Erdoğan ne eskisi kadar güçlü ne de ikna edici: Çözülmemek için saldırıyorlar
Toplumsal desteği azalan Saray rejiminin tek seçeneği baskıyı artırmak oldu. Aynı gün sendika başkanı gözaltına alınırken sermayeye gözdağı verildi. Çözülmeyi durdurmaya çabalayan rejimin istediği kimsenin konuşmaması. Akademisyen Cangül Örnek, ‘‘Güçlü lider figürü çok zayıfladı, sorunlara da çözüm üretemeyen rejim zor mekanizmasını devreye sokuyor. İktidarın siyaseti sürdürememesi ancak geniş kesimlerin örgütlenmesiyle mümkün’’ dedi.

Öncü DURMUŞ
Saray rejiminin muhalefetin tüm güçlerine karşı uyguladığı sindirme politikalarına gün be gün yenileri ekleniyor. Yargı aracılığıyla açılan soruşturmalar, gözaltı ve tutuklama kararları, dayanağı olmayan cezalar ülkenin yeni normali haline getirilmek isteniyor.
Ülkedeki ekonomik kriz, adalet, yolsuzluklar ve gericilik gibi başat sorunların kaynağı olan rejimin istediği de kimsenin tüm bunlar karşısında en ufak bir ses çıkarmaması. Yaşanan hukuksuzluklara tepki gösterenler olursa da devletin olanca gücünü karşısında bulacağını bilmesi gerekiyor. Tüm bu politikalar çerçevesinde rejim, son üç ay içinde halka gözdağı verebileceği bir yasaklar listesini genişleterek uygulamaya koydu.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eleştirmek, işçilerin grev hakkını kullanması, siyasi aktörlerin iktidara ve onun temsilcilerine yönelik eleştirileri, gazetecilerin iktidara muhalif haber yapması, belediyelerin halkın sorunlarına karşı öne çıkması, yaşanan hukuksuzluklar karşısında yurttaşların eylemler düzenlemesi, kamu görevlilerinin isimlerinin dahi yazılması gibi birçok gündem yasaklar listesinde kendine yer buldu. Üstelik rejimin, yönetim kabiliyetini yitirdikçe vites artırmaya devam edeceği de, başta AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarından anlaşıldığı üzere, çoktan ilan edildi.
Son olarak, iktidarları boyunca kol kola yürüdükleri sermaye gruplarının eleştirileri bile rejimin aktörleri tarafından ‘‘Eski Türkiye geride kaldı’’ sözleriyle hedef alınırken, Antep’te iş bırakan işçiler, kentin tamamında eylem ve etkinlikleri yasaklayan valiyi karşılarında buldu. İşçilerin eyleminde, Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in gözaltına alındığı gün, TÜSİAD YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında başlatılan soruşturma da rejimin çaresizce dört bir yana saldırdığının bir göstergesi oldu.
ERDOĞAN MUHALEFETİ HEDEF ALDI
Öte yandan, Malezya, Endonezya ve Pakistan ziyaretleri dönüşünde konuşan Erdoğan, yargıyı bir kez daha muhalefeti hedef almak için kullandı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun devam eden ‘‘siyasi yasak’’ davasına ilişkin, ‘‘Kime ne tür bir siyasi yasak gelir veya gelmez, her şeyden önce bu benim derdim değil’’ diyerek topu yargıya atan Erdoğan, hakkında soruşturma başlatılan CHP Kurultayı için de ‘‘Herkes ne yaşandığını biliyor’’ dedi. ‘‘Görmedim, duymadım, bilmiyorum" diyerek üç maymunu oynuyorlar. ‘‘Konu yargıya da intikal etti. İddiaların yargı tarafından araştırılması sonucu birçok gerçeğin ortaya çıkması muhtemel’’ diyen Erdoğan, erken seçime gitmek istemediklerini de bir kez daha vurguladı.
SALDIRI POZİSYONU SIKIŞMIŞLIK GÖSTERGESİ
Yaşanan tüm gelişmeleri konuştuğumuz Akademisyen Cangül Örnek, toplumsal desteğini yitiren, 23 yıllık iktidarının ardından halkı ikna edecek söylemleri kalmayan rejimin saldırgan pozisyonunun sıkışmışlığın bir belirtisi olduğunu ifade etti. Son olarak açılan TÜSİAD soruşturmasını, iktidarın çözüm bulamadığı bir gerilimin yansıması olarak değerlendiren Örnek, ‘‘Birlikte oldukları sermayeye karşı verilen bu gözdağı, baskı aygıtlarıyla kendine çıkış arayan rejimin sıkışmışlığının da bir göstergesi. Nihayetinde rejim, kendisi de sermaye sınıfının üyelerinden oluşan bir yapı olarak karşımızda duruyor’’ dedi.
