Erdoğan, Gezi Davası’ndaki karar için “Saygı duyuyoruz” dedi, ardından her an İdlib’e yönelik bir harekâtın başlatılabileceğini söyledi. Trump’ın “İdlib konusunda birlikte çalışıyoruz” açıklamasıyla ilgili olarak ise “Her türlü dayanışmamız olabilir” yorumunu yaptı

Karara ‘saygı’ duydu ABD’ye selam verdi

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşuyor. Erdoğan, FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmasına dair CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik suçlamalarını sürdürürken konu hakkında kendisinin pay sahibi olmasına hiç değinmedi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na FETÖ'cü suçlaması yapan Erdoğan, "'Kontrollü darbe' evet kontrol sizde. Ama başaramadınız" ifadelerini kullandı. Erdoğan, konu hakkında şunları da söyledi: "Bu ülkede vesayet güçleri FETÖ'uye en küçük şekilde dokunmamıştır. Allah diyen, kitap diyenlerin tasfiye yolunu aramıştır. İrtica ile mücadele kisvesi altında din düşmanlığı yapılmasına rıza gösteremezdik. Başbakanlığım boyunca YAŞ'larda önüme tek bir FETÖ'cünün dosyası gelmedi."

İdlib hakkındaki konuşmasında ise Erdoğan, "Bir gece ansızın gelebiliriz. Harekat an meselesi" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Gezi Davası kararına da konuşmasında yer verdi, Osman Kavala'nın beraat kararı ardından yeniden gözaltına alınmasıyla ilgili, "Beraat ettirmeye kalktılar" diye konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Geçtiğimiz hafta birilerinin FETÖ'nün siyasi ayağı ve yeni darbe teşebbüsü tartışması gerisindeki sinsiliğe dikkat çekmiştim. Maalesef aynı tartışmanın sürdürülmeye çalışıldığını görüyoruz. FETÖ meselesinin çok uzun sosyal, siyasi, kültürel geçmişi olduğunu bilmeyen yoktur.

'SAVAŞI ŞAHSIM AÇTI'

Yapı diğer pek çok STK gibi toplumun ve hukukun meşru kabul ettiği sınırlar içinde faaliyet yürütürken tehdit ilan edilmiş değildir. Ne zaman bu yapının eğitim, hayır, dayanışma sınırlarını aşıp devleti ele geçirmeye çalıştığı örgüt olduğu netleşmiştir, o zaman karşısında bizi, devleti ve hukuku bulmuştur. Türkiye'de FETÖ'nün serpilmesinde herkesin payı olabilir. FETÖ'yü terör örgütü olarak ilan edip ve savaş açan şahsım ve AK Parti'dir. Bu süreçleri iyi bilen birisiyim. FETÖ'nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider vardır o da merhum Erbakan hocamızdır. Ondan nefret ederdi, hiçbir zaman da bir araya gelmemiştir.

Her gün birileri çıkıp FETÖ konusunda ahkam kesmeye çalışıyor. Bu ülkede vesayet güçleri FETÖ'uye en küçük şekilde dokunmamıştır. Allah diyen, kitap diyenlerin tasfiye yolunu aramıştır. İrtica ile mücadele kisvesi altında din düşmanlığı yapılmasına rıza gösteremezdik. Başbakanlığım boyunca YAŞ'larda önüme tek bir FETÖ'cünün dosyası gelmedi. Gelenler hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi. Bunların bugün bizi suçlaması, kendi gafletlerini saklamasından başka bir şey değildir.

Bunlar FETÖ tehdidi ortaya çıktıktan ve mücadele başladıktan sonra en büyük FETÖ savunucusu çıkarak ne kadar omurgasız olduklarını göstermişlerdir. Bu kesimlerin PKK için de ülkemize adeta savaş açmış her odak için de aynı tutumu göstermeleri yapısal olduğunun göstergesidir.

Tahmin edemediğimiz husus CHP'nin ve bu gibi yapılara karşı gibi gözükenlerin bir anda FETÖ yandaşı olarak çıkmalarıydı. Bunlara da hukuk sınırları içinde yaklaştık. Doğrusu ben de görüştüm. Liderler içerisinde ilişkisi olmayan sadece Erbakan hocaydı. Demirel'in, Ecevit'in, Erdal İnönü'nün görüşmüşlüğü vardır. İrtibatları ileri derecedir.

'TAM BİR İSTİLA HAREKETİ'

Bu yapının oluşturduğu tehdidi kendi çevremize bile anlatmakta zorlandığımızı kabul ediyorum. MİT Kumpası bunu anlatmaya başladı. FETÖ'nün devlet ve toplum hayatımıza sızmasının tarihi eskidir ve müsebbipleri çoktur. Biz göreve geldiğimizde ordunun, emniyetinin, yargının, akademinin kritik konumları zaten işgal edilmişti. MGK'da biz bu meselenin üzerine gidene kadar alınan kararların gerisindeki gizli niyetin, toplumsal reaksiyonu tetikleyerek FETÖ'yü koruma olduğunu görüyoruz. FETÖ'cü danışmanlar bay Kemal'in yanında. İP'in danışmanlarında yine onlar var. Tam bir istila hareketi.

Kasım Gülek'ten Ecevit'e kadar, 12 Eylül ve 28 Şubat darbecilerine kadar herkes FETÖ'ye figüranlık yapmıştır. Bunun son başrolü de Kemal Kılıçdaroğlu'na verilmiştir. 15 Temmuz'da bir tek kişi FETÖ'nün özel ilgisine mazhar olmuştur o da Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Atatürk Havalimanı'nda FETÖ'cülerin tanklarıyla burun buruna gelen genel başkanın önünde tüm yollar açılmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu biz tankların karşısında, uçakların altındaydık. Sen Bakırköy'de başkanın evinde kahve yudumluyordun.

'BU TOPRAKLARDA DOĞDUM, BURADA ÖLECEĞİM' DEDİM

Bana da adaya gitmemi tavsiye edenler oldu ben de dedim ki o kardeşimize ben bu topraklarda doğdum bu topraklarda öleceğim. 10-15 dakikalık gecikme olsaydı o zaman bunlar bizi oralarda vuracaktı. Biz 10-15 dakikalık farkla helikopterimiz kalktı Dalaman'a oradan da İstanbul'a ulaştık.

Meydanı; demokrasinin kendilerine sunduğu zemini, yalanları ve iftiralarıyla milleti zehirlemek için kullananlara asla bırakmayacağız. Demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet söylemlerini, FETÖ ile mücadeleyi sulandırmak, FETÖ tehdidini hafifletmek için kullananlar, bu millet için en az FETÖ zihniyeti kadar tehlikelidir. Kontrollü darbe... Doğru kontrolü sizde ama başaramadınız. 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı ertesi gün Kılıçdaroğlu milletin karşısına hangi sıfatla çıkarılacaktı?

Sen hala milleti aldatmakla meşgulsün. 'Kontrollü darbe' evet kontrol sizde. Ama başaramadınız. Buradan soruyorum, 15 Temmuz başarılı olsaydı, ertesin gün Kemal Kılıçdaroğlu milletin karşısına acaba hangi sıfatla çıkarılacaktı? Darbe girişimini kurgu diyerek önemsizleştirmeye çalışarak adalet yürüyüşü yapan, böyle bir siyasetçinin örgütle hiçbir ilişkisi olmadığına nasıl inanabiliriz? Eline milletin kanı bulaşan bir örgütü savunmanın şark kurnazlığı, çıkarcılıkla ilgisi olamaz. Örgütün çıkarları için kamikaze görevini yerine getirmektir. Nice sosyalist diye, ulusalcı diye, Kemalist diye bilinen ismin su katılmamış FETÖ'cü çıktığını gördük. Kemal Kılıçdaroğlu için de aynı endişe içindeyim.

FETÖ tehdidi konusunda kurumlarımızı harekete geçirdikten sonra bu yapının gerçek organizasyon yapısını çıkarmakta zorlandık. Halen çıkaramadığımızı düşünüyorum. Bunun ucu Türkiye'de değil, dışarıda.... Sonra silsile kopuyor. Bizi en çok da ülkemizin her köşesine yayılan bu örgütün CHP içinde böylesine güçlü olması şaşırttı. Devlet elbette FETÖ'yü izlemiştir ama CHP Genel Merkezi'ne bakılmadığı anlaşılıyor.

2009'DAKİ YASA

Kılıçdaroğlu ve CHP ekibiyle kimi eski askerlerin koç başlığını yaptığı bu oyun, geçmişteki yöntemlerin başka versiyonudur. TBMM'den çıkan her karar tüm milletvekillerinin namusudur. Kılıçdaroğlu ve avenesi milli iradeye saldırarak kendi namuslarını ayaklar altına almaktadır. 17/25 Aralık'ın ardından yargıda verilen mücadele olmasaydı, diğer saldırıları hukuk devleti içinde göğüsleyemezdik.

Tespit ettiğimiz her noktada örgütün tepesine bindik. Mücadelenin nispeten yavaş yürümesinin nedeni her şeyi hukuka uygun olarak yapmamızdan kaynaklanıyor. Her yere serpilmişler. 'Dünyanın 160 ülkesinde varız' diyor. Böyle bir çalışma, adım, serpilme olayı. Biz de 160 ülkede bunları kovalıyoruz. Bütün liderlere 'Bunları bize verin' diyoruz. Eğer 15 Temmuz olmasaydı, FETÖ'nün tasfiyesini bir süre sonra hızlandırmış olacaktık. OHAL, bu çalışmaların daha pratik şekilde yürütülmesini sağlamıştır. 15 Temmuz neydi/ne değildi tartışması yapanlar, bizzat bu işin parçası. ByLock ve HTS kayıtlarının yargı elinde olduğunu bilenler de bu işin parçasıdır.

GEZİ DAVASI KARARI

Dün yaşanan gelişmeler bize Gezi olaylarını bir kez daha hatırlattı. Taksim'deki Gezi Parkı'nda güya ağaç ile başlayan olaylar, devlete ve millete karşı sivil kalkışma halini almıştır.

Gezi olayları aslında tıpkı askeri darbeler, muhtıralar, tıpkı terör örgütlerinin saldırıları gibi devleti ve milleti hedef alan alçak bir saldırıdır. Bay Kemal bunu ‘aydınlık gençler’ diye vasıflandırıyor. Bunlar aldatılmış gençler!

Bu aldatılmış gençlere orada çevreci sıfatı verilmek suretiyle bu ülkede milyonlarca ağaç diken iktidara ağaç sökme yaftası yapıştıranlara sadece lanet okurum.

Bu hadisenin en küçük bir masum tarafı bile yoktur.

'BERAAT ETTİRMEYE KALKTILAR'

Ciddi manada perde arkasında Soroz türü bazı ülkeleri ayaklandırmak sureti ile oraları karıştıran tipler vardır, onun da Türkiye ayağı içerideydi. Bir manevra ile dün onu (Osman Kaval) beraat ettirmeye kalktılar. Onunla beraber başkaları da bun işin içinde.

46 kamu binası ile 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılamaz hale getirilmiştir. Vatandaşlarımıza ait 201 araç yağmalanmıştır. 697 güvenlik polisimiz yaralanmıştır 1 polisimiz şehit olmuştur. Gezi olaylarının doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolar. İşsizliğin çift haneye çıkması da enflasyonun zıplaması da aynı dönemde gerçekleşmiştir.

"İDLİB HAREKATI BİR AN MESELESİDİR"

Artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Gerek ülkemizde gerek Rusya'da şu ana kadar maalesef arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Türkiye İdlib konusunda her türlü hazırlığını yapmıştır. Bir gece ansızın gelebiliriz. İdlib harekatı bir an meseledir. İdlib'i hem Türkiye hem bölge halkı açısından güvenli yer haline dönüştürmekte kararlıyız.

LİBYA AÇIKLAMASI

Şayet uluslararası toplumun da dahil olduğu görüşmelerden adil bir anlaşma çıkmazsa, ki şu anda Trablus'un meşru yönetimi masadan çekilmiştir, ki olumlu bir karardır, haklı bir karardır, isabetli bir karardır. Çünkü tezgah farklı dolaşıyor. Farklı yöne doğru gidiyor. Meşru Trablus yönetimini ülkenin tamamında hakimiyet kurması için destekleyeceğiz.

Avrupa Birliği'nin Libya ile ilgili olarak herhangi bir karar alma yetkisi yoktur."

5 BELEDİYE BAŞKANI AKP'YE KATILDI

Erdoğan konuşmasının ardından AKP'ye katılan 5 belediye başkanını da tanıttı. AKP'ye katılan belediye başkanları şöyle:

>> Afyon Bolvadin Belediye Başkanı Fatih Kayacan (Bağımsız)

>> Bilecik Pazaryeri Belediye Başkanı Zekiye Tekin (Bağımsız)

>> Bilecik Osmaneli Belediye Başkanı Münir Şahin (Bağımsız)

>> Sakarya Pamukova Belediye Başkanı Güven Övün (Saadet Partisi)

>> Siirt Veyselkarani Beldesi Belediye Başkanı Murat Akgün (Saadet Partisi)