Erdoğan’ın öğrencilerle buluşması devam edeceğe benziyor. 19 Mayıs vesilesiyle yapılan gençlik buluşmaları, hiç kuşkunuz olmasın bayrak töreni gibi okul ölçekli toplantılarla devam edecek. Çünkü öğrenciler, sağ siyasetçiler için seçmen tutumunu gözetmek durumunda olan muhtarlardan daha güvenilir ve daha kalıcı kaynak. Bu dünyadan umudunu kesmiş, kutsal bir neden uğruna ölümün üzerine yürümeye hazır genç kitle diktatörlüklerin en güçlü teminatıdır: Öl dediğin yerde ölür, öldür dediğini öldürür. AKP, bu tip bir gençlik üretmek üzere Türkiye eğitim sistemindeki örgütlenmesini tamamladı. Mevcut konumunu aşmaya çalışan, kamusal amaçlar etrafında ortaklıklar kurmak üzere yeni fikirlere açılan birey olarak çıkan öğrenci bu sistemin kaçağı sayılmalı.

Eğitim sisteminin kaçak vermesini engellemek için herkes devrede; birkaç yıl önce ev ev dolaşan cemaat elemanları, vakıf imamları (bazen gazete yazarı) olarak okulları gezmeye başladı. Okullarda cihada hazırlanan gençler, son vaaz için büyük imam Erdoğan’ın önüne getiriliyor. Hafta içinde gerçekleştirdikleri Türkiye Gençlik Vakfı Buluşması böyle bir toplantıydı. Uluslararası Öğrenci Buluşması deseler de değildi, orada ne Erdoğan’ın konuşmasında ne de öğrencilerin sloganında öğrenciye/genç insana ait dil yoktu. Herşeyden önce üslup eğitimsel değildi.

Erdoğan’ın şah damarını patlatırcasına bağırıp çığırarak konuşması, karşısındakilerin ona tekbirle eşlik etmesi uluslararası denen öğrenci buluşmasına yakışır mı? Sanki görünmez bir unsur tarafından tehdit ediliyormuş gibi çığırtkanlık yapmaya ne lüzum var! Oysa öğretmen kendini tehdit altında da hissetse gerginliğini, stresini öğrencilerine hissettirmemeli! Ne o, cephe gerisinde askerlerine konuşan komutan edası! Savaşa mı hazırlanıyorsun be adam derler sonra...

Daha geçen yıla kadar “Cehalete çıkmaz sokak diyebilen bir gençlik istiyoruz. Bu gençlik elinde bıçakla, silahla dolaşan gençlik olmayacak. Elinde tabletiyle bilgisayarıyla, kitabıyla dolaşan bir gençlik olacak” diyen Erdoğan tableti unuttu. Erdoğan’ın konuşmasında mezhep var, rakip siyasetçilere sataşma var; Avrupa Birliği, bütün Batılı değerler hedef tahtasında. Sadece eğitim yok hedefinde.

Eğitim sistemi, her an bilinçsiz eylem aracına dönüşecek hem dindar hem kindar nesilüretiyor. Bunun içindir ki tablet vadedilen öğrencilere Kur’an dağıtılıyor. Okullarda bilgisayardan çok Kur’an var. Başöğretmeni Erdoğan olacak gençler bir süre sonra ne dünyanın ne Türkiye’nin gerçeklerini okuyamayacak. Sonuç olarak gerçeklikten koptukça kendi içine kapanacak ve varlığını otoriteye bağlayacak. Onlar açısından yetiştirmek ne kadar kolaysa, zihni tahrip edilmiş böyle bir nesli özgün haline döndürmek bizim için o denli zor. Aşılması kolay bir durum değil; yaşlı fikirlerin genç beyinlerde uzun süre kalamayacağını düşünmek, zaman içinde sistemin ya da tabi tutulacağı eğitimin “yola getireceği”ni sanmak yanılsama olur. Çünkü inanç ikna edilemez. Öyleyse öğrencilikle eş anlama gelen gençliği bunlardan sakınmak gerek...