’la telefonla görüşen ve sık sık bir araya gelen ama son dönemde ona ulaşmakta sıkıntı çeken bir AKP’li, “Erdoğan’ın başkanlık sisteminden sonra Suriye konusunda tuzağa düşürülmeye çalışılıyor. İçinde bulunduğu sıkıntı kullanılarak istediklerini yaptırıyorlar. Geçmişte FETÖ’nün etkin olduğu dönemde yaşananların bir benzeri yaşanıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Zarrab korkusu mu?

Erdoğan’ın Rusya’nın da tepkisine yol açacak çıkışını değerlendiren AKP’li bir akademisyen de şunları söyledi:

"Rusya krizi bir şekilde atlatıldı. Bu bize ders olmalıydı. Ama son dönemlerde yine ne yaptığımız belli değil. Hafta başında Batılı bir ülkenin diplomatlarıyla görüştüm. ABD’de devam eden Zarrab davasını, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı’nın ABD’de tutuklanmasını gündeme getirdi. Cumhurbaşkanının sıkıştığı için ABD’ye taviz verdiğini anlattı. Cumhurbaşkanımızın korkudan böyle davrandığını ima etti. Bu algı AKP tabanında da yayılıyor. Şu anda halkoylamasına çok az bir süre kaldı. Herkes son kozlarını oynuyor. Bu kargaşada belki çok öne çıkmadı. Ama bu olay 20 gün önce yaşansaydı 16 Nisan için çoktan havlu atmış olurduk."

Davutoğlu politikalarına mı dönüyoruz?

Davutoğlu AKP Genel Başkanı ve Başbakanken Erdoğan’la doğrudan temas eden AKP yöneticilerinden bir başkası da yaşananlarla ilgili şu görüşleri savundu:

"2011’de Davutoğlu, ABD ile birlikte iş çevirdi. O zaman başbakan olan Sayın Cumhurbaşkanımızı da inandırdı. Amerikalılarla sürekli temasta olduğunu, Esad’ın 2 ayda devrileceğini söyledi. Erdoğan’a bayram namazını Emevi Cami'sinde kılma açıklamasını yaptırdı. Davutoğlu’nun hatalarının bedelini Türkiye olarak ağır ödedik. Şimdiki Başbakanımız ‘Dostlarımızı artıracağız, düşmanlarımızı azaltacağız’ açıklamasının ülkeyi nasıl rahatlattığını hep birlikte gördük. Şimdi yeniden Davutoğlu politikalarına mı dönüyoruz? Cumhurbaşkanımızı bir an önce bu danışmanlardan kurtarmamız gerek."

Kaybediyoruz, ne yapacağımızı bilmiyoruz

Bu arada Erdoğan’ın ABD-İsrail yandaşlığına soyunması 16 Haziran referandumunda “hayır” oylarını artırdığı belirlendi. Bu durum Erdoğan’ın danışmanları arasında kaygılara neden oldu. Erdoğan’ın etkili bir danışmanının yakın çevresine, “Kaybediyoruz, ne yapacağımızı da bilmiyoruz" dediği öğrenildi. Diğer danışmanların da 17 Nisan sonrası için karamsar oldukları kaydedilirken, “Şu anda gelecek hesabı yapamıyoruz. 16 Nisan’da ‘hayır’ çıkarsa izlenecek yol haritası hiç konuşulmadı. Ülke o kadar gerildi ki gelecek için iyi olmadı. ‘Evet’ çıksa bile ülkenin yarısı ile temas koptu. İz bırakacak bir tutum sergilendi. Cumhurbaşkanı bu işin içine gereğinden fazla girdi” ifadelerini kullandıkları bildirildi.

AKP’ye yakın yazarlar tepki gösterdi

ABD’nin Suriye hava üssünü vurmasının ardından AKP hükümetinden saldırıya yönelik gelen açıklamalara iktidar gazetelerinden bazı köşe yazarları tepki gösterdi. Bu yazarlardan bazıları şöyle:

Taner Korkmaz-Yeni Şafak: Daha geçen ay Amerikan uçakları Halep, Rakka ve Musul’da çoğu çocuk beş yüzden fazla masumu katletmediler mi? 16 Mart 2017’de Halep’in Etarib ilçesine bağlı Cine köyündeki Hazreti Ömer Camisi yatsı namazı sırasında taammüden bombalandı; yetmişten fazla masum Müslüman, Trump’ın talimatıyla katledildi!

İbrahim Karagül-Yeni Şafak: Aylar önce “Suriye savaşı dünya savaşına dönüşmeden” başlıklı bir yazıda bu ihtimale dikkat çekerek, Türkiye’nin olaya bakışını değiştirmesinin zorunluluğuna dikkat çekmeye çalıştım. Endişem; olayı, “Esed’in devrilmesi” parantezine sıkıştırıp büyük oyunu, yeni harita planlarını, Batı’nın ve Doğu’nun merkez güçler arasındaki güç mücadelesini görememe ihtimalimizdi. Bazı şeyleri görüyor olsak da, birilerinin bizi belli parantezlere sıkıştırmaya çalışması korkusuydu. (Karagül bir gün önceki yazısında da Suriye’deki gelişmelere karşı temkinli olunması gerektiğini söylemişti.)

Özlem Albayrak- Yenişafak: Doğrusu, ben de Trump’ın, pek çok analizde tespit edildiği gibi, iç kamuoyunda kendisine yönelmiş olan Rusya’yla ilişki şaibesini ortadan kaldırmak için İdlib’e kimyasal silah atan askeri üssü vurduğunu düşünüyorum.

Ergün Diler- Takvim : Suriye’yi gördünüz! Kimyasal silahlarla çocuklar öldürülüyor! Bunu yapan Esad’a karşı olan güç! Aynı zamanda Rusya’ya! Kim olabilir bu! Rothscildler... Bir taşla birden fazla kuş vurmak bunların işi. Becerisi...