LİDER KÜLTÜ ZAYIFLADI, KRİZE ÇÖZÜM BULAMIYORLAR
‘‘Dün Antep’te işçilere getirilen yasak ile Anayasa’nın askıya alınması, bu son gelişmelere paralel şeyler. Çıkış bulamayan rejimin bu gerilimler karşısında tek yapabildiği şey yasaklamalar. Çünkü artık ülke için umut vaat etmeyen, gelecek için inandırıcılığı kalmayan, vizyonunu yitiren iktidar bloku, iktisadi ve siyasi anlamda artan krizler karşısında çıkışı olmayan bir yola girdi’’ diyen Örnek, iktidarın bugün uygulamaya koyamadığı ve çaresiz kaldığı durumu şöyle açıkladı:
‘‘Bu zamana dek AKP iktidarı bu kriz anlarını iki yolla aşabiliyordu. Birincisi, lider kültüne güvenerek Erdoğan özelinde toplanan güç ile ayakta kalma hamleleri. İkincisi ise özellikle seçim dönemlerinde gördüğümüz, mevcut ekonomik kriz ortamının hafifletilme çabası. Bugüne kadar tüm kriz dönemlerinde bu iki hamle, öyle ya da böyle iktidarı ayakta tutmaya yarayan araçlar oldu. Ancak bugün, o güçlü lider figürünün toplum nezdinde yitirildiği ve ekonomik krizin faturasının dizginlenemediği bir süreç yaşanıyor. Dolayısıyla bu sıkışmışlık içinde baskı mekanizmasını devreye sokmaya mecburlar. Bu mekanizmayla da siyasetin bütünü dizayn edilmeye çalışılıyor. Özdağ ile Demirtaş’ın tutukluluğu örneğinde olduğu gibi, kendinden olmayan tüm kesimler hedef alınabiliyor.’’

Akademisyen
ORTADOĞU DİZAYNINDAN UMUT ARIYORLAR
Bu politikaların iç ve dış siyasetteki yansımalarını da değerlendiren Örnek, özellikle Ortadoğu politikasının rejim açısından iyi gitmediğini, iç siyasette asıl belirleyici gücün ise toplumsal muhalefet olacağını vurguladı. Örnek şöyle konuştu:
‘‘Dış ve iç siyasette kurgulanan bu oyunun oldukça tehlikeli olduğunu söyleyebiliriz. Ortadoğu politikaları üzerinden kurgulanan dış siyaset bunun bir ayağı. ABD ve Rusya ile düzenlenen yeni ilişkilerden, Suriye üzerinden sermaye sınıfına verilen mesajlara kadar her şey oldukça riskli durumda. Kontrolde olmayan, umudu emperyalizmin bölgedeki planlarına bağlayan bir anlayışla hareket ediliyor. Ancak burada da işler rejimin istediği gibi gitmezken, sermayeye verilen umut da kısa vadede gerçekleşecek gibi durmuyor.’’
REJİMİ ANCAK ÖRGÜTLÜ BİR TOPLUM DURDURUR
Bu baskı politikalarının ikinci yansıması ise iç siyasette görülüyor. Her gün yenileri eklenen soruşturmalar, gözaltı ve tutuklama kararları, kayyum atamaları, grev yasaklarına rağmen toplumda bastırılamayan itirazlar sürüyor. İşçi sınıfı içinde de bir hareketlenme ve uyanış koşulları mevcut. Ancak Türkiye toplumu hâlâ oldukça örgütsüz. Sendikalardan emek-meslek örgütlerine, derneklere, siyasi partilere kadar toplumsal muhalefet güçleri tam anlamıyla rejimin karşısında birleşmiş değil.
Rejimin bu politikaları sürdürüp sürdüremeyeceği de doğal olarak buraya bağlı. AKP’nin bu çaresizliği karşısında halkın tepkileri örgütlenebilirse, geniş kesimlerde var olan itiraz dalgası bütünlüklü bir hale getirilebilirse, dış siyasette de bağımlı olan rejim içerideki siyasetini sürdüremeyebilir.
∗∗∗
İKTİDARIN ORTADOĞU BEKLENTİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan Asya gezisi dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlarken Gazze ve Suriye'nin yeniden imarına dair söyledikleri aynı zamanda iş dünyasının beklentilerini de ortaya koydu. Erdoğan'ın açıklaması şöyle:, “Bu akşam televizyon ekranlarında bir şey dikkatimi çekti. Katar iş makinelerini Gazze’ye gönderiyor. Büyük ihtimalle bu iş makinelerini herhalde Mısır'dan satın aldılar. Bu iş makinelerini Gazze'ye aktarıyorlar. Oradaki hafriyatları iş makineleriyle herhalde derleyip toparlayacaklar. Başka çare yok. Aynı durum Suriye'de de geçerli. Suriye'de de iş makinelerine ciddi manada ihtiyaç var. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’yla yaptığımız görüşmede de bunları konuştuk. Onların da talebi bizden bu. Yoğun bir şekilde iş makinelerine ihtiyaç var ve süratle yeniden inşa ve ihya çalışmalarına Suriye’de ve Gazze’de başlayalım."
∗∗∗
FRENİ BOŞALAN KAMYON
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında soruşturma başlatıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada TÜSİAD YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında 13 Şubat'ta dernek kurulunda sarf ettiği sözler nedeni ile soruşturma başlatıldığı kaydedildi.
Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada, "bir kısım soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı, kamu barışını bozmaya elverişli nitelikli sözleri nedeniyle adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve gerçeği aykırı bilgiyi alenen yayma suçlarından resen soruşturma başlatıldı" ifadelerine yer verildi. TÜSİAD tarafından dile getirilen eleştirilere hem bakan hem parti düzeyinde tepki gösteren iktidardan son hamle yargı üzerinden geldi. İktidar karşısında çok ürkek olan sermayenin yargıdan gelen bu hamle sonrası alacağı tavır merakla bekleniyor.