Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde konuştu. Erdoğan, "Hangi inanca ve kökene sahip olursa olsun, Türkiye'ye ve Türk kültürüne katkı sağlayan herkesin başımızın üstünde yeri var. Biz görevde olduğumuz sürece kimse Türkiye'yi tekrar eski baskıcı, yasakçı günlerine geri döndüremeyecektir" dedi.

Erdoğan: Kimse Türkiye'yi eski baskıcı, yasakçı günlerine geri döndüremeyecektir
Fotoğraf: AA

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde katıldı.

Burada açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Hangi inanca ve kökene sahip olursa olsun, Türkiye'ye ve Türk kültürüne katkı sağlayan herkesin başımızın üstünde yeri var. Biz görevde olduğumuz sürece kimse Türkiye'yi tekrar eski baskıcı, yasakçı günlerine geri döndüremeyecektir" şeklinde konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Ülkemizin eşi benzeri bulunmayan kültürel zenginliğine bir kez daha şahit oluyoruz. Müzik alanında Ajda Pekkan sanat dünyamızın çınarlarından birisidir. Sayın Pekkan, 'Kimler geldi kimler geçti' ve 'Petrol' gibi şarkılarıyla sanat tarihimize adını altın harflerle yazdırmıştır. Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan, 60 yılı aşkın sanat hayatında resim alanında ülkemizde ilk sıralarda yer alıyor. Hocamız gerek resim, özgün baskı ve heykel gibi geniş yelpazeye yayan eserleriyle müstesna bir. Yılmaz Erdoğan, Türk sinemasına yönetmen, yapımcı, oyuncu olarak yıllarını vermiş, her kesimden seyircinin gönlünde taht kurmuş bir sanatçıdır.

Tiyatro alanında Ayla Algan, gerek yurt içinde gerek yurt dışında sergilediği sahne performansıyla milyonları kendisine hayran bırakan bir değerimizdir. Kıymetli misafirler, bizim inancımızda alimler peygamberlerin varisleri olarak görülür. Prof. Dr. Hayrettin Karaman, İslami İlimlerde, hoşgörüsü, tevazusu ve özgün eserleriyle tanınan böyle bir hocamızdır. Türkiye'nin ilk İmam Hatip mezunlarından olarak, İmam Hatip neslinin yetişmesinde de Hayrettin hocamızın emeği çok büyüktür. İlim Kültür ödülünü taktim edeceğimiz Hayrettim Hocamızı tebrik ediyoruz, şahsen benim hocam olması sebebiyle de saygılarımı sunuyorum.

Yavuz Bülent Bakiler, hatıra, seyahatname ve mektup tarzında ele aldığı pek çok eseri bize armağan etti. 86 yıllık ömrüne siyaset, hukuk ve TV gibi birbirinden farklı tecrübeler sığdırdı. Kendisinin dilinden Sivas'ı, Ankara'yı, Balkanlar'ı dinleyen herkes bir dugu diline katılmaktan kurtulamaz. Edebiyat alanındaki bu senenin ödülünü Yavuz Bülent Bakiler'e veriyoruz.

Varol Yaşaroğlu, İçindeki çocuk ruhunu kaybetmeden çalışan ve üreten, Kral Şakir gibi çocuklarımızı sevindiren Yaşaroğlu'nun kutluyoruz. Gastronomi alanında ödüle layık görülen Ömür ve Emre Akkor, İl il dolaşarak Türkiye'nin Lezzetlerini çıkaran Ömür ve Emre Akkor kardeşleri tebrik ediyor, ellerine ve ömürlerine sağlık diliyoruz. Sevan Bıçakçı'ya zanaat alanında ödül vermekten onur duyuyorum.

"VEFA ÖDÜLÜMÜZÜ AŞIK VEYSEL'E VEREREK BİR AYIBI TENZİH EDİYORUZ"

Asırlardır kültürümüzü yaşatan, gönüllerimizi ilimle, sevda ile dokuyanlar aşıklarımızdır. Aşıklarımızın dilinden ve sazından dökülen her türküde Anadolu insanımızın çığlığı, duyguları, irfanı vardır. 1973 yılında ebedi aleme irtikal eden Aşık Veysel, Anadolu Halk ozanlarının yakın tarihimizdeki en önemli kişilerindendir. Aşık Veysel'in Sivas ellerinden söylediği türküler bütün gönül coğrafyamızda yankılanmıştır.

Hakkı ve değişmez hakikati söyleyen böyle bir değerin yaşadığı dönemde sırr kılık-kıyafeti sebebiyle Ankara Ulus'tan dışarı atılması milletimizin hafızasında onulmaz yaralar açmıştır. Gazi'yi görmek için Sivas'tan Ankara'ya 3 ay yol yürüyen Aşık Veysel'e yapılan bu kötülük insanımıza yönelik çarpık bakış açısıının da ifadesidir.

Aynı zihniyet Türk müziğini tezek kokuyor diyerek yasaklamış, radyolarda çalınmasına engel çıkarmıştır. Millete ait ne varsa hepsini birden gericilik emaresi olarak yaftalayan faşizm heveslilerinin kültür-sanat hayatımızda yol açtığı tahribatın izlerini ortadan kaldırmak kolay olmadı. Bu yılki vefa ödülümüzü büyük usta Aşık Veysel'e vererek bir ayıbı temizliyor, devlet olarak kendisine şükran borcumuzu da ifa ediyoruz.

"SANATÇILAR ARASINDA AYRIM YAPAN DEĞİL, BAĞRINA BASAN BİR ANLAYIŞLA HAREKET EDİYORUZ"

Hangi inanca, kökene, meşrebe sahip olursa olsun Türkiye'ye ve Türk kültürüne hizmet eden, katkı sunan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Sanatçıları arasında ayrım yapan değil, sanatçılarını bağrına basan bir Türkiye anlayışıyla hareket ediyoruz. Boynunda mahkumiyet kararıyla ebediyete irtihal eden üstad Necip Fazıl'a nasıl hürmet gösteriyorsak, tek parti döneminde hapislerde sürünen Nazım Hikmet'e de sahip çıkıyoruz.

Vatandaşlıktan çıkarıldıktan 58 yıl sonra Bakanlar Kurulu kararıyla Nazım Hikmet'e yeniden türk vatandaşlığı veren biz olduk. Yaşadaığı dönemde sırf Kürtçe şarkı söylemek istedi diye adeta linç edilen Ahmet Kaya'nın mezarını ülkemize getirme teklifinde yine biz bulunduk. Eski Türkiye'de ötelenmiş, hor görülmüş hangi fikir, sanat ve spor insanımız varsa hiçbir ayrım yapmadan hepsine kucak açtık. Göreve geldiğimizde ülkemizdeki kültür merkezi sadece 42 iken toplam sayıyı 122'ye çıkardık.

Biz görevde olduğumuz sürece hiç kimse Türkiye'yi tekrar eski baskıcı, yasakçı günlerine geri döndüremeyecektir. İlhamını bu topraklardan alan, eser üreten herkese destek olmayı sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanı olarak attığınız ve atacağınız her adımda yanınızda olduğumu bilmenizi istiyorum."