AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sarayında AKP'li gençlerle buluşması bir gün gecikmeli olarak yayınlandı. Erdoğan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye arasındaki geçmiş gerginliği 'aile arasında patırtı gürültü' olarak tanımladı.

Erdoğan: Nasıl aile içerisinde patırtı gürültü oluyorsa, S. Arabistan ve BAE ile de öyle durumlar yaşadık

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sarayında bazı gençlerle görüştü.

Erdoğan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile ilişkiler konusunda, "Her iki ülkeyle de başlattığımız bu süreç, inanıyorum ki her iki ülkeye de çok çok önemli katkılar sağlayacak hem ticari noktada hem özellikle siyasi ilişkiler noktasında." dedi.

Bir gencin, "Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'a resmi ziyaretler gerçekleştirdiniz. Bu ülkelerde sizi çok iyi, hatta görkemli şekilde karşıladıklarını gördük. Geçmişten bugüne ne oldu da ilişkilerimiz böyle büyük bir değişim gösterdi?" sorusunu yanıtlayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Japonların, 'düşmanımız dahi olsa iplikle bağı sıkı tutun, koparmayın. Gün olur o bağ size tekrar lazım olur' diye atasözü vardır. Bunlar da bizim Müslüman kardeşlerimiz. Bazen nasıl ailenin içerisinde patırtı gürültü oluyorsa aramızda bizim de böyle bazı sıkıntılar yaşandı ama biz bu sıkıntıları şimdi aştık. Gerek Suudi Arabistan'la gerek Abu Dabi yönetimiyle bunları aşarak süratle ticari ilişkilerimizi, sanayi, savunma sanayi, kültürel, turizm bütün bunlara yönelik şimdi planlama yaptık, adımlarımızı atıyoruz."

Erdoğan, "Suudi Arabistan'la hakeza öyle ve şu anda da Suudi Arabistan ile olan ilişkilerimiz çok daha olumlu istikamette o da gelişiyor. Her iki ülkeyle de başlattığımız bu süreç inanıyorum ki her iki ülkeye de çok çok önemli katkılar sağlayacak hem ticari noktada hem özellikle siyasi ilişkiler noktasında. Savunma sanayiine yönelik alanlarda biz birikimlerimizi onlarla paylaşırken onların da birikimlerini kendilerinden istifade ederek paylaşma fırsatını inşallah değerlendireceğiz diye düşünüyorum. Gelişmeler gayet iyi. şu anda sonu da inşallah hayır olur." dedi.

SURİYELİ SIĞINMACILARLA İLGİLİ AÇIKLAMA

Bir gencin, Suriyeli sığınmacıların durumuna ilişkin "ensar-muhacir" benzetmesinde bulunduğunu belirterek, hala bu kanaati sürdürüp sürdürmediği, Türkiye'deki sığınmacıların kendi yurtlarına dönüşü konusunda bir plan, çalışma, proje olup olmadığı yönündeki soru üzerine Erdoğan, ensar-muhacir konusunun süreli bir kavram olmadığını, bu sürecin bitene kadar devam edeceğini söyledi.

"Şu anda bizim bu sürecimize de baktığımızda Suriyeliler acaba keyiflerinden mi Türkiye'ye geldiler, zevküsefa için mi geldiler. Yoksa oradaki savaşta, oradaki ölüm korkusu onları Türkiye'ye hicret etmeye, iltica etmeye mi sevk etti." diye soran Erdoğan, bu insanların Suriye'deki zulümden, savaştan kaçarak Türkiye'ye sığındıklarını dile getirdi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz, muhacir olarak gördük ve böyle bir hicrete de bizim 'hayır' dememiz mümkün değildi. Zira Osmanlı'dan bu yana Türkiye zaten bu tür şeylerde her zaman kapısını açan, her zaman bu tür ilticalara ev sahipliği yapan bir ülkedir. Bu da tabii Türkiye'nin neyini gösteriyor, büyüklüğünü gösteriyor, Türkiye'nin bu noktadaki misafirperverliğini gösteriyor. Bu misafirperverlikle birlikte de Türkiye'nin dünyadaki şu anda mülteciler noktasında en çok göç alan bir ülke olarak ön sıraya çıktığını görüyoruz. Şu anda Türkiye bu noktada bir numara, dünyada bir numara ve biz bundan da rahatsızlık duymuyoruz. Bundan rahatsızlık duymadığımız gibi bir taraftan da Suriye'nin kuzeyinde biliyorsunuz biz briket evler yapımına başladık. Niye acaba briket evler yapımına başladık? Çünkü bu insanlar çadırlarda kalıyorlar. Yaşam koşullarının adeta sıfır diyebileceğimiz yerlerde kalıyorlar." Türkiye'ye Irak'tan da Saddam döneminde 500 bin mülteci geldiğini, onların da aynı şartlarda geldiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: "Biz yine kapımızı açtık. Şu anda dünyanın değişik yerlerinde buna benzer konular yok mu? Var. Bir çok Meksikalının duvarları yıkarak Amerika'ya sığındığını görüyoruz ama bizdeki gibi bir ev sahipliğini Amerika onlara yapmadı, yapmıyor. Onlar yapmıyor diye biz yapmayacak mıyız? Ona bakarsanız biz Avrupa'nın değişik ülkelerinde, örneğin Almanya belli bir düzenli veya düzensiz göçü alıyor ama bizim gibi mi? Hayır, o teröristleri alıyor. PKK'lılardan, FETÖ'den önce Yunanistan, Yunanistan üzerinden ne yapıyorlar, Almanya'ya, Fransa'ya gidiyorlar vesaire. Tüm Bunları şöyle değerlendirdiğiniz zaman Türkiye'nin bu noktadaki alicenaplığı ortaya çıkıyor. Bizler Türkiye olarak da şu an itibarıyla özellikle Suriye'nin kuzeyinde bu briket evlerle bir adım attık ve hedefimiz bu briket evlerde 1 milyon mülteciyi barındırabilmek. Onun için de tabii 100 bin, belki 200 bin konuta ne olacak, ihtiyaç olacak. Derdimiz onları bu tür briket evlerle iskan edelim, yani o barınması zor, yağmurda, çamurda yaşanması zor koşullardan onları kurtaralım ve insanca yaşayabilecekleri 2 artı 1, bazıları 1 artı 1, bazıları 3 artı 1 şeklinde inşallah konutlarda bunları oralarda iskan etmek istiyoruz."

ATATÜRK HAVALİMANI

Erdoğan, şunları kaydetti: "Şu anda Türkiye'de bizler bu adımı atmak suretiyle dünyada örnek bir ülke haline geldik. Şu anda dünyada Türkiye bu konumuyla parmakla gösterilen bir ülke durumunda. Ve birçok ülkeye bizler örneğin o sıkıntılı dönemde, salgın döneminde 167 ülkeye bizler her türlü desteği verdik. İlaçtan tutunuz da tüm diğer aparatlara kadar bu tür destekleri verdik ki o insanlar, özellikle de Afrika'da yaşayanların halini düşünün. Onlara olan bu desteklerimiz çok çok ciddi manada Türkiye'ye muhabbeti artırdı. Bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Ancak İstanbul'da gerek Yeşilköy Havalimanı'nda gerekse Anadolu yakasındaki bu hastanemiz, bunlar hakikaten örnek teşkil ediyor. Şimdi biz mesela Yeşilköy Havalimanını, kuruluşunda bu adı almıştır, daha sonra yani Evren döneminde Atatürk Havalimanı adını almıştır, şu anda da biz bu dev İGA dediğimiz dünyadaki ilk 3 içerisinde olan yeni havalimanımız ile birlikte burayı boşalttık ve nasip olursa burayı Türkiye'nin en Büyük Millet Bahçesi haline getiriyoruz. 29'unda inşallah ilk fidanı, ağacı dikeceğiz ve fetih şenliğini de inşallah 29'unda orada yapacağız.

Erdoğan şöyle devam etti:

"İthale dayalı ihracatta da tabii bu belli bir zamanı aldı ama bundan sonraki süreçte tabii içeriden yani yerli piyasadan bu ürünleri alıp bu ürüne dayalı olarak biz mamul maddeyi inşallah üretirsek o zaman bizim bu noktadaki maliyetlerimiz, daha da düşecek ve ihracatta 250 milyar dolar seviyesini inşallah aşacağız. Şu anda tabii 250 milyar dolar çok çok önemli. Ve faizle aradaki dengeyi de sürekli olarak inşallah kapatma imkanı yakalayacağız. Buradan hiç endişem yok fakat sizin de ifade ettiğiniz gibi ithal ürüne dayalı mamul madde değil de bizim kendi içerimizden üreteceğimiz yani madencilikte olsun diğer ürünlerde olsun. Kendimiz üretir ve bunu mamul maddeye çevirirsek ki savunma sanayiinde olduğu gibi örneğin bir savunma sanayiinde göreve geldiğimizde yüzde 20 idi milli olan yerli olan ama şu anda bizim yüzde 80'e ulaştı savunma sanayiindeki ürünlerimizin oranı. Ve tabii bu bizim için ihracatta da ciddi bir potansiyel ve bizi savunma sanayiinde hiçbir yere muhtaç etmeyen bir durum. Ve her geçen gün bu daha da iyiye gidiyor ve bundan sonraki süreçte de inşallah bu potansiyel daha da artacak."

KRİPTO PARA

Kripto paralar ile ilgili görüşü ve Elon Musk ile görüşmesinin detayları sorulan Erdoğan, Musk ile daha çok uzaya gönderecekleri uzay aracı ile alakalı konuyu görüştüklerini belirterek, "O konuda müşterek hareket edebiliriz şeklinde bir yere vardık." dedi.

Erdoğan, "Kripto para konusunda arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor. Mecliste bunun müzakeresi yapılıp ona göre adımlarımızı atacağız. Doğrusu benim kanaatimi soracak olursanız, ben kripto para olayına sıcak bakmıyorum. Arkadaşlarımız çalışmalarını yaptıktan sonra da adımlarımızı atacağız. Yani birini zengin birini fakir yapacak olan bu tür araçlarla adım atmanın doğru olmadığına inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.

"18 yaşı seçme ve seçilme yaşı yapan biziz, yani bu konuda ne ana muhalefetin ve yavru muhalefetin bunların en ufak bir katkısı yok. Bu işi başardık şu anda aramızda çok genç arkadaşlarımız var." diyen Erdoğan, bu sayıyı daha da artırmak istediklerini söyledi.

Bunu uluslararası çapta da aynı şekilde gerçekleştirmenin mümkün olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "Yani Türk devletleri arasında bunu başarabiliriz. Yeter ki sizler bu konuda 'evet biz de varız' deyin. 'Biz de varız' dediğiniz takdirde bizler sizleri oralara da temsilci olarak gönderebiliriz. Temennimiz odur ki yani bu milletin evlatları uluslararası camiada Türkiye'yi temsil eden birer diplomat olsun ve oradaki diploması mücadelesinde yerlerini alsın." diye konuştu.

Bir öğrencinin Hakkari'ye gerçekleştirdiği ziyaretini anımsatması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Tabii o gece ansızın Yüksekova'ya gittik ve orada askerlerimizle güzel bir iftar yaptık. Ondan sonra şehir merkezine indik. Şehir merkezinde oradaki pastaneler maşallah bayağı güzel ve öğretmenlerimizin de yoğun olduğu bir yerdi onlarla beraber oturduk pastamızı vs onları yedik onlarla kaynaştık. Tabii o terör şehri olarak anılan bölgede o gece düşünün artık sahura doğru olan o saatte bile cadde tıklım tıklım doluydu. Birçok şeyler artık aşıldı bundan sonra da artık Yüksekova halkı, Hakkari halkı teröre prim vermemeli. Bunları da başarmalıyız."

Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'ni görenlerin kendi ülkelerinde yapmak istediklerini dile getiren Erdoğan, "Biz diyoruz, projeyi veririz. Siz yeter ki yapın. En son Kazakistan Cumhurbaşkanı o da burayı görünce çok çok beğendi bunun aynısını Kazakistan'a da yapalım. Eyvallah. Biz müteahhit firmaya da göndeririz, projeyi de veririz. Herhangi bir şey de talep etmeyiz. Gerçekten projemiz çok başarılı bir proje ve 24 saat burası öğrencilerimizle dolup taşıyor. Bundan dolayı da ne kadar isabetli bir proje olduğu ortaya çıkıyor." diye konuştu.

Programda ayrıca Seda Nur isimli genç, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile şiir okumak istediğini söyledi. Erdoğan, Nurullah Genç'in "Beni Yakışına" şiirini Seda Nur ile okudu.

Erdoğan, "Ben de cezaevine girerken doldurduğum o zaman kasetti tabii cd'ler yoktu, kasetimin şiirlerinde Nurullah Genç hocamızın da bu şiiri vardı, sağ olsun var olsun. Gençlerimiz de bunu takip ettiğine göre, demek ki memnuniyeti yüzdesi yüksek." değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, programa katılan gençlerle hatıra fotoğrafı çektirdi